Ramazan Kurtoğlu’nun sosyal medya paylaşımı, Türkiye’deki tarihsel ve toplumsal katmanları yeniden göz önüne serdi. Hakkari-Diyarbakır ekseninde yaşayan, tarih boyunca Kürtleşmiş ve Müslümanlaşmış Ermeni ile Yahudi toplulukların varlığı üzerine söyledikleri malum bir tartışmanın da kapılarını araladı. Bu toplulukların sayısının 300 bin civarında olduğu, devletin de bunların kayıtlarına sahip olduğu iddiası elbette yenilik değil; ancak tartışmalar giderek daha geniş bir alana yayılıyor.

Devlet elinde kayıt varsa, eğer bunlar biliniyor, neden bunlar aşikar edilmiyor? Kimdir bunlar? Hangi niyetle hareket ediyorlar? Bölmek mi istiyorlar, yoksa gerçekten bu coğrafyanın birer parçası mı olmuşlar?

DEVLETİN KAYITLARI VE AÇIKLAMALARIN GECİKMESİ

Bu tartışmalar elbette yeni değil. Osmanlı arşivlerinde yer alan bilgilerden tutun da, Cumhuriyet dönemine kadar devletin elinde kim kimdir, kim nereden gelir, hangi kökene sahiptir gibi sorulara yanıt verecek pek çok veri var. Fakat mesele şu: Bunu açıklamak için ne bekleniyor? Özellikle Kürt kimliğiyle devlete karşı duran bazı grupların kökenlerinin bu topraklara ne kadar ait olduğu, gerçek niyetlerinin ne olduğu ortaya serilmeli. Hakkari, Diyarbakır ve diğer bölgelerde yaşayan bu toplulukların, kimliklerinin ne kadar samimi olduğu kadar, neye hizmet ettiği de sorgulanmalı.

KÜRTLER KİMİ KENDİLERİNDEN ZANNEDİYOR?

Asıl mesele burada başlıyor. Kürt kardeşlerimizin devletimizle yaşadığı sorunların temeline indiğimizde, bazen bu “kimlik oyunu” karşımıza çıkıyor. Kürt olarak bilinen ama aslında Yahudi ya da Ermeni kökenli olan bu grupların niyetleri nedir? Sadece Kürt kimliği üzerinden bir söylem geliştirip, devleti hedef alırken, aslında çok daha derin bir ajandaya mı hizmet ediyorlar?

Kürtlerin de bu gerçeği bilmesi lazım. Kimi kendi kardeşleri, kimi ise bu coğrafyada yıllardır sinsi oyunlar oynayan kimseler. Bu netleşirse, bu ülkede kimin demokrasi talebi var, kim demokrasi kılıfı altında bu milleti parçalamaya çalışıyor, herkesin önüne serilir.

NİYETLER ORTAYA ÇIKMALI

Demokrasi, bu coğrafyanın bir gerçeği olmalı. Ancak kimin gerçekten demokrasi istediğini, kimin ise demokrasiyi bir kalkan olarak kullandığını herkes bilsin. Hakkari’den Diyarbakır’a, Van’dan Şırnak’a kadar, bu coğrafyanın her karışında yaşayan herkesin niyeti aşikar edilmeli. Sadece Kürtler değil, Türkler de bu gerçeği görmeli. Bu topraklarda kim hakikaten bu ülkenin bir parçası olarak kalmak istiyor, kimse kimlik oyunlarıyla devleti bölmeye çalışıyor? İşte bunu bilmek, bugünün en büyük ihtiyaçlarından biri.

Sözün özü, Ramazan Kurtoğlu’nun söyledikleri üzerine daha fazla düşünmek, bu meseleye daha dikkatli bakmak şart. Kimdir, nedir, nereden gelmiştir? Bunları öğrenmenin vakti çoktan geldi, geçiyor.