Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
Diyarbakır Anneleri, Evlatları İçin 1907. Günde Nöbet Tutuyor
Diyarbakır Anneleri, Evlatları İçin 1907. Günde Nöbet Tutuyor
Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 50'de Korudu
Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 50'de Korudu
Türkiye, Terörle Mücadelede Kararlılıkla İlerleyecek
Türkiye, Terörle Mücadelede Kararlılıkla İlerleyecek
Gıda Sektöründe 252 Bin Nitelikli İstihdam ve 708 Milyar Lira Yatırım Sağladık
Gıda Sektöründe 252 Bin Nitelikli İstihdam ve 708 Milyar Lira Yatırım Sağladık
2024 Yılında 2 Bin 539 Terörist Etkisiz Hale Getirildi
2024 Yılında 2 Bin 539 Terörist Etkisiz Hale Getirildi
HABERLER>YEREL HABERLER
13 Aralık 2017 Çarşamba - 15:09

“YETERLİ BESLEN, SAĞLIKLI YAŞLAN”

Üç yaşlıdan ikisi bir öğünü atlamakta, günlük enerji ve besin ihtiyacını karşılayamamaktadır…

“YETERLİ BESLEN, SAĞLIKLI YAŞLAN”

Akademik Geriatri Derneği tarafından, Nestlé Health Science’in koşulsuz katkılarıyla
gereçekleştirilecek olan “Yaşlılarda Beslenme, Geriatri Hastalarını Bilinçlendirme ve Farkındalık
Kampanyası” kapsamında Kasım 2017–Şubat 2018 ayları arasında, yaşlı bireylere yönelik İstanbul,
Ankara ve İzmir’de bulunan Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerinde “Yeterli Beslen, Sağlıklı
Yaşlan” sloganıyla etkinlikler düzenlenmektedir.
Altmış beş yaş ve üzerindeki bireyleri sağlıklı beslenme ilkeleri konusunda bilinçlendirmek,
beslenmede yapılan yanlışlıklar hakkında uyarmak, zayıflamanın sadece doktor kontrolünde
olabileceğini anlatmak ve gerektiğinde bir hekime başvurmaları konusunda yönlendirmek
amacıyla başlatılan kampanya ile “başarılı yaşlanma” ve yaşlılarımızın “bağımsız yaşamalarına”
katkıda bulunmak hedeflenmektedir. Uzun vadede yaşlıları sağlıklı ve üretken olan bir Türk
toplumu olabilmeyi umuyoruz.
Yaşlanmayla birlikte hastalık sayısı ve kısıtlılıklar artmaktadır; bunda rol oynayan faktörlerden biri
olan beslenme, yaşlıda daha da önemli hale gelmektedir. Kampanya ile Huzurevlerinde veya
toplum içinde yaşayan yaşlı bireylerin ve toplumun doğru beslenme ve diyet konusunda daha
bilinçli olması hedeflenmektedir. 
İlki İstanbul’da 15 Kasım 2017’de Etiler Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde
gerçekleştirilen etkinliklerin 2. durağı Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon
Merkezi oldu. 13 Aralık 2017 günü yapılan etkinlikte Huzurevi sakinlerine önemli başlıklarda
sunumlar gerçekleştirildi. Etkinlikle sakinlerden gelen sorular yanıtlandı, bilgilendirici broşür
dağıtıldı ve yapbozlar hediye edildi.
Kampanya web sitesi www.yeterlibeslen.org adresinden detaylı bilgilere ulaşılabiliyor.

YAŞLILIK ve BESLENME: PÜF NOKTALARI

Geriatri nedir;
Altmış beş yaş ve üstü bireylerin hastalıkları, fonksiyonel durumları, sosyal yaşamları, yaşam
kaliteleri, koruyucu hekimlik uygulamaları ve toplum yaşlanması ile ilgilenen bilim dalıdır. Amacı
yaşlının mevcut sağlığını korumak, hastalıklarını tedavi etmek, bağımsız olarak yaşamını
sürdürmesine yardımcı olmak ve yaşam kalitesini artırmaktır. Basit bir tanımlama ile Geriatri
“yaşlı tıbbı”dır
Toplumların yaşlanması 20 yüzyılla gelişen bir kavramdır. Dünya nüfusunun yaşlanması ile
Geriatri ve Gerontoloji Bilim Dallarına ihtiyaç artmıştır.
Yaşlanma ve yaşlılık:
Yaşlanma, dünyaya gelen her canlının zaman içinde aldığı mesafe olup ölümle sona ermektedir.
Yaşın artması anlamına gelen yaşlanma ile yaşamın spesifik bir bölümünü tanımlamak için
kullanılan “yaşlılık” kavramı farklıdır. Yaşlılık; zamana bağlı olarak yaşamsal fonksiyonların sürekli
azalması, çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanımlanabilir.
Yaşamın bir bölümünü oluşturan yaşlılık, 65 yaş ve üstü olarak kabul edilir ve uzun bir dönemdir.
Altmış beş yaşındaki bir kişi ile 90 yaşındaki kişiyi yaşlı olarak tanımlamamıza rağmen farklı
özelliklere ve kabiliyete sahiptir. Bu nedenle uzun yaşlılık dönemi 3’e ayrılmıştır;
65-74 yaş= genç yaşlı
75-84 yaş= yaşlı
85 yaş ve üstü= ileri yaşlı
Türkiye’de yaşlı nüfus verileri:
Dünya nüfusunun yaşlanmasına paralel olarak Türkiye’de de yaşlı nüfus artmaktadır. Ülkemizde
2000 yılında yapılan nüfus sayımında 65 yaş ve üstü %5,7 iken, 2011 yılında %7,3, 2016 yılında %
8,3’e ulaşmıştır. TUİK verilerine göre Türkiye’de yaşlı nüfus son beş yılda %17 artarak 7 milyon kişi
oldu. Doğuşta beklenen yaşam süresi de 78 yıldır.
Yaşlı nüfusun %62’si 65-74 yaş grubunda, %30’u 75-84 yaş grubunda ve %8,2’si 85 ve daha yukarı
yaş grubunda yer almaktadır.
Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus toplam nüfusun %15’ini oluşturmasına rağmen, hastane
başvurularının %36’sını ve sağlık harcamalarının %50’sini kullanmaktadır. Hızla artmakta olan 80
yaş ve üstü nüfus en çok hastalığı olan, kırılgan ve fonksiyonel olarak kısıtlı nüfusu temsil
etmektedir. Genç insanların sağlık sorunları üzerine yoğunlaşmış koruyucu sağlık hizmetleri ve
özelleşmiş üst ihtisas dalları yaşlı hastanın kompleks problemlerini anlamada ve sağlık
ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmaktadır. Geriatri, bu sorunlarla ilgilenen bir bilim dalıdır.
Türkiye’de Geriatri:
Türkiye’de Geriatri bilim dalı 1980’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde kurulmuş, o yıllarda Türkiye
için lüks bir bilim dalı olduğu düşünülmüş ve ancak 1995’de yan dal olduktan sonra ivme
kazanmıştır. Şu anda 12 devlet üniversitesinde Geriatri Bilim Dalı ve 100’e yakın Geriatrist
bulunmaktadır. Geriatristleri çatısında birleştiren Akademik Geriatri Derneği 2005 yılında
kurulmuştur. Derneğimizin Geriatri alanında akademik etkinliklerinin yanında toplumun
bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaları da vardır. “Yeterli Beslen, Sağlıklı Yaşlan” kampanyasında
yaşlının besin ihtiyaçlarının gençlerden farklılığını, yeterli besin öğelerinin alımının sağlık üzerine
olan etkilerini vurgulamak, bu konuda yaşlı ve yakınlarını bilgilendirmek amaçlanmaktadır.

Yaşlıda beslenmenin önemi:
Yaşlanmayla birlikte hastalık sayısı ve kısıtlılıklar artmakta bunda rol oynayan faktörlerden biri
olan beslenme yaşlıda daha da önemli hale gelmektedir.
Yetersiz beslenme (malnütrisyon) gelişmiş ülkelerde bile önemli ve sık görülen bir sağlık problemi
olmayı sürdürmektedir. Toplum içinde yaşayan bağımsız yaşlılarda prevalansı %5-10 iken hastane
veya bakımevinde kalanlarda bu oran daha yüksektir. Yetersiz beslenme vücuttaki her organı ve
dokuyu etkileyen bir durumdur. Yaşlanmayla organlarda meydana gelen değişiklikler, rezervlerin
azalması, birden fazla hastalığın olması, çok sayıda ilaç kullanımı, psikolojik ve sosyal faktörler
nedeniyle yaşlılar yetersiz beslenmenin olumsuz etkilerine gençlerden daha duyarlıdırlar.
İştah azalması ileri yaşlarda sık karşılaşılan bir durumdur ve yaşlıda iştahı olumsuz etkileyen çok
sayıda faktör bulunur. Tat ve koku almada azalma, tatları ayır edebilme yeteneğinde azalma, ağız
kuruluğu, diş ve çene problemleri, yutma güçlüğü, mide boşalmasında gecikme, çabuk doyma ve
uzun süren doygunluk hissi, kabızlık gibi yaşlıda sık rastlanan durumlar iştahı olumsuz etkiler ve
kilo kaybına yol açabilir. Ayrıca eşlik eden hastalıklar, demans, depresyon, kullanılan ilaçlar,
kısıtlılık, fakirlik, sosyal izolasyon yaşlının beslenmesini olumsuz etkileyen faktörlerdir.
Yetersiz beslenen yaşlılarda; kas kütlesinde ve kas gücünde azalma düşme ve kırık riskini artırır,
fiziksel kapasiteyi azaltır, yaşlıyı bağımlı hale getirir. Hastaneye yatış, infeksiyon hastalıkları ve
ölüm oranları daha yüksektir. Yetersiz beslenenlerde bası yarası daha sık, yara iyileşmesi daha
zordur. Yetersiz beslenme ve kilo kaybı meydan geldikten sonra bunun tedavisi daha zor ve
maliyet daha yüksektir.
Yaşlının kilosu ne olmalı:
Yaşlının besin ihtiyacı genç ve erişkinden farklıdır. Aynı şekilde yaşlının ideal kilosu da erişkinden
farklıdır. Erişkinde aşırı kilo dediğimiz değerler (VKİ= 25-30 kg/m2), yaşlılıkta arzu edilen değerler
olarak kabul edilir. VKİ (vücut kitle indeksi) normal veya biraz üzerinde olan yaşlıların günlük
yaşam aktivitelerinde daha başarılı olduğu görülmüştür. Yine, zayıf olan yaşlılara göre normal
veya fazla kilolu olan yaşlıların hastalıklarının tedavisinde başarı oranı da daha yüksektir. Gençlik
ve orta yaşlılık dönemlerinde kilo fazlalığının, şişmanlığın zararlı sonuçlarını biliyoruz. Yaşlılıkta
VKİ 24-30 kg/m2 olanlarda mortalite (ölüm) ve bağımlılık daha düşük bulunmuştur. İleri yaşlarda
zayıflık ve kilo kaybının olumsuz etkileri daha fazladır.
Bu kampanyada vurgulamak istediğimiz; yeterli beslenmenin önemi, ileri yaşlarda kilolu olmanın
zayıf olmaktan daha iyi olduğu, bunu sağlarken de proteinden zengin beslenmenin gerekliliği,
mevcut hastalıklarına göre beslenmenin düzenlenmesi ve hekime danışmadan zayıflama
diyetlerinin uygulanmamasıdır.
Yetersiz beslenme yaşlı popülasyonda sık rastlanan, yaşlının hastalıklara duyarlılığını artıran,
yaşam kalitesini azaltan, bağımlılığını ve ölüm riskini artıran önlenebilecek bir durumdur.
Toplumun yaşlı beslenmesi konusunda bilinçlenmesi ve farkındalığın artırılması amacı ile
düzenlenen bu kampanyaya yapmış oldukları koşulsuz destek için Nestle Health Science ve
ekibine çok teşekkür ediyoruz.
Prof. Dr. Teslime Atlı  
Akademik Geriatri Derneği Başkan Yardımcısı
Ankara Güven Hastanesi İkinci Bahar Geriatri Merkezi

 

NASIL SAĞLIKLI BESLENİRİM?
YAŞLI BESLENMESİNE YÖNELİK ÖNERİLER


Aşağıda yer alan başlıklarda; Yaşlı bir kişinin sağlıklı beslenmesi için ilkeleri gözden geçirmeyi ve
dikkat edilmesi gereken konularda önerilerde bulunmak amaçlanmıştır. Kişinin hastalıklarına göre
bu önerilerde değişiklik yapılması gerekebilir. Bu nedenle daima hekimlerimize ve diyet
uzmanlarına danışmalıyız.
1. Öğün sayısı artırılmalıdır.
Bağırsaktaki enzim ve emilim kapasitesindeki azalma ve yavaşlamaya bağlı olarak günlük
tüketilmesi gereken besinler daha fazla sayıda öğüne (5-6) bölünerek alınmalıdır. Yaşlılarda öğün
atlanması yetersiz beslenmenin bir göstergesidir. Genellikle sabah kahvaltısı atlanmaktadır. Tüm
gece açlık sonrası güne sağlıklı başlayabilmek için mutlaka sabah kahvaltısı yapılmalıdır. Kahvaltı
yapmak kadar kahvaltıda tüketilen besinlere de dikkat edilmelidir. Çay yerine süt, taze sıkılmış
meyve suları veya bitki çayları tercih edilmelidir. Reçel, yağ gibi sadece enerji içeriği yüksek
besinler yerine az yağlı peynir, yumurta gibi proteinden, domates-salatalık gibi vitamin ve
minerallerden zengin besinler yenilmelidir.
2. Besin çeşitliliği sağlanmalıdır.
Her ana öğünde besin çeşitliliği sağlanarak, ihtiyaç duyulan miktarlarda besin tüketilmelidir. Yine
farklı öğünlerde, aynı besin grubundan farklı besinler seçilerek çeşitlilik sağlanmalıdır.
Vücudun ihtiyacı olan tüm besin öğelerini tek başına sağlayan mucize bir besin yoktur.
Besinler içermiş oldukları besin öğelerine göre dört grupta sınıflandırmak mümkündür.
- -Süt ve süt ürünleri
- -Et ve benzeri besinler (et, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohumlar)
- -Taze sebze ve meyveler
- -Ekmek ve tahıl grubu (pirinç, bulgur, vb.)
Örneğin, bir öğünde sebze grubundan yeşil yapraklı sebzelerden tüketilirse, diğer öğünde sarı-
kırmızı sebzelerden seçim yapılmalıdır(bütün renkler birlikte aynı öğünde de yenilebilir). Ispanak,
marul, brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler folik asitten, havuç A vitamininden zengin iken
karnıbahar, yeşil biber, lahana, domates, C vitamininden zengindir.
Yine kuru baklagiller tahıllar ile birlikte tüketildiğinde eksik amino asitler dengeleneceğinden
protein kalitesi artar. Et yemekleri, yumurta ve kuru baklagil yemeklerinin yanında yeşil biber,
maydanoz, domates, taze sıkılmış meyve suyu gibi C vitamini kaynağının tüketilmesi demir
emilimini 2-3 kat artırır. Süt grubu besinler kalsiyum ve riboflavinden zengindir. Yoğurt, süte göre
folik asitten daha zengindir.
3. Yeterli miktarda protein tüketilmelidir.
Proteinler kaslarımızın yapı taşıdır. Her öğünde protein içeren gıdalardan (et, tavuk, balık, kuru
baklagiller, süt ve ürünleri, peynir, yoğurt, kefir, yumurta) tüketilmelidir. Günde 9-10 birim
miktarında protein alımı gerekir.
1 Birim Protein = 1 köfte = 1 orta boy yumurta = 1 kibrit kutusu kadar peynir = 1 orta boy su
bardağı kadar süt/yoğurt/kefir = 3-4 yemek kaşığı kuru baklagil = 5 hamsi = 2 istavrit
Yeterli protein alımı için bir gün içinde yenilmesi gereken besin maddeleri:
- 3-4 adet köfte (veya aynı miktarda kırmızı et, tavuk, balık) veya 9-10 yemek kaşığı kuru
baklagil
- 2 kibrit kutusu kadar peynir
- 1 yumurta
- 3 su bardağı kadar süt/yoğurt/kefir

Hayvansal kaynaklı proteinler: Kırmızı et, beyaz et, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri
Bitkisel kaynaklı proteinler: Kuru baklagiller (nohut, fasulye, bezelye, mercimek), tahıllar (buğday,
pirinç, yulaf), yağlı tohumlar (fındık, ceviz, badem), sebzeler kalsiyum ve demir yönünden
zengindir.
4. Doymuş yağ tüketimi azaltılmalıdır.
Diyette yağın azaltılmasında;
- Kırmızı et haftada 2 kez yenilip diğer günlerde derisiz tavuk veya hindi eti tercih edilmeli,
- Etler görünen yağlarından temizlenmeli, et yemeklerine ilave yağ eklenmemeli,
- Besinlerin yağı azaltılmış “light” olanları tercih edilmeli (“light” süt, “light” yoğurt, “light”
peynir vb),
- Yağ içeriği yüksek (özellikle margarin içeren) bisküvi, kraker ve kek gibi paketli ürünler
tüketilmemeli,
- Yemekler hazırlanırken yağda kızartma yerine ızgara, fırında pişirme ve haşlama
yöntemleri uygulanmalıdır.
- Çoklu doymamış yağ asitleri (özellikle omega-3 yağ asitleri) içeriği nedeniyle, yaşlılar
haftada en az iki kez balık yenilmelidir. Bu yağ asitlerinin görme, bilişsel fonksiyon, kemik-
eklem hastalıkları, kan lipidleri üzerine olumlu etkilerinin olduğu bilinmektedir.
5. Sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır.
Vitaminler, mineraller ve fitokimyasal olarak isimlendirilen ögelerden zengin olan, sebze ve
meyvelerin bol ve çeşitli tüketilmesinin kalp hastalıkları, bazı kanser türleri ve insüline bağlı
olmayan diyabetten korunmada, etkili olduğu bilinmektedir.
Sebze ve meyveler pişirilerek veya çiğ olarak tüketilebilir. Pişirme, birçok sebzenin aromasını
arttırır ve sindirimini kolaylaştırır. Çiğneme ve yutma güçlüğü olan yaşlılar genelde tüm sebze ve
meyveleri pişirerek tüketme yolunu tercih edebilirler. Ancak, aşırı pişirilmiş sebzelerde besin
öğelerinde kayıplar oluşur. Sebzelerin besleyici değerini kaybetmemeleri için yağda kızartma
yerine kendi suyunda pişirme yöntemi tercih edilmeli ve pişirme suları dökülmemelidir. Aksi
takdirde suda eriyen vitaminlerde önemli kayıplar oluşmaktadır.
6. Şeker tüketimi azaltılmalıdır.
Şekerler, basit karbonhidrat kaynağıdır. Yaşlılar duyu kaybı nedeniyle tuzlu ve şekerli besinleri
daha çok tercih ederler. Yaşlı beslenmesinde basit şeker (çay şekeri, reçel, bal vb.) tüketimi
azaltılmalıdır. Bunların yerine kompleks karbonhidratlardan (rafine edilmemiş tahıllar, kuru
baklagiller) zengin besinler tercih edilmelidir. Basit şekerler sadece enerji sağlarken, kompleks
karbonhidratları içeren besinler ile enerjinin yanı sıra vücut çalışması için gerekli olan protein,
vitamin, mineraller ve posa sağlanmış olur.
7. Posa tüketimi artırılmalıdır.
Posa içeriği yüksek besinler sırasıyla kuru baklagiller, tam buğday taneli ekmek, tahıllar ve sebze
meyvelerdir. Posa; şeker hastalığı, kanser ve koroner kalp hastalığı riskini azalttığı gibi bu hastalığı
olan yaşlılarda tedavi edici özellik taşır. Kabızlığı önler, bağırsak faaliyetlerinin düzenlenmesi
açısından önem taşır. Ayrıca kalın bağırsak kanseri oluşum riskini azaltır. Yaşlılarda yeterli posa
alımının sağlanmasında; kuru baklagil yemekleri haftada 2-3 kez tüketilmeli, sebze ve meyve
tüketimi artırılmalı ve esmer ekmek(çavdar, tam buğday, kepekli) ekmek tercih edilmelidir.
8. Su ve diğer sıvılar yeterli miktarda tüketilmelidir.
Yaşlıların günde en az 2 litre sıvı tüketmesi gereklidir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10
bardak sıvı tüketilmesi uygun olacaktır (su ayran, taze sıkılmış meyve suyu). Çay, kahve, asitli
içecekler, hazır meyve sularından kaçınmalıdır. Susamayı beklemeden belirli aralıklarla su
içmelidir. Yeterli su veya sıvının tüketilmesi; normal böbrek fonksiyonlarının sürdürülmesi, idrar
yolları enfeksiyonları, böbrek taşları ve kabızlığın önlenmesi açısından gereklidir.

9. Kalsiyum içeriği yüksek besinler tüketilmelidir.
Yeterli kalsiyumun alınması kemik mineral kaybını azaltır, kemik sağlığının korunmasında önemli
rol oynar. Bu nedenle yaşlılıkta kalsiyum içeriği yüksek besinler tüketilmelidir. Kalsiyumun en iyi
kaynağı süt ve süt türevleridir (yoğurt, peynir, çökelek vb.). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru
baklagiller ve pekmez de kalsiyumdan zengindir.
Kalsiyumun vücutta kullanılabilmesi için D vitaminine gereksinme vardır. Besinlerle D vitamini
gereksinmesi karşılanamadığından yaşlıların güneş ışınlarından yeterince yararlanması
sağlanmalıdır. Evde cam arkasından güneşlenmede, ultraviyole ışınları camdan geçemediği için
vücutta D vitamini sentezi yapılamaz.
10. Tuz ve sodyum tüketimi azaltılmalıdır.
Az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Sofrada yemeklere tuz eklenmemelidir. Tuz kısıtlaması yapılan
yaşlılarda az tuzlu ve tuzsuz pişirilen yemeklere çeşitli baharatların eklenmesi, lezzeti
artıracağından tüketimi kolaylaştıracaktır.
11. Alkol ve sigaradan kaçınmalıdır.
Alkolün sağlık üzerine olumsuz etkileri vardır. Aşırı alkol tüketiminin karaciğer, beyin, kalp kası
hasarına, ülser, pankreas iltihabı, sindirim sistemi kanserleri, hipertansiyon, demans ve
depresyonu neden olduğu bilinmektedir.
Sigara bazı kanser türleri, damar sertliği, beslenme yetersizliği, kemik erimesi ve kırıklara neden
olur. Antioksidan vitamin ihtiyacını artırır.
12. İdeal vücut ağırlığı ve kas gücü korunmalıdır.
Yaşlılarda kilo kaybına ve kilo almaya dikkat edilmelidir. Bu değişikliklerin zamanında fark
edilebilmesi için, haftalık olarak vücut ağırlığı izlenmelidir. Son altı aylık zaman diliminde 4.5-5 kg
istem dışı kilo kaybedilmesi veya kilo alınması beslenme bozukluğunun bir göstergesi olarak kabul
edilmeli ve nedenleri araştırılmalıdır. Şişmanlık sorunu ve istem dışı kilo kaybı olan yaşlıların
mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir.
Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil
Akademik Geriatri Derneği Genel Sekreteri
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi

YAŞLIDA KAS KAYBI VE GÜÇSÜZLÜK (SARKOPENİ) NEDİR?, NASIL ÖNLENİR?
Sarkopeni, “yaşlanma ile oluşan kas kaybı” anlamına gelir ve bir bakıma kas yaşlanmasını ifade
eder. Kas miktarında ve kas işlevinde azalmayı kapsar. Tüm yaşlılarda, yaşlanmanın sonucu olarak
kas kaybı oluştuğunu bilmeli ve tüm yaşlıları (kendimiz, yakınlarımız vb.) sarkopeni açısından
değerlendirmeliyiz. Yaşlının vücut yapısı, kas miktarı gözlenerek kas kaybı olup olmadığı
konusunda rahatlıkla fikir sahibi olabiliriz.
Kas miktarı için baldır çapı değerlendirmesi de bizlere hızlı fikir verir. Baldır çapı ölçümü için yaşlı
ayakta durur, sağ baldırın en kalın yerinden cildi sıkmadan mezura ile ölçüm yapılır. Sağ baldırda
şişlik varsa soldan ölçüm yapılır. Her iki baldırda da şişlik varsa ölçüm yapılıp şişlik olduğu not
edilir. Avrupa verilerine göre 31 cm altı, Türkiye verilerimize göre 33 cm’nin altı kas kaybı lehine
değerlendirilir. (Bahat ve ark. 2016)

Kas işlevini değerlendirmek için ise pratikte, yaşlının yürüme hızı ve el kavrama gücüne
bakabiliriz. Yaşlının yürüme hızı düz bir zeminde, örneğin koridor boyunca, olağan hızında 4
metre yürürken değerlendirilir. 0,8 m/sn’nin altı hızda yürüma “yavaş yürüme” olarak
değerlendirilir ve kas işlevselliğinde azalma olabileceğini düşündürür.El kavrama gücü ise elimizi
sıkması istenerek değerlendirilir. Yürüme hızında yavaşlama olması ve/veya el kavrama gücünde
azalma olması kas fonksiyonundaki azalma konusunda fikir verir.
Sarkopeni yaşlılarda sık görülür. Yandaş hastalığı olan yaşlılarda daha da sık görülür. Türkiye’de
Ankara’da bir bakımevinde 65 yaş üzeri bireylerde sarkopeni sıklığı %29 saptanmıştır. Çalışmalar
80 yaş üzeri yaşlıların ~%50’sinde sarkopeni olduğunu düşündürmektedir.
Sarkopeninin ortaya çıkmasına neden olan başlıca sebepler protein yapımının azalması, protein
yıkımının artması, sinir-kas bütünlüğünün bozulması ve kastaki yağ içeriğinin artmasıdır. Genel
olarak yaşlanmayla çizgili kaslarımızda yapıma direnç ve yıkıma duyarlılık vardır. Hareketlilikte
azalma da olumsuz değişikliklere sebep olur.
Sarkopeninin oluşmasında en önemli risk faktörleri hareketliliğin azalması ve yetersiz
beslenmedir. Özellikle eklem, kas, sinir veya kemikleri etkileyen hastalıklar (kireçlenme, inme,
parkinson hastalığı ve benzeri sinir sistemi problemleri, şeker hastalığı, bazı hormonal
bozukluklar), bunama, depresyon, kırıklar, ağrı, sosyoekonomik yoksunluk..vb. başlıca sarkopeni
risk faktörleridir. Keza şişmanlık hareketlerde azalma ve eşlik eden iltihabi cevap nedeniyle
sarkopeniye sebep olabilir. Alkol ve sigara kullanımı, hormonal değişiklikler, kadın cinsiyet, düşük
doğum ağırlığı ve kalıtsal özellikler sarkopeni için diğer risk faktörleridir.
Sarkopeninin belirtileri güçsüzlük, kolay yorulma, hareketlilik-işlevselliğimizde azalma, kas
gücünde azalma, yürüme hızında azalma, denge problemleri ve düşmelerdir. Hareket ve
işlevsellikte azalma yaşlının günlük aktivitelerinde bağımlı hale gelmesine sebep olabilir, yaşam
kalitesi bozulur ve sosyo-ekonomik durumda ciddi olumsuz etkilenmeler olur. Sarkopeni ölüm
riskini de artırır.
Sarkopeni önlenmesi ve tedavisi benzer öğeleri içerir ve başlıca egzersiz, yeterli beslenme ve bazı
besinsel destekleri içermektedir. Sarkopeni riski olan bireylerin erken dönemde fark edilerek risk
faktörlerinin düzeltilmesi ana hedefimiz olmalıdır.
1.Egzersiz
Egzersiz sarkopeni tedavisinin en önemli kısmını oluşturmaktadır. Sarkopeni ile mücadele için
değişik egzersiz tipleri arasında direnç egzersizleri, hem kas miktarı hem de kas işlevselliğini
iyileştirmek için güvenli ve en etkili yöntemdir. Aerobik egzersizler ise kalp-damar sağlığı ve şeker
gibi metabolik problemleri iyileştirebilir. Direnç egzersizleri, herhangi bir dirence, uygulanan bir
kuvvete ya da ağırlığa karşı yapılır. Örneğin dambıl kaldırma, şınav çekme vb. egzersizleri
sayılabilir. Yaşlılarda genellikle daha hafif direnç egzersizleri yapılmalıdır. Örneğin duvarı itme,
sandalyeden kalkma, lastik germe, daha hafif ağırlıklar kaldırma,..vb. olabilir. Egzersizi mutlaka
yeterli beslenme ile birlikte yapmalıyız. Çünkü besin alımı yetersiz olduğunda, egzersiz ile yeterli
kas yapılamaz.
2.Beslenme desteği
Hem egzersizden faydalanabilmek, hem de süregelen kas kaybının azaltılması için yeterli
beslenme çok ama çok önemlidir.
Protein: Birçok yaşlı gerektiği kadar protein almamakta, bu durum da kas miktar ve işlevinde
bozukluk olur. Kas kaybının engellenmesi için yaşlının gençlere göre kilogram başına daha yüksek
protein almaları gerekir. Yaşlılarda proteinin 1-1,5 g/kg/gün alınması uygundur.

Diyalize giren yaşlılara da yüksek miktarda 1,2-1,5 g/kg/gün protein verilmelidir. Çok önemli bir
başka nokta protein alımının gün içine eşit şekilde yayılmış olmasıdır. Diyetteki proteinin miktarı
ve 3 öğünde dengeli olarak alınıyor olmasının yanı sıra kalitesi ve tüketim zamanı da önemlidir.
Protein tüketiminden en ideal faydalanımın sağlanması için “egzersiz sonrası” ilk 1 saatte alınması
önerilmektedir. Öte yandan egzersiz sonrası erken ve yeterli protein alımına ek olarak yeterli
şeker (karbonhidrat) alımı da yapışmalıdır.
D vitamini: Yeterli D vitamini kas ve kemik sağlığımız için elzemdir. İdeal düzeyde olan D vitamini
yaşlılardaki düşmeyi azaltır.
Özetle, yaşlılarda sarkopeniyi tedavi etmek ve engellemek için dengeli protein, enerji ve D
vitamini alımı, düzenli egzersiz (özellikle direnç egzersizleri) ile beraber yapıldığında faydalıdır.
Bazı besinsel destekler ve nadir durumlarda gerekli olabilen hormon tedavileri de sarkopeni
tedavisinde yer alabilirler.
Yaşlılarımız ideal beslenme, yapabilecekleri egzersizler ve uygun D vitamini düzeyinin sağlanması
için geriatri hekimleri, dahiliye hekimleri ve diğer sağlık profesyonellerine başvurabilirler.
Doç. Dr. Murat Varlı
Akademik Geriatri Derneği Üyesi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi

Değerli Basın Mensupları,
Nestlé tüm dünyada 150. kuruluş yıldönümünü geçen yıl kutladı, Türkiye’de ise 108 yıldır sağlam
temelleri ve geçmişi olan bu ailenin ferdi olma ayrıcalığına sahibiz. Nestlé’nin öyküsü, Henri
Nestlé’nin 1866 yılında bir bebeğin hayatını kurtaran büyük buluşuyla başlıyor. Henri Nestlé,
prematüre doğan bir bebeğin emzirilerek beslenemediğini öğrenince, ilk süt bazlı bebek
mamasını geliştiriyor. Bebeğin sindirebileceği tek ürün olan bu buluşu sayesinde Henri Nestlé
bebeğin hayatını kurtarıyor. Şirketimizin temelleri işte o gün atılmış olup;  bilimsel araştırma,
kalite ve güven ile insan hayatını iyileştirmek temel ilkelerimiz arasındaki yerini almıştır.
Beslenme sektöründe dünyanın en büyük ve en saygın Ar-Ge ekibine sahip olan Nestle’nin
İsviçre’nin Lozan şehrinde bulunan araştırma merkezin’de (Nestle Research Center) 3500 kişi
çalışmaktadır. Türkiye’de de %92 yerel hammadde kullanarak üretim yaptığı 2 fabrikası
bulunmaktadır, 3800 kişiye doğrudan, 7000’in üzerinde kişiye  dolaylı olarak istihdam
sağlamaktadır. Beslenme, sağlık ve iyi yaşam şirketi olan Nestle, bu vizyonla tüm Dünya’da 2011
yılında Nestlé Sağlık Bilimleri (Nestlé Health Science) şirketini kurmuştur. Aynı yıl Türkiye’de
Şirketimiz, Nestlé’nin 2007 yılından beri faaliyette olan Medikal Beslenme iş biriminin temelleri
üzerine kurulmuştur.
Nestlé Health Science, hastalar, doktorlar, diğer sağlık profesyonelleri ve tüketiciler için sağlık
yönetiminde beslenmenin tedavi edici rolünü odağına almaktadır. Bu beslenme alanının adına
terapötik (tedavi edici) beslenme diyebiliriz. Bu yönüyle geliştirdiğimiz ürünler gıda ve ilaç
arasında bir alana hitap etmektedir. Beslenmenin sağlık üzerine etkisinin olduğu her alana bizim
odak alanımız diyebiliriz.
Yaptığımız işleri üç alanda topluyoruz. Birincisi, akut ve spesifik hastalıkların tedavisine destek
veren geri ödemeli medikal beslenme ürünleri. Şu an Türkiye’de sadece bu alanda faliyet
gösteriyoruz. Ürünlerimiz, beslenme desteği gereksinimi olan yaşlı bir hastadan pediyatrik bir
hastaya, aynı zamanda yaşamsal anlamda kritik desteğe ihtiyacı olan bir kanser hastasından bir
yoğun bakım hastasına kadar pek çok hastalığın yönetiminde tedavi bütününün bir parçasıdır.

İkincisi, tüketici sağlığı ve tüketici bakımı. Burada daha çok korumaya yönelik ürünlerimiz var.
Geri ödemesi olmayan ve daha çok eczanelerde satılan ürünler.
Üçüncüsü ise henüz araştırma aşamasında olan beslenme çözümleri ki, burada doğrudan
terapötik (tedavi edici) ürünleri geliştiriyoruz.
Nestle Health Science hayatın her evresinde özel gereksinimleri olan tüketicilere, bilime dayanan
beslenme ürünleri ve hizmetleriyle sağlık konusunda destek sağlayarak yaşam kalitesinin
yükseltilmesine yardımcı olmaktadır.
Kuruluşundan bu yana Nestlé sosyal sorumluluk projelerine önem vermiştir. Bunun ülkemizdeki
ilk örneklerinden biri 1913 yılında Balkan Savaşı gazilerine gıda yardımında bulunan Nestlé’nin,
dönemin padişahı V. Mehmet tarafından devlet teşekkür beratı ile onurlandırılmasıdır. Biz de
Nestlé Health Science olarak tarihimizden gelen bu misyon kapsamında Akademik Geriatri
Derneği’ne bu projede koşulsuz destek vermekten büyük mutluluk duyuyoruz.
Bu proje ile yaşlılıkta bilinçsiz yapılan diyetin önüne geçmeyi amaçlıyor ve yaşlılarda artan protein
ihtiyacının karşılanması için öğün atlanmamasının önemini vurguluyoruz. Yüksek proteinli
diyetlerden oluşan beslenme tavsiyeleri ile 65 yaş üstü bireylerde beslenme bilinci
oluşturulmasına yardımcı olmak niyetindeyiz. Akademik Geriatri Derneği’ne böyle bir sosyal
sorumluluk projesi içerisinde yer alma fırsatını bize verdikleri için çok teşekkür ederiz.
Hanzade Yaz
Nestlé Health Science Türkiye Genel Müdürü

Etiketler:
 
Eğitime destek için alışveriş şenliği 
 
İTO Başkanı Çağlar'ın vefatında ihmal iddiası üzerine soruşturma açıldı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
SİNCAN BELEDİYESİN’DEN SAĞLIK SEMİNERİ
Sincan Belediyesi, ilçedeki vatandaşlara eğitici seminerler vermeye devam ...
Darbelere Karşı Uluslararası Dayanışma Çağrısı
Kartepe Zirvesi Düzenleme Kurulu imzasıyla, zirve web sitesinde yayınlanan; ...
Gümrük muhafaza ekipleri uyuşturucuya geçit vermiyor
Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı gümrük muhafaza ekiplerinin Kapıkule ...
 
Kızılcahamam’ın girişimci kadını başarı hikayesini anlatacak
Kadın girişimci Aynur Gümüşsoy, “Uluslararası İstihdam ve Kariyer Kongresi ...
Öğrencilerden Kudüs protestosu
Ankara Yenimahalle’de özel bir okulun öğrencileri okul bahçesine dev Filistin ...
TBMM Genel Kurulu’nda tartışma
Türkkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sırasında tartışma çıktı.
 
Kırkıncıoğlu: "İnşaat sektörü 2018’in ikinci yarısında hareketlenecek"
Kırkıncıoğlu Grup CEO’su Abdullah Kırkıncıoğlu, inşaat sektöründe 2018’in ...
AK Parti Grup Başkan Vekili Elitaş kürsüde CHP’nin dağıttığı belgeleri yırttı
AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş, CHP tarafından dağıtılan Cumhurbaşkanı ...
Çocuklarından uzaklaştırma kararı çıkarılan kadının eşinin avukatı konuştu
Çocuklarından uzaklaştırma kararı çıkarılan Çağdaş G.
 
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Oylum Demiray
Oylum Demiray
Terörle mücadelede ‘Sri Lanka modeli’
Yavuz Münir Saatçi
Yavuz Münir Saatçi
Narman örneği ve siyasetin dibe vurma sebebi
Dağıstan Türkmen
Dağıstan Türkmen
Atatürk düşmanlığının altında yatan ne?
Dilek Yılmaz
Dilek Yılmaz
Atatürk gerçek bir Müslüman
İzzet Sevimli
İzzet Sevimli
Bu ülkeyi partiler düzeltemez...
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
Sorunun adı çok net: Ekonomi
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri