Piyasalarda durgunluk endişeleri… Piyasalar son dönemde Fed’in agresif para politikası sıkılaştırmasıyla dengelemeye çalıştığı enflasyon riskleri ve çelişkili jeopolitik riskler arasında kalmış görünüyor. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı askeri harekatı ve piyasalardaki durgunluk korkuları ile küresel durgunluk endişeleri üst noktaya taşınırken, söz konusu durumun yıllarca sürecek bir yüksek enflasyon sarmalına yol açmasından endişe ediliyor. Merkez bankası açıklamalarının yüksek katmanlı sıkılaşmaya yol veren bir yapıda olması ile birlikte, asıl sıkıntı ikilemli ekonomik sarmal ortamında resesyonist aşırı sıkılaşma etkilerinin olası kriz potansiyelidir.
Fed’in 2022, 2023, 2024 ve uzun vadeli fonlama oranlarına ilişkin projeksiyonlar… Bu veriler, FOMC'nin Merkez Bankası'nın hedef faiz oranı tahminlerinin medyanıdır. Bu veriler, diğer tüm FOMC toplantılarının sonunda yayınlanan projeksiyon materyallerinden alınmıştır. Kaynak: Bloomberg, Federal Reserve
Merkez bankasının resesyon riskine karşı duruşu… Artan enflasyon baskıları ve jeopolitik belirsizlikler şu anda eğri gerisinde kalmış ve aşırı hızlanmak zorunda kalacak bir Merkez bankasının acı ilacının yan etkilerine de ekonomileri maruz bırakabilir. Söz konusu etmen, Fed’in sıkılaşmayı bir süre ilerlettikten sonra geri adım atmasına potansiyel oluşturan bir ortamın zeminini hazırlayabilir. ABD'de enflasyon yıllık bazda %8,5'e yükseldi. Bununla birlikte, global tedarik zincirlerinde Mart’tan sonra Rusya savaşı ve Çin kapanmaları ile bir kırılma daha yaşandı ve sıkılaşan finansal koşullar ile birlikte bu döngü dışı etmenler de birleşince ciddi durgunluk sinyalleri alınacak göstergeler de izlenir olmuştur. 2 yıllık ve 10 yıllık tahvil faizleri arasındaki bu resesyon göstergesi olması itibariyle dikkatle takip ediyoruz ve aradaki farkın daralması böylesine bir durgunluk döngüsüne ilerleyen dönemde ekonominin daha fazla maruz kalabileceği beklentisini ortaya koymaktadır. Kısa vadeli faizlerin, uzun vadeli faizlerden daha hızlı bir yükseliş göstermesi yataylaşan ve bazı vadeler için ters eğimli bir getiri eğrisi oluşmasına neden olmuştur.
Son FOMC’de büyüme projeksiyonlarının aşağı revize edildiğini ve Merkez bankası nezdinde resesyon olmasa da yavaşlama beklendiğini (2022 büyüme beklentisi %4’ten %2,8’e indirilmişti) göz önünde bulundurmak gereklidir. Fed veya Avrupa Merkez Bankası gibi büyük bankaların ekonomik risk dengesinde büyümeyi aşağı, enflasyonu yukarı yönlü gördükleri tahminlere yansıttıkları revizyonlar itibariyle güncellenmiş oldu.
Önümüzdeki Mayıs ve Haziran toplantılarında 50 bps faiz artışı kesin gibi görünmekle beraber, sonraki patikanın 25-50 bandının neresinde ilerleyeceği konusu da geçiş sürecinin hızı bakımından önemli. Ve asıl etkili olacak kısım, Fed’in faizi hangi hızla artıracağı değil, nötr olarak göreceği oranı nerede oluşturacağı olacaktır. Fed varış noktasını ilerletme olasılığı ile daha çok ilgileneceğiz.
Sonuç? Agresif para politikalarının oluşturulma sürecinde yükselen dolar endeksi, diğer paralar ile aranın açılmasına neden olmakla birlikte, Fed-ECB, Fed-BOJ, Fed-PBOC gibi ayrışımlar da derinleşerek UST getirileri üzerindeki baskıyı yukarı doğru ittirmektedir. Fed’den beklenen toplam sıkılaşmanın derecesi ileriye doğru gidiyor, en son 350 baz puana kadar yılsonu kümülatif faiz artışı noktasına doğru bir gidiş eğilimi oluşmuştu. Fed’in yapacağı açıklamalar 4 Mayıs’tan sonra bu kümülatif beklentinin nereye doğru ilerleyebileceğini veya nerede duracağını gösterecektir. Enflasyona karşı müdahale hızlı bir şekilde faiz artışlarını gerçekleştirmek şeklinde ilerletileceği gibi, ileride bunun büyüme ile nasıl bir makroekonomik denge oluşturacağı konusu da sıkılaştırmanın sürdürülebilir olması noktasında önemlidir.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı