1932’de Atatürk’ün “Seymenlik geleneğini ve 27 Aralık ruhunu yaşatın” talimatıyla kurulan Ankara Kulübü Derneği'nin arşivinde ölümsüzleşen o fotoğraflardan birinin hikâyesiyle ilgili dernek başkanı Metin Özarslan “27 Aralık 1919’da Dikmen Kızılyokuş’ta Ata’yı selamlayan Seymen Alayı’ndan bir kesit. Bugünkü Atatürk Bulvarı’ndan Ulus’a ve yine aynı noktadan Gar-İstasyon binasına uzanan güzergâhta büyük bir insan kalabalığı görülüyor” bilgisini verdi.
BİR GÜN ÖNCESİNDE YAKILDI
Özarslan, Ankara Kulübü Derneği’nin arşivlerine not düşen Atatürk’ün Ankara’ya gelişi ve öncesinde Ankara’da yaşananları şöyle anlatıyor: “26 Aralık gecesinde Seymenlerin yaktığı sinsin ateşiyle, ateş etrafında dönülen zeybekler ve selalar ile geçen gece sonunda, güneşli bir kış sabahına uyanacaktır Ankara. Sabah erken saatlerden itibaren bütün Ankaralıları çıngırak, davul ve zurna sesleri ayaklandırır.
HERKES SOKAĞA DÖKÜLDÜ
Kızılca Gün'de, öğleye varmadan herkes sokağa dökülür. Birkaç günden beri Ankara’nın kasabalarından, köylerinden atlı ve yaya çok sayıda Seymen ile kalabalık bir halk grubu Ankara’yı doldurmuştur. O zamanlar 15-17 bin olan Ankara’nın nüfusu, köylerden, kazalardan ve çevre illerden gelenlerle birlikte 80 bin kişiyi bulmuştur. Bölüklere ayrılmış Seymen Alayı’nın kimi Keklikpınarı’nda, kimi Kızılyokuş’ta, kimi Vilayet Binası civarında, kimi çayırlıklarda ve büyük çoğunluğu tarihi protokol yolunda olmak üzere büyük bir coşkuyla Mustafa Kemal Paşa’nın yolunu gözlemeye başlar.
‘PAŞAM SENİ GÖRMEYE GELDİK’
Şaşıran ve duygulanan Ulu Önder’in ‘Merhaba Efeler! Niye zahmet ettiniz, neden geldiniz?’sorusuna Seymenler hep bir ağızdan, ‘Paşam seni görmeye geldik, bu vatan uğruna ölmeye geldik’ diye haykırır. Bunun üzerine Atatürk, ‘Fikrinizde sabit misiniz?’ diye sorduğunda, Seymenler büyük bir kararlılıkla ‘And olsun’ der. Atatürk ise ‘Var olun yiğitler’ karşılığını verir. Bu, tarihte benzerine az rastlanır bir galeyandır. Seymenler, 27 Aralık 1919’dan bu yana büyük bir inançla Atatürk’ün omuzdaşı, yoldaşı, gönüldaşı olmuştur.”
KIZILCA GÜN VE SEYMEN DİZİLİMİ
Seymenler, ‘27 Aralık 1919’ tarihini karanlık bir dönemi kapatıp, aydınlık bir geleceğe geçişi müjdelediği inancıyla ‘Kızılca Gün’ olarak tanımlar. ‘Davul, Sancak, ‘Sinsin ve Seymen Alayı’ sembolleriyle ‘Kızılca Gün’ aynı zamanda yeni bir devletin kuruluşunu ve yeni bir liderin seçilişini müjdeleyen günler olarak kabul edilir. 27 Aralık 1919’da bağımsızlığı ve yeni devleti simgeleyen Sinsin, Sancak-Tuğ, Davul ve Seymen Alayı Dizilme törenleri silsilesine uygun şekilde yerine getirilmiştir. ‘Seymen Dizilme’ ise ‘Kızılca Gün’ başta olmak üzere milli günlerde ve benzeri toplumsal ritüellerde Seymenlerin atlı ve yaya olarak bir araya gelmelerine verilen addır. Kızılca Gün kurulan ‘Seymen Dizilmeyi’ o günlerin de tanığı olan tarihçi Enver Behnan Şapolyo, “Ankara halkı, tarihin pek eski devirlerinden beri Seymen Dizilme adı verilen bir Türk ananesini milli vicdanında gizli bir sihir olarak yaşatmakta idi. Halk, yeni bir devlet kurmak ve başlarına yeni bir reis seçmek için Seymen Alayı kurardı. Bu alay yeni devleti kurar, yeni reisi seçerdi” sözleriyle anlatır.
TOPLANMA ÇAĞRISI
26 Aralık 1919’da ilk tören Sinsin ateşiyle başladı. Sinsin töreni Seymen başının çağrısıyla başlar ve bir araya gelen donanımlı ve silahlı Seymenler alaylarını kurduktan sonra davulcular ve zurnacılar eşliğinde bir sefere gidercesine her yönden görülecek bir tepe veya dağ başına çıkar. Önceden belirlenen bu yerde maşatama denilen demirden yapılmış büyük bir çanağın içine yağlı çıralar koyarak büyük bir ‘Sinsin’ ateşi yakar. Birliği beraberliği temsil eden Sinsin ateşi, aynı zamanda bir toplanma çağrısıdır, bir seferberlik ilanıdır. Sinsin ateşini gören Seymenler bunu bir çağrı olarak kabul eder.
15 ASIRLIK GELENEK
Tarihi 6. yüzyıl Oğuz Türklerine kadar uzanan Seymenlik geleneğini 7’den 77’ye sürdürmeye devam eden Ankara Kulübü Seymenleri, kentin önemli günlerinde bir araya gelerek, kendilerine miras kalan halk oyunlarını ve kültürlerini yaşatıyor. 14’üncü yüzyılda Ankara’da devlet kuran Ahiler döneminde yeniden biçimlenen bu gelenek, kardeşlik, eşitlik, paylaşım ve demokratik esasları temel almasıyla Ahilik teşkilatının askeri kanadını oluşturuyor. Zaman içerisinde Osmanlı İmparatorluğu’nda da devam eden bu gelenek, Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde de Anadolu’nun savunmasında önemli bir rol üstleniyor. Seymenlerin Oğuz kültüründen gelen ve ‘Seymen Alayı’ olarak bilinen geleneği ise bugün sadece Ankara’da devam ediyor.