AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Maltepe Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'yla ilgili açıklamasının ardından CHP'den gelen tepkilere ilişkin yazılı bir açıklama yaparak Kemal Kılıçdaroğlu’na 7 soru yöneltti: Cumhurbaşkanımızın uzunca bir zamandır tartışılan bir konuyu kendine has siyasi üslubuyla dile getirmesinden sonra Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinden haddini fazlasıyla aşan açıklamalar olmuştur. FETÖ ve CHP tarafından yargılanmakla tehdit edilen ve yurtdışına kaçacak ithamıyla suçlanan Sayın Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımızın söyledikleri gayet açık ve nettir. Karanlık olan ve karanlıkta kalan noktaları aydınlatması gereken Sayın Cumhurbaşkanımız değil, Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Şimdi soruyoruz:
İŞTE CEVAP BEKLEYEN SORULAR:
- Sayın Kılıçdaroğlu; MİT TIR'ları ihanetinde FETÖ unsurlarıyla aynı argümanları ve söylemi hâlâ niçin kullanıyor?
- Görüntüleri size kim getirdi? Nerede, ne vakit izlediniz? Yalnız mı, başkalarıyla mı izlediniz?
- Görüntüleri Can Dündar’a Berberoğlu’nun verdiği mahkeme kararlarında. Berberoğlu görüntüleri nereden temin etti?
- Sayın Kılıçdaroğlu’nun 17 Mayıs 2015’te Zaman Gazetesi'ne yapmış olduğu ziyaretle bu görüntüler için de ilişki var mı?
- Mustafa Akaydın’ın 15 Temmuz'a “tiyatro/evcilik” demesi, Kılıçdaroğlu’nun 'kontrollü darbe' demesi FETÖ
ile aynı söylemi kullanmak değil mi?
- Sayın Kılıçdaroğlu niçin ülkemizi uluslararası basın aracılığıyla güvenlik açısından riskli göstermeye devam ediyor?
- Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP, siyasetin gereği olarak sandık, seçimler ve demokrasi yerine niçin ısrarla sokağı adres gösteriyor?
17/25 Aralık’tan sonra FETÖ gemisine bindi
“Bütün bu konuları cevaplaması gereken Sayın Kılıçdaroğlu'dur, Sayın Cumhurbaşkanımız değildir” diyen Ünal şöyle devam etti: Hatırlanacaktır ki; Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP'sinin bir kaset kumpası ile göreve geldikleri süreçte neler yaptıkları kamuoyunun malumudur. Ayrıca 17-25 Aralık FETÖ Yargı Darbesi'nden sonra Kılıçdaroğlu ve CHP'si FETÖ'nün arkasında uluslararası güçlerin de olduğunu düşünerek 'AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'dan ancak bu şekilde kurtuluruz' düşüncesiyle FETÖ'nün gemisine binmiştir, Türkiye'yi DEAŞ'a yardım eden ülke olarak lanse eden her türlü FETÖ senaryosunun aktörü ve taşıyıcısı olmuştur. Bindikleri FETÖ gemisi 15 Temmuz’da batınca panikle feveran ederek gerçeği perdeleme gayreti içine girmişlerdir.
Pozisyonunu sorgulaması gereken belli!
AK Parti'nin Türk siyasetindeki pozisyonu bellidir. FETÖ ile ittifak edenler bir milletvekilinizin de ifade ettiği gibi sizlersiniz. Burada pozisyonunu sorgulaması gereken Kılıçdaroğlu ve CHP'sidir. Bizler haksız tutuklanmalar ve gözaltılarla mücadele ederek iktidar olmuş ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için sessiz devrimler gerçekleştirmiş bir siyasi hareket olarak, kimsenin haksız tutuklanması ya da gözaltına alınmasından yana olamayız.
Şer odaklarıyla!
Biz DEAŞ'la, PKK ve onun uzantılarıyla, DHKP-C terör örgütü ve onun savunucuları ile FETÖ ve onun üyeleri ve kullanışlı sözcüleri ile, hasılı Türkiye düşmanı bütün şer odaklarıyla sonuna kadar siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin duyduğu rahatsızlığı ve panik halini aziz milletimizin takdirine bırakıyoruz.