Gözler yurtiçinde enflasyon verilerine çevrilmiş durumda. İthal girdi bağımlılığımızın yüksek olması sebebiyle yurtdışını anlamadan yurtiçinde enflasyonu kontrol altına alamayız. Özellikle bu noktada yurtdışı fiyatlamalarının yükseldiği bir ortamda enflasyondaki düşüşler kalıcı olmaz diğer yandan kurdaki yükseliş devam ettiği sürece kurun birikimli etkilerini her zaman enflasyon üzerinde görmemiz mümkün olacaktır.
Elektriğe % 15, LPG’ye 39 kuruş ve doğalgazda konuta % 12, sanayiye % 20 zam gelmesinin etkilerini Temmuz ayı enflasyon raporunda göreceğiz. Bu ay bunlar yansımayacak. Bu zamların etkisinin enflasyona % 0.6 puanlık katkı yapacağı dolaylı etkileri nedeniyle ise enflasyonu % 1.1 artıracağı ifade edilmekte. Yani daha önceki raporlarımızda ifade ettiğimiz gibi enflasyonda düşüş beklemek yersiz. Ayrıca enflasyonu yaz sonuna doğru % 19-%20 olabilme ihtimalinin yüksek olacağını bir kez daha vurgulayalım.
Dünya genelinde ise enflasyonda artış devam ediyor. FED,ECB,BOJ ve BOE gibi dünyanın en önemli merkez banklarının para basması arz yönlü enflasyonu tetiklerken vatandaşların bu paraları tüketimi dökmesi de harcama kanlıyla talep enflasyonu yaratmaktadır. Dünya artan petrol fiyatları, gıda fiyatları ülkemizde de enflasyonda yukarı yönlü baskıyı artırmakta.
Bundan sonraki süreçte muhtemelen faizler tekrar gündeme gelip bu sefer artırım yapılıp yapılmayacağı tartışılacakken Türkiye’nin benzerlerine göre hala en yüksek reel faizi vermekte olduğunu görüyoruz. Türkiye % 2.06 reel faiz verirken son faiz artırımı sonrası bize en yakın ülke konumuna gelen Rusya’nın % - 0.49 reel faiz verdiğini izliyoruz.
Nisan ayı enflasyonunun % 17.14 seviyesine yükseleceğini tahmin ediyoruz. Sol üst grafikte Mayıs ayı enflasyonunun % 16.59 gerçekleşmişti. Böylelikle artan enflasyon oranı bizim reel faizlerimizi % 1.67 seviyesine kadar geriletebilir. ÜFE’deki artışın devam etmesi ve kurun birikimli etkilerinin de devreye girmesiyle enflasyondaki düşüşün 4. çeyreğe kalacağı görülmekte şimdilik. Bu durum reel faizlerin daha da geri çekilmesine yol açacaktır. Bu yüzden kısa vadede bir faiz değişikliği (indirim) beklemiyoruz. Sürpriz bir faiz indirimine yönelik gelecek her karar enflasyon görünümünü bozacağı gibi şok kur artışları da yaşatabilir. Merkez Bankası 17 Haziran’da gerçekleştirdiği son toplantısının 24 Haziran’da yayınlanan toplantı metninde;
İşlenmemiş gıda fiyatlarının taze meyve-sebze fiyatlarındaki düşüş sebebiyle gerilediği ifade edilirken kırmızı et fiyatındaki belirgin artışın etkisiyle diğer işlenmemiş gıda alt grubunda yükseliş kaydedildiği ifade edildi. İşlenmiş gıda fiyatlarında ise alkolsüz içecekler dikkat çeken kalem olurken çiğ süt referans fiyatlarındaki artış da gıda enflasyonu üzerindeki riskleri canlı tutan bir diğer unsur olmuştur. Uluslararası gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artış eğilimi Mayıs ayında hızlandığı, tahıl ve yağlar başta olmak üzere tüm alt gruplarda yüksek artışlar izlendiği vurgulandı. Bu ay gıda fiyatlarında beklenen o düşüş gerçekleşmeyebilir. TCMB, Enerji grubu yıllık enflasyonunda Mayıs ayındaki ÖTV artışının sarkan etkileriyle Haziran ayında da akaryakıt fiyatlarında artışlar gerçekleşeceği, ancak yüksek baz etkisi nedeniyle enerji grubu yıllık enflasyonunun gerilemeye devam edeceğini söyledi. Banka, giyim ve ayakkabı grubunda bu fiyatlarında son aylarda gözlenen yüksek artış eğilimi, kapanma etkileriyle önemli ölçüde yavaşladığını ifade ederken ancak tekrar açılmanın başlaması ve mevsim geçişkenliğinin etkilerinin devamıyla biz bu grupta artışların devam edeceğini düşünmekteyiz. Dayanıklı mal alt grubunda otomobil ve mobilya kalemlerinde uluslararası emtia fiyatlarının yanı sıra döviz kuru gelişmelerinin etkileri izlenirken, elektrikli ve elektriksiz aletlerde gözlenen ılımlı seyir enflasyonu sınırlamıştır denildi. Şehirlerarası otobüs ücretlerindeki artışın ulaştırma hizmeti enflasyonunu artırdığını söyleyen TCMB, Kapanmaya bağlı olarak lokanta-otel alt grubunda fiyat artışları daha ılımlı gerçekleşirken, düşük baz nedeniyle yıllık enflasyon yükseliş eğiliminin korunduğunun altını çizdi. Ayrıca korona virüs kısıtlamalarının kaldırılmasıyla da hizmet fiyatları enflasyonunda da daha artış beklediğimizi ifade edelim.Nisan ayına ilişkin piyasada enflasyon beklentileri aylık bazda % 1.46’da oluşurken yıllık beklenti % 17.25’de oluşmakta.
Haziran ayına ilişkin piyasada enflasyon beklentileri aylık bazda % 1.50’de oluşurken yıllık beklenti % 17.00’de oluşmakta.
Geçen yılın aynı döneminde en fazla ulaştırma kaleminin arttığı görülürken gıda ve alkolsüz içecekler grubunun ise tek düşüş yaşayan kalem olduğu görülmektedir.
Acar Menkul Değerler olarak enflasyonun yıllık bazda % 17.14 geleceğini tahmin ediyoruz.
Enflasyonda gıda fiyatlarında beklenildiği kadar düşüş yaşanmayacağını ve yaz sezon ürünlerinin devreye girmesiyle mevsimsellik geçişin geçen aydan bu aya kaymasıyla giyim ve ayakkabı grubunun da enflasyonu arttıracağını düşünüyoruz. Ulaştırma kalemi en yüksek artacak grup olsa da baz etkisi nedeniyle enflasyon üzerinde düşürücü etki yaparken gıda fiyatlarında azalış görsek bile baz etkisi nedeniyle enflasyonu artırıcı etki yapacaktır. Yine konut fiyatlarındaki yükselişte enflasyonu artırabilecek bir diğer unsur olacağını söyleyebiliriz. Enflasyondaki en yüksek artışı ulaştırma grubunda göreceğimizi bunu giyim ve ayakkabı kaleminin takip edeceğini öngörüyoruz. Ayrıca kurun birikimli etkileri de enflasyonu yukarı itici bir neden olarak sayabiliriz.
Kurun birikimli etkilerinin de devreye girmesiyle yaz sonuna kadar enflasyonda bir toparlanma beklemiyoruz. Ancak özellikle gıda fiyatları, petrol fiyatları ve kurdaki gelişmeler önümüzdeki dönemlerde enflasyon üzerinde belirleyici olmayı sürdürecektir.
Diğer merakla beklediğimiz unsur ise ÜFE-TÜFE arasındaki makas olacaktır. Şu anda ülkemizde hem talep kaynaklı hem arz kaynaklı enflasyon görülmekte. ÜFE 2021 yılının Mayıs ayında % 38.33 olarak gerçekleşmişti. ÜFE-TÜFE arasındaki makas % 21.74 iken (38.33-16.59 =21.74) bu maliyetlerin üreticinin sırtına yüklendiği anlamına gelmekte. Yani bu durum değişmez ise ÜFE-TÜFE makası kapanmaz ise yeni zamların yolda olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda enflasyonda yukarı yönlü kalıcılık riski oluşturabilir.
Piyasa beklentilerimize gelince son Fed faiz toplantısında enflasyonun çok riskli hale geldiği ancak istihdamda tam toparlanma görülmediği ifade edilirken tahvil alım programına devam edildi. Ancak önümüzdeki 2 aydan birinde tahvil alım programının azaltılmasına başlanacağını düşünüyoruz. Artan enflasyon etkisi varlık sınıflarından çıkışları hızlandırabilir. Ayrıca ABD 10 yıllık tahvil faizinin % 1.70’leri aşarak % 2.5’lara doğru yöneleceğini bekliyoruz. Bu gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına sebep olabileceği gibi yurtdışı borçlanmalarını da sınırlayabilir. Bu bağlamda BİST100’de 1466 kırılmadığı sürece 1200 beklentimiz devam etmektedir. Eğer bu seviye yukarı yönlü kırılır ise tekrar alımlar görülebilir. Kur tarafında ise yükselişler bu dönem sertleşebilir. Özellikle hem içerde enflasyonun reel faiz getirilerini düşürmesi hemde ABD 10 yıllık tahvil faizinde beklediğimiz yükseliş Usd/Try’de yeni tarihi zirveleri işaret ediyor. 8.80 seviyesinin üzerinde kalıcılık sağlanması halinde 9.50’lere doğru ataklar yaşanabilir.
BİST100
Teknik olarak baktığımızda 15 aylık aşağıdan gelen desteğin kırıldığını ve satış baskısının kuvvetlendiğini görüyoruz.
Aşağıda 1309 seviyesinin altında önce 1258 ve arkasından 1200 puana kadar geri çekilme potansiyeli yüksek.
Yukarıda ise 1415 direncinin kırılması halinde önce 1466 ve arkasından 1530 direncine doğru hareketler hız kazanabilir.
USD/TRY
Teknik olarak baktığımızda önümüzdeki dönemde hem yurtiçi hem yurtdışı gelişmeleri kurun yukarı doğru hareket edebilme ihtimalini daha çok ön plana çıkarıyor.
Aşağıda 8.47 seviyesinin kırılması halinde önce 8.27 ve arkasından 8.00’e doğru düşüş görülebilir.
Yukarıda ise 8.80 seviyesinin üzerinde önce 9.50 ve arkasından 10.95’e doğru alımlar güçlenebilir.
Kaynak:Acar Menkul
Hibya Haber Ajansı