Prof. Dr. Sevil Atasoy, CEPA AVM’de düzenlenen ‘Konuşmamız Gerek’ adlı söyleşiye katıldı. Konusu son dönemde artan kadın cinayeti ve erkek şiddeti olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü özel programında konuşan Atasoy, cinse taciz, tecavüz ve şiddet konularında değerlendirmelerde bulundu. Taciz ve şiddetin sadece kadın meselesi olmadığını vurgulayan Atasoy, “Bunu önlemek için esas vazife erkeklere düşüyor. Cinsel şiddete ve tacize toplum olarak tümden ‘hayır’ demeliyiz” ifadesini kullandı. Şiddetin insan genetiğinde doğuştan var olduğunu ve aile içi çatışmalar nedeniyle şiddetin ortaya çıktığını belirten Atasoy, şöyle konuştu:
“Şiddetin önemli bir kısmı genetiktir. DNA üzerindeki bazı özellikler insanı şiddete yönlendirebiliyor. Nasıl bir insan olacağımız DNA’mızda var. Bir erkek çocuğunun anneden aldığı sorunlu X kromozomu, ilerleyen süreçte atılan bir tokat ile ortaya çıkabilir. Şiddetin ortaya çıkması aile yaşamındaki duygusal, cinsel istismar ya da taciz ile bağlantılı. Ayrıca alkol ve uyuşturucu da bu konuda etkili.
Her insanın içinde karşısındakine zarar verecek ya da yok edecek dürtü var. Cinsel saldırılarda bir arzu arıyoruz. Oysa eller, intikam alma dürtüsüyle hareket eder. Tecavüz bir savaş silahıdır. Bir çok savaşta 7 aylık bebekten 70 yaşındaki kadına, erkeğe kadar tecavüz ile saldırılmıştır. Özgecan kızımızın vahişe öldürülmesi, erkeklerin göstermiş olduğu bir şiddet. Erkeklerin bir arada olduğu spor takımları ve ordu gibi yerlerde de cinsel taciz ve tecavüzü görüyoruz. Ayrıca şiddet sadece fiziksel ya da cinsel değil duygusaldır da. Bir kadının ‘Küstüm’ demesi kadar duygusal olarak çökerten bir şey yoktur.
ERKEKLER DE İSTİSMAR MAĞDURU
Erkekler de cinsel şiddet ve istismara maruz kalıyor. Birçok erkek çocuğun hatıralarında, komşu kadının kendisini nasıl taciz ettiği vardır. Kadınların sadece küçük erkek çocuklarına değil başka canlıları da taciz ettiğini biliyoruz. Kadınlar hiç de zannettiğiniz gibi zarif, naif güzel çiçekler değildir. Bir de kadınlar arasında seri katil çıkmaz diye bir algı var. Bu da yanlış. Her 10 seri katilden birisi kadındır. Dolayısıyla kadınları da bir melek gibi görmemek lazım.
ÖNCEDEN ÖNLEMLER ALMALIYIZ
Cinsel tacizi ve şiddeti önleyebilmek için ‘Neden’ sorusunu sormak yerine önceden önlemler almalıyız. Bu konuda esas görev, eylemi yapanlar oldukları için erkeklere düşüyor. Bunun bir kadın meselesi olarak görülmemesi gerek. Kahve, restoran, soyunma odası gibi erkeklerin keyifli vakit geçirdiği yerlerde kadını aşağılayıcı ve alay edilen anılar paylaşılabiliyor. Toplumsal olarak erkekler cesaretlendirilmeli. Bir erkeğin kadına şiddet uyguladığını görünce sadece görgü tanıklığı etmek yetmez; müdahale edilmelidir. Çözüm için ayrıca kadın ve erkek rollerinin, çağdaş bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Kadının tekrar tanımlanması lazım.” Söyleşinin ardından kitaplarını imzalayan Atasoy, cinayet soruşturmalarının çözüldüğü ‘Kanıt ’benzeri yeni bir televizyon dizisiyle ekranlara döneceğini duyurdu.