Türkiye’de Şubat ayına ait açıklanan TÜFE aylık bazda % 4.81 artarken yıllık bazda da % 54.44 seviyesine yükselişmiş oldu. Aylık bazda en yüksek artış gıda ve alkolsüz içecekler ile ev eşyası grubunda görülürken tüm kalemlerde aylık bazda artış yaşandı. Yıllık bazda ise en az artışın yaşandığı grup haberleşme grubu olurken yıllık bazda en yüksek artış ulaştırma kaleminde görüldü. ÜFE ise aylık bazda % 7.22 artarken uzun yıllar sonra ilk defa üç haneye ulaşarak yıllık bazda % 105.01’e yükseldi.
Şubat ayında enflasyona puansal bazda katkı en çok gıda grubundan geldi. Kış aylarının yoğun etkisiyle bastıran kar yağışlarının gıda fiyatlarını artırdığını görüyoruz. Ama tabii ki de tek neden bu değil. Hem küresel bazda gıda fiyatlarındaki artışlar hemde kurlarda yaşanan artışların gıda fiyatları üzerinde etki yaratması yine gübre,ilaç,tohum, mazot vs ürünlerde fiyatların artmasıyla gıda üreticilerinin maliyetlerinin artması doğal olarak gıda fiyatlarını yukarı çekti. Bu ay et fiyatları genel olarak düşük kalırken özellikle taze sebze-meyve fiyatlarında ciddi artışlar yaşandı. Domates,salatalık,karnabahar,sivribiber,kabak,kıvırcık,muz gibi gıda fiyatlarında gelen artışlar gıda enflasyonu artıran başka unsur olarak karşımıza çıkmakta. Dünya genelinde tarımsal emtia fiyatlarında artışın devam etmesi ve bu sene yurtiçinde rekoltenin azalması nedeniyle önümüzdeki aylarda gıda fiyatlarının enflasyona katkı yapmayı sürdüreceğini düşünüyoruz. Özellikle buğday fiyatlarının 14 yılın zirvesine çıkması yeni bir ekmek zammının kapıda olduğunu göstermekte. İşlenmemiş gıda ürünlerinin süt,yoğurt,tavuk eti, peynir gibi ürünlerin ise düştüğü kaydedilmiş. Korona virüs kısıtlamalarının kaldırılması ve gıda fiyatlarındaki yükselişle birlikte lokanta ve oteller grubunun da enflasyona katkı yapan unsur oldu.
Elektrikte yapılan KDV indirimi aylık bazda elektrik fiyatlarının % 4.5 azalmasına sebep olsa da benzin, mazot ve LPG’ye yapılan zamların etkisiyle ulaştırma grubu enflasyonu da hızla artıyor. Bu gece yarısından sonra benzine 53 kuruş, motorine 1.33 TL bir daha zam gelmesi bekleniyor. Akaryakıtta gördüğümüz zamlar petrol fiyatlarının yükselmesinden değil enerjide ithalata bağımlı olmamızdan ve Dolar/TL’nin yükselmesi ile ithal girdi maliyetlerimizin artışından kaynaklandığının da altını ayrıca çizeyim. Yani eğer dolar bu kadar yükselmeseydi petrol fiyatları artsa bile çok sınırlı bir zam olacaktı.
TÜİK’e göre Ocak ayında bazı gıda fiyatlarında artış ve azalışlar ise şu şekilde oluştu; (Ort. olarak)
- Ekmek % 7, Dana eti % 6, Yumurta %3.44, Domates % 53.66, Zeytinyağ %11.50, Ayçiçek yağı %2.18, Muz %22, Un %3, Salatalık %41.88, Zeytin %12.18, Kabak %79.11, Karnabahar %88.51, Sivri Biber %38.65. Meyve fiyatlarında ciddi artışlar var bunu da ekliyeyim.
-Tavuk eti % 1.96 azalırken, Süt % 2.89 , Yoğurt % 3.91 , Peynir % 1.70 azalış göstermiş.
Enflasyonda dikkatimizi çeken kalem ise geçen ay olduğu gibi bu ayda konut kalemi. Konut kalemi her ne kadar aylık bazda % 1.49 yükselse de baz etkisi sebebiyle enflasyonu düşürücü etki yaratmış. Ancak biz konut kaleminde daha yüksek bir enflasyon bekliyorduk. Son dönem kira artışları henüz yansımamış gözükmekte. Çünkü son 1 yılın kira ücret artışı yaklaşık % 18.34 olarak gözükmekte ancak TÜFE’nin altında kira artışları bulunmamakta. Hatta kira artışlarının özellikle büyük illerde %50’nin altında olmadığını duyuyoruz. Kira artışlarının şu an çok daha yukarı taşındığını izliyoruz. Demek ki konutta bu ay göremediğimiz kira artışlarını bundan sonraki aylarda takip etmeye devam edeceğiz.
Bize en çok endişe veren gelişme ise TÜFE ve ÜFE arasındaki makas olmaya devam etmekte. Bu aralığın artarak devam etmesi olası zamları beraberinde getirirken bu aynı zamanda enflasyonda yeniden artış demek olacaktır. ÜFE’nin yıllık bazda % 105.01’e çıkması enflasyonun daha da artacağına dair en büyük işareti oluşturmakta. ÜFE-TÜFE arasındaki makas % 44.84 iken (105.01-54.22 = 50.79) bu maliyetlerin üreticinin sırtına yüklendiği anlamına gelmekte. Yani bu durum değişmez ise ÜFE-TÜFE makası kapanmaz ise beklenenden çok daha fazla yeni zamların yolda olduğunu söyleyebiliriz. Kurdaki artışlar maliyetleri artıracağından zamların yeni başladığını ve devamının geleceğini düşünmekteyiz.
Yükselen enflasyon oranı sonrası reel faizlerin % -26.18’e düştüğünü yani reel faizlerde negatif tablonun devam ettiğini görüyoruz. Yapılan faiz indirimleri sonrası benzerlerimizden reel faiz noktasında ayrıştığımız dönemde özellikle Fed’in Mart ayında faiz artışına gidecek olması ve daha sonra bilanço azaltımına yönelecek olması yurtiçinden yabancı çıkışını hızlandırabilir. Küresel bazda doların değer kazanmasını beklediğimiz süreçte yılbaşında gelen zamların ve kur artışlarının etkisiyle birlikte 2022’nin sonuna doğru enflasyonun 3 haneye ulaşacağını düşünüyorum. Eğer reel faiz getirileri arasındaki fark kapanmazsa Türkiye’de enflasyon sarmalı sürmeye devam edecektir.
Teknik olarak baktığımızda BİST100 endeksi kısa vadede 1980 seviyesini aşarak yükseliş başlattı. Ancak 2100 seviyesinin altında kaldığımız sürece satış baskısı sürecektir. İlk destek noktası olarak 1980 seviyesini takip ediyoruz. Aşağıda ise 1919 desteğinin kırılması halinde borsada satışlar daha da hızlanabilir. Mart ayı hem Fed’in faiz artırımlarına gideceği hemde Kur Korumalı Mevduatta bireylerin 3 aylık vade sonu olduğu için önemli olacaktır. Kur tarafında özellikle hem içerde enflasyonun reel faiz getirilerini düşürmesi hem de ABD 10 yıllık tahvil faizinde beklediğimiz yükseliş Usd/Try’de kısa vadede yükselişin henüz bitmediğini bize söylüyor. 13.85 seviyesinin üztüne yükselen kurda artışlar bana göre Haziran’a kadar yavaş yavaş sonrasında ise hızlanma görülebilir. Çünkü dün gelen dış ticaret rakamları cari açığın fazlaya dönmeyeceğini açığın giderek artacağının işaretini verdi.
Kaynak:Onur Altın
Hibya Haber Ajansı