İşçilerin Whatsapp grubu kurup, işyeriyle ilgili görüşlerini dile getirmelerini 'demokratik talep' olarak nitelendiren Yüksek Mahkeme, yerel mahkemenin kararını ortadan kaldırıp, davacı işçilerin işe iadesine hükmetti.
İstanbul Avrupa Yakası'nda faaliyet gösteren bir firmada satış temsilcisi olarak çalışan mesai arkadaşları kendi aralarında Whatsapp grubu kurdu. Sohbet grubunda çalışma şartlarının olumsuzluğu ile işveren ve yöneticilerin eşit davranmama konularının değerlendirildi.
İşyerindeki mobbing niteliğindeki tutumlarının dile getirildiği çeşitli yazışmalar, aynı gruptaki diğer bir çalışan tarafından patrona iletildi. Çılgına dönen patron, grupta yazışan çalışanlarını kapı önüne koydu. İşten atılan işçilerle aynı görüşte yazışması olan ihbarcı işçiye ise sadece ihtar cezası verildi. Sadece demokratik taleplerini dile getirdikleri için işten atılan işçiler soluğu mahkeme kapısında aldı. Bakırköy 5. İş Mahkemesi'ne işe iade davası açan bir işçi, 2010 - 2015 tarihleri arasında satış uzmanı olarak çalıştığı işyerinden haksız şekilde kovulduğunu belirtti.
Mahkemede ifade veren davacı işçi, işyerinde kazanılan primlerin adaletli bir şekilde dağıtılmadığını öne sürdü. Davacı, "Getirilen yeni sistemde ücret + prim sistemi ile çalışmam sebebi ile gelirimde büyük oranda eksilme olacağından bu sorunun çözümü için davalı işverene durumu e-mail ile bildirdim. Davalının bu e-mail sebebi ile tarafıma suçlamalarda bulunarak beni haksız şekilde işten çıkardı. Hiç bir çalışan ve yöneticiye tartışmam olmadı. Davalının fesih bildiriminde davacının Whatsapp grubu kurarak şirket ve şirket yöneticileri hakkında terbiye sınırlarını aşan hakaret ve iftira dolu beyanlarda bulunduğu iddia edilmiştir. İşyerinde uyarı almadım ve bir suçlama ile karşı karşıya kalmadım. Başarılı çalışmamla yüksek primlere hak kazandığım için ödüllendirildim. İş aktim haksız ve hukuka aykırı olarak feshedilmiştir. Feshin geçersizliği ile eski işime iademi, talep ediyorum." dedi.
"Bana ait telefonla beni eleştirdiler"
Mahkemede savunma yapan davalı işveren ise davacının da aralarında bulunduğu işyeri çalışanlarının bir araya gelerek davalı adına kayıtlı telefon ve GSM hattı vasıtası ile Whatsapp uygulaması kurduklarını hatırlattı. İşçilerin kurdukları grup ile işyeri ve işyerinin yöneticileri arasında hakaret dolu ifadelere yer verdiklerini iddia eden davalı, mesajlaşmalar ile uyumlu çalışan arkadaşlarına beyanları ile psikolojik yıldırmalar da yapıldığını öne sürdü. Bu durumdan iş yeri çalışma koşullarının olumsuz etkilendiğini, işçi işveren arasındaki güven ilişkisinin bu eylemler ile bozulduğunu belirten davalı patron, kendisinden artık davacıyı çalıştırmasının beklenemeyeceğini, feshin 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II.e maddesi uyarınca haklı nedene dayandığını dile getirip, davanın reddi gerektiğini talep etti. Davacının çalışma arkadaşları ile birlikte kurdukları Whatsapp grubunda iş yeri ve iş yeri yöneticiler hakkında hakaret içerikli beyanlarda bulunduklarına dikkat çeken yerel mahkeme, işten atılan işçilerin ofis içinde huzuru bozacak şekilde konuşmalar ve gülüşmeler yaptıklarına vurgu yaptı. Mahkeme, davacı işçinin talebini geri çevirdi.
Olumsuzluklara karşı çıkmak sadakat ihlali sayılamaz
Kararın davacı işçi tarafından temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 9. Hukuk Dairesi emsal bir karara imza attı. Daire, davalı işverenin, geçerli ve haklı nedende davacının davranışının veya yetersizliğinin iş yerinde olumsuzluklara yol açtığını ve iş ilişkisinin çekilmez hal aldığını da ispat etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kararda; işçinin çalışma koşullarına, işveren veya vekilinin olumsuz uygulamalarına karşı çıkmaları sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilemeyeceği dile getirildi.
İşçilerin iş akışını bozmadığı ve çalışmaların etkilemediği sürece Whatsapp grubu kurmaları ve burada konuşma içinde olmalarının yasak olmadığının kaydedildiği Yargıtay kararında, "Davalı iş yerinde satış uzmanı olarak çalışan davacı ve aynı konumdaki diğer çalışanlar, çalışma koşullarının olumsuz olarak değiştirilmesi, ücret politikası, mobbing uygulanması nedeni ile toplu imza ile istekte bulunmuşlar ve mailler göndermişlerdir. Aynı zamanda da konuşma için Whatsapp sistemi içinde grup kurmuşlardır. Burada da çalışma koşullarının olumsuzluğu, yöneticilerin tutumları ve davranışları hakkında yorumlarla yazışmalarda bulunmuşlardır. Bu görüşmelerin dosyadaki çözümlerine göre genel olarak mesai saatleri dışında olduğu görülmektedir. Davacı ve diğer arkadaşlarının Whatsapp grubu içindeki bu yazışmaları, aynı grup içinde yer alan diğer bir işçi tarafından işverene iletilmiş, işveren bunun üzerine grupta yer alan işçilerin savunmasını alarak, davacı ve diğer işçilerin iş sözleşmelerini feshederken, ileten işçiye ise ihtar cezası vermiştir. Grup içi konuşmaların gizli kalması esas olduğu gibi genel olarak bakıldığında çalışma koşullarının olumsuzluğu, işveren ve yöneticilerin eşit davranmama, mobbing niteliğindeki tutumlarının dile getirildiği tespit edilmiştir. İşveren gizli kalması gereken verileri yasak bir şekilde elde ettiği gibi kendisine veren ve aynı konuşmalarda bulunan işçiye davranışı nedeni ile ihtar cezası vermek sureti ile de bilgi veren işçisini korumuştur. İşçilerin işyerinde mailleri, işverene bildirimleri işçilik hakları ile ilgili demokratik talep niteliğinde olup, bu tür barışçıl davranışların fesih nedeni yapılması doğru değildir. İspat yükü kendisinde olan davalı işveren haklı ve geçerli feshi kanıtlayamamıştır. Davanın kabulü yerine reddi hatalıdır. Mahkemenin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar oy birliğiyle karar verilmiştir." denildi.