Helikopter kazasında hayatını kaybeden BBP'nin eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu'nun iddiaları suikast şüphelerini yeniden gündeme getirdi.
BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Şanverdi kayıp çanta ile ilgili şok bir iddiada bulundu. Şanverdi, Yazıcıoğlu'nun eşinin önceki gün komisyon toplantısına katıldığını hatırlatarak şöyle konuştu:
Sim kart silinmiş
"İki tane telefonu vardı. Devamlı birini kullanıyordu, bir tanesini de çok özel durumlarda kullanırdı. Telefonları üzerinde taşımazdı, çantada kullanırdı. Çanta kayıp ama telefon var. Telefon savcılık tarafından verilmedi. Sivas Valisi bir şekilde ulaştırmış. Gülefer Hanım telefonu açtığında sim kartı yok. Daha da önemlisi hafızası silinmiş. Bazı bilgiler kalır, sim kartı çıkarsanız dahi. Bu konunun araştırılmasını istedi. Çantanın bulunmasını istedi.
Önemli notları vardı
Çantada maddi olarak çok değerli bir şey yoktu, eski bir çantaydı. Önemli notları vardı, el yazısıyla tutuğu notlar vardı. Enkazı bulan 17 köylüyle tek tek görüştüm. Ayrı ayrı odalarda görüştüm. Sorduğum sorular aynı, cevaplar da aynıydı. Çantayı bulduklarını ve cesetlerin üzerine bıraktıklarını söylediler. Silahı bulduklarını söylediler."
BBP liderinin ölümünü araştırmak üzere kurulan TBMM Komisyonu önceki gün Gülefer Yazıcıoğlu ve parti yöneticilerini dinledi.
Kritik soru
Yazıcıoğlu, Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'nin olayın hemen ardından "Enkaz bulundu. Yazıcıoğlu'nun bir ayağı ve kaburgası kırık, hastaneye götürülüyor" açıklaması yaptığını, ancak bunun sonra yalanlandığını söyledi. Yazıcıoğlu, otopside eşinin ayağı ve kaburgasının kırık çıktığını belirterek, "Vali bunu nereden biliyordu?" diye sordu. Yazıcıoğlu "Eşimin, içinde önemli evrak, para, silah ve sık kullanmadığı cep telefonunun bulunduğu çantası kayıp. Telefonu bana teslim edildi ama içindeki kartın hafızası silinmiş. Evraklarına ise ulaşılamadı. 1 metre kar olmasına rağmen ayakkabı ve pantolondaki çamur araştırılsın" dedi.
Vali Bilici 3 gün önce nereden bildi?
Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, söz konusu açıklamalarıyla ilgili olarak daha sonra, ''BBP Genel Merkezi'nden Valiliğimizi arayan Genel Merkez üst düzey yöneticileri ile telefonla görüşülmüş ve kendileriyle Emniyet Müdürlüğü'nden gelen teyit edilmemiş ilk bilgiler paylaşılmıştır. Ancak, bu bilgilerin teyide muhtaç olduğu özellikle vurgulanmıştır'' diyerek kendini savunmuştu.
Geri döndüler
Vali Bilici'nin açıklamalarına dayanarak yapılan haberlerin medyada yer alması üzerine kaza yerine en yakın Döngel Köyü sakinleri de 'Yazıcıoğlu bulundu' diyerek yoldan geri dönmüştü. Kazadan iki gün sonra enkazın yeri tespit edilirken, enkaz alanına da ancak üçüncü günde ulaşılmıştı. Kimsenin sağ kurtulamadığı kazadan on gün sonra Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTİK)'na ait çok ilginç bir belge daha ortaya çıktı.
BTİK’in bilgisi örtüşüyor
Belge, enkazın koordinatlarının, saat 16:25’te yani kazadan bir saat sonra tam olarak tespit edilerek Başbakanlık Kriz Yönetimi Merkezi, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ilgili birimlerine iletildiği ortaya koydu.
BTİK'nın yayınladığı belgede "Helikopterin bulunduğu yer, kaza meydana geldikten sonra 25.03.2009 tarihinde saat 16.25’te kurumumuzca yapılan yer tespiti sonucunda ilgili mercilere bildirilen yer bilgisi ile birebir örtüşmektedir..." deniliyor. BTİK'nın söz konusu belgesi helikopterin düştüğü yerin tespitinin kazanın hemen ardından yapıldığının ortaya çıkması ve Vali Bilici'nin Yazıcıoğlu'yla ilgili gerçeği cesedi bulunmadan 3 gün öncesinden bilmesi kafaları karıştırdı.
Çatlı’nın kayıp çantası
Yazıcıoğlu'nun kayıp çantası akıllara Susurluk Kazası'nda ölen Abdullah Çatlı'nın çantasını getirdi. 3 Kasım 1996’da meydana gelen kazada Çatlı'ya ait çantanın kaybolduğu ortaya çıkmıştı.
Çantanın içerisinde ne olduğu tam olarak bilinmezken kazadan 8 yıl sonra aynı kazada yaralanan eski Milletvekili Sedat Bucak bazı belgeleri mahkemeye sunmuştu. Ergenekon sanıklarından Sami Hoştan da Silviri’de mahkeme başkanına boş çantayı getirdi. Başkan çantayı Hoştan’a iade etti.