TCMB, yılın 4. Enflasyon Raporu toplantısında yılsonu enflasyon beklentisini daha önceki %8,9’dan %12,1 seviyesine çıkardı. İthalat fiyatlarındaki kur maliyeti baskısı, çıktı açığı, gıda enflasyonu ve enflasyon ana eğilimindeki artış çerçevesine Merkez Bankası’nın projeksiyonlarını revize etmesine dayanak olmuştur. Böylece tahminler, Eylül sonunda açıklanan Yeni Ekonomi Programı’ndaki öngörülen %10,5’in de üzerine revize edilmiş oldu. 2021 enflasyon beklentisi ise %6,2 seviyesinden %9,4 seviyesine güncellenmiştir. YEP’deki 2021 beklentisi ise %8. Gıda enflasyonu beklentisi 2020 için bir önceki tahmine göre %10,5’dan %13,5’a revize edildi. Merkez Bankası’nın YEP tahminlerinin de üzerine çıkardığı enflasyon beklentileri ile mevcut koşulların etkisini hesaba katarak daha piyasa beklentileriyle uyumlu hale geldiğini söyleyebiliriz.
Merkez Bankası’nın enflasyon beklentileri kadar, hatta ondan da fazla merak edilen konu elbette son PPK’da yapılan faiz aksiyonu ile alakalıydı. Merkez Bankası, bilindiği gibi, bu toplantıda politika faizi olarak adlandırdığımız 1 haftalık repo faizine dokunmamış, ancak GLP’de yapmış olduğu artışla üst limitten borçlanma ile faiz koridoru arasındaki aralığı açmıştı. Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti Temmuz’dan beri 500 bps civarında arttı. Piyasa faizleri üzerinden işleyen aktarım mekanizması ile fiiliyatta sağlanan sıkılaşma kredi büyümesinin yavaşlamasını sağladı. Pratikte de sıkılaşma, piyasa faizleri üzerinden sağlandı ve Eylül PPK’sında politika faizinde yapılan artış reelde gerçekleşen sıkılaşmaya faiz koridorunu uydurmuştu. Aynı zamanda faiz koridorunun otomatik olarak oynaması, ek sıkılaşma için alan açmıştı. Merkez Bankası Ekim ayında sadece GLP artırımı yaparak üst limitten borçlanma anlamında referans alınabilecek aralığı genişletti, ancak politika faizi etkin bir seviyede değil, daha aşağıda kaldı ve fiili olarak artık Merkez Bankası’nın referans alınması gereken faizi değil.
Bu noktada AOFM tarafında belirleyici etkiye sahip olan enstrümanlar, genelde GLP etrafında maliyeti şekillenen geleneksel repo ihaleleriyle bankalara sağlanan likidite ve gecelik borç verme maliyetleri olarak görünüyor. Bankaların kaynak maliyetlerine aktarım mekanizması üzerinden geçiş etkisi, realitede faizlerin artmasını sağlayarak kredi büyümesini hala yavaşlatan bir etki sağlıyor. GLP bir referans olarak şu aşamada fonlamanın üst bandı olduğundan dolayı, AOFM de artmaya devam edecektir. Ancak enflasyon beklentileri bozulma eğilimini devam ettirmektedir, Merkez Bankası’nın da geçici olarak görülebilecek enstrümanlar üzerinden sıkılaşma eğilimi göstermesi, politika belirsizliği anlamında bir fiiliyat yaratmaktadır.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı