Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümünde, deprem şehitlerimizi Fatihalarla yad ettik. Bir yılda deprem bölgesinde yapılan çalışmaların icmalini çıkarırken, inşası tamamlanan konutların kura çekimi ve anahtar teslim törenlerini gerçekleştirdik.
Allah’ın izniyle yıl sonuna kadar deprem bölgesinde 200 bin konutun teslimini tamamlayarak, acil ihtiyaçları büyük ölçüde gidermiş olacağız. Rabbim ülkemizi her türlü afetten, kazadan, beladan muhafaza eylesin diyorum.
Hiç endişe etmeyin dimdik ayaktayız, ayakta olacağız. Tarih boyunca büyük medeniyetlerin merkezlerinden biri olarak insanlığa hizmet etmiş Urfa bölgesinin, bizim kalbimizde ayrı bir yer var. Bunun için demokrasi ve kalkınma atılımlarımızın en güzel örneklerini Şanlıurfamızda hayata geçirmeye özel önem verdik.
Ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerden Şanlıurfa’nın hak ettiği payı almasını sağlayacak yatırımların bizzat takipçisi olduk. Bununla da kalmak devlet yönetimi tecrübesiyle öne çıkan arkadaşlarımızı şehrimizde görevlendirerek çalışmaların eksiksiz ve süratli yürümesini temin ettik.
Tabii Şanlıurfa gibi hem tarihi ve kültürel birikimi zengin, hem insan kaynağı çeşitli, hem gelişim potansiyeli yüksek bir şehri hayalleriyle buluşturmak öyle kolay olmuyor. Hep birlikte çok çalışmamız gerekiyor.
Sadece çalışmak da yetmiyor. Daha önemlisi birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi sıkı tutmamız, aramıza kimseyi sokmamamız, basiret ve feraseti elden bırakmamamız gerekiyor. Maddi ve manevi değerleriyle çok mübarek, çok bereketli olan bu şehir, aynı zamanda içinde pek çok zorlukları da barındıran bir yapıya sahiptir.
Şanlıurfa’nın isminin arkasına saklanıp, Şanlıurfalıların iradesini istismar edip kendi ajandaları, kendi gündemleri, kendi bireysel hesapları peşinde koşanlardan asla olmadık. Hepimiz beşeriz. Elbette eksiklerimiz, hatta hatalarımız çıkabilir ama ihlasımızı ve şehrimize kazandırdıklarımızı kimse inkar edemez.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan adayımız da ilçelerimizin belediye başkan adaylarımızı da bu hüsnüniyetle belirledik. Pek çok aday adayı arasından en az kırgınlığa yol açacak, şehrimize en iyi hizmeti yapacak, Şanlıurfa’ya katkı verecek isimlerle 31 Mart’ta sizlerin huzuruna çıkmaya çalıştık.
Artık hepimize düşen görev, cumhurbaşkanıyla, bakanlarıyla, teşkilatıyla el ele vererek önce adaylarımızın seçilmesini ardından onlar vasıtasıyla şehrimize en güzel hizmetlerin getirilmesini sağlamaktır. Geçmişte bizimle birlikte yol yürüyüp de şimdi çeşitli gerekçelerle yolunu değiştirenlerin tercihleri, kendilerini ilgilendirir.
Kimsenin bizi kendi kısır tartışmaları içine çekmesine de izin vermeyiz. Bizi anlayanlarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Hedefimiz, 31 Mart’ta sandıkları patlatarak, Şanlıurfa’yı büyükşehir ve ilçeleriyle Türkiye Yüzyılı’na hazırlamanın yollarını aramak, altyapısını kurmak, adımlarını atmaktır.
Türkiye ne zaman önündeki fırsatları değerlendirerek gelişme, kalkınma, büyüme hızını artırsa hemen kirli senaryolar devreye giriyor. Geçtiğimiz 21 yılda buna defalarca şahit olduk. Hatırlarsanız 2011 seçimlerinin ardından 2023 hedeflerimizde büyük bir atılımı hayata geçirmiştik. Bu büyük hamlenin önü, 2013 Gezi Olaylarıyla başlayıp farklı amaçlarla hala devam ettirilen bir dizi engelle kesilmeye çalışıldı.
FETÖ ihanet çetesinin darbe girişimleri bu oyunun bir parçasıydı. PKK ve DEAŞ/KPC gibi terör öğütlerinin harekete geçirilmesi bu oyunun bir parçasıydı. Çukur terörüyle şehirlerimizin bizden kopartılmak istenmesi bunun bir parçasıydı. Bölgemizi karıştırmak için kurulan proje terör örgütü DEAŞ’ın üzerimize salınması bu oyunun bir parçasıydı.
Önümüze çıkartılan her engeli aşarak, daha çok çalışma ve biraz da gecikme pahasına hedeflerimize adım adım yürüdük. Tüm bu süreçte milletimiz, Cumhuriyet tarihinin en büyük sınamalarını alnının akıyla verirken maalesef siyaset kurumunun muhalefet tarafı kelimenin tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Hiç şüphesiz burada birinci derecede sorumluluk ana muhalefet sıfatıyla CHP’ye aittir. Bu partinin yöneticileri lafa gelince Cumhuriyetin güya kurucu fırkası olmaktan dem vururlar.
İşlerine geldikçe Cumhuriyetin banisini istismar ederler. Kirli ittifaklarını gizlemek için tek ayak üstünde kırk yalan söylerler. Ama gerçekte uzunca bir süredir ülkenin ve milletin düşmanı kim varsa onların değirmenine su taşımaktan ekmeğine yağ sürmekten, beşinci kol operasyonlarına alet olmaktan geri durmazlar.
Ülkenin ortak çıkarlarından milli ortak hissiyatından kopmuş bir siyasetin ucunun nerelere kadar varabileceğini CHP yöneticileri örneğinde gördük, yaşadık. Bu parti, ülkemize yönelik bir toplumsal kaos operasyonu olan Gezi Olaylarına sahip çıktı. Bu parti, FETÖ ihanet çetesinin montaj kasetlerini aylarca Meclis kürsüsüne taşıyacak, darbe girişimine ortak oldu.
Bu parti, sınırlarımıza dayanan PKK/YPG terör örgütü mensuplarını yurtsever diye sahiplenerek Cumhuriyetimizi hiçe saydı. Bu parti, 15 Temmuz gecesi darbecilerin tanklarına alkış tutarak, milli iradeye ihanet etti. Velhasıl bu parti, uzunca bir süredir yerli ve milli bir siyasi teşekkülün yapmaması gereken ne varsa hepsini yaptı, halen de yapıyor.
Epeyce bir vakittir CHP yönetimine hakim olan zihniyetin Türkiye’nin çıkarlarıyla milletimizin değerleriyle, vatandaşlarımızın hayalleriyle hiçbir bağı kalmamıştır. Cumhuriyetimizin kurucusunun hatırına bu partiye oy veren, ülkesine ve milletine olan sevgisinden asla şüphe etmediğimizi insanlarımızı tenzih ediyorum. Aslında onlar da mevcut CHP yönetiminin mağdurudur. Hatta umutları çalınan olmaları dolayısıyla en büyük mağdur bu vatandaşlarımızdır. CHP, siyasi mihengini kaybetmiş, böyle olduğu için de sürekli yörüngeden yörüngeye savrulup duran bir partiye dönüşmüştür.
Türkiye üzerinde hesabı olan herkesin kullanabileceği bir aparat haline gelen CHP’nin bu içler acısı durumu İstanbul’daki son terör saldırısı ile bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu saldırıyı yapan teröristlerin ve onlara emir verenlerin en büyük siyasi hamisi, genel başkanı başta olmak üzere CHP yöneticileridir.
Özgür efendi, bu örgütün cezaevindeki elebaşına genel başkan seçildiği kongre kürsüsünden bizzat selam gönderdi. CHP yöneticilerinden bazılarının eylemi yapan teröristleri savunmak için Meclise verdikleri soru önergeleri dahi var. CHP güdümündeki medya kuruluşlarının terör örgütlerinin bültenine dönen içler acısı halini saymıyorum. Bu parti, uzunca bir süredir PKK’nın siyasi uzantılarıyla yoldaşlık yapıyor. İktidara gelebileceklerini, üç beş oy daha fazla alabileceklerini zannediyorlar. Halbuki terör örgütleri de onların iç ve dış uzantıları da CHP’yi emellerine ulaşmak için bir koçbaşı olarak kullanmaktadır.
Siyasette rotasını kaybetmiş olan CHP, üzülerek görüyoruz ki Türkiye’ye dair hesabı olan tüm odakların oyuncağı haline gelmiştir. Tabii burada asıl suç, siyasi kariyerleri uğruna kendilerini kullandırtan CHP yönetimidir.
Şu anda CHP kendi bünyesinde adeta bir iç savaş yaşıyor. Eskisinin bir taraftan, yenisinin bir taraftan başkalarının öteki taraftan birbirine kılıç salladığı bu iç savaşın ne zaman biteceğini kimse bilmiyor.
Akçakale Belediye Başkan adayımız Abdulhakim Ayhan, Birecik Belediye Başkan adayımız Mahmut Mirkelam, Bozova Belediye Başkan adayımız Suphi Aksoy, Ceylanpınar Belediye Başkan adayımız Seyithan Atilla, Eyyübiye Belediye Başkan adayımız Mehmet Kuş, Halfeti Belediye Başkan adayımız Şerif Albayrak, Haliliye Belediye Başkan adayımız Mehmet Canpınar, Harran Belediye Başkan adayımız Mahmut Özyavuz, Hilvan Belediye Başkan adayımız Aslan Ali Bayır, Karaköprü Belediye Başkan adayımız Metin Baydilli, Siverek Belediye Başkan adayımız Ali Murat Kucak, Suruç Belediye Başkan adayımız Mustafa Yüksel, Viranşehir Belediye Başkan adayımız Salih Ekinci.”
Hibya Haber Ajansı