Erdoğan’ın konuşmasından satır başları;
Uluslararası kadın ve adalet zirvesinin 4'üncüsünde canlı bağlantı yoluyla sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum.
Tamamına katıldığım bu zirvelerde üzerinde odaklanılan her konunun, ülkemiz ve dünya açısından taşıdığı önemi geçen zaman bize daha iyi gösteriyor.
Bu zirvenin konusunun da "dijital çağda insan kalmak" olarak belirlenmiş olmasını çok isabetli buluyorum.
Dijitalleşme, herkesin hayatına giderek daha çok dokunan bir gerçektir. Günlük alışverişten, ev eşyalarına, siyasetten iş dünyasına, eğitimden adalete kadar her alanda dijitalleşme kendini hissettiriyor.
Gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkesimden insanın telefonuyla, tabletiyle, bilgisayarıyla, internetiyle her an karşı karşıya bulunduğu dijital dünyanın dışında kalmak giderek daha da zorlaşıyor.
Tabii her yenilik gibi dijitalleşme de beraberinde yeni sorunları getiriyor. Kendimizden başlayarak çevremizdeki, şehrimizdeki, ülkemizdeki ve dünyadaki tüm ilişkileri kökten değiştiren böylesine kritik bir olgunun bütün yönleriyle değerlendirilmesi hepimiz için ufuk açıcı olacak.
Özellikle kadınların karşı karşıya bulunduğu şiddet ve ayrımcılık gibi sorunların çözümü konusunda çok daha büyük hassasiyet gösterdik. Bu gayretlerimizde teknolojinin tüm imkanlarını da kullandık.
Güçlü bir ailenin, güçlü kadının, kadının gücünün de kendisine duyulan saygıdan,haklarını kullanabilme imkanından kaynaklandığını unutmadan yolumuza devam edeceğiz.
Dünyada yaklaşık bir asırdır küresel siyasi ve ekonomik güç dengeleri sarsılmanın sancılarını yaşıyor, corona virüs salgını bu sancıyı artırmıştır.
Gelişmiş ülkelerin salgınla mücadele ve yaşadıkları zorluklar, siyasi ve ekonomik gücün tek başına yeterli olmadığını mutlaka adil bir paylaşımın gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Tabii bu ders yeteri kadar anlaşılmış mıdır? derseniz, henüz onun emarelerini de göremiyoruz.
Bireyi bir isimden veya numaradan ibaret gören dijitalleşmenin sonu faşizme çıkar. Dijital faşizme karşı hep birlikte mücadele etmeli, hep birlikte çözüm yolları aramalıyız.
Her alanda giderek yaygınlaşan dijitalleşmenin en büyük zaafı, veri kontrolünün giderek tekelleşmesidir. Az sayıda şirketin tüm dünyanın dijital verilerini kontrol ettiği bu çarpık durum gelecekte yaşanacak çok büyük sıkıntıların habercisidir. Yaşanan bu radikal değişimin sonu, doğru bir altyapıyla desteklenmemesi ve adil bir anlayışla yönetilmemesi modern köleliğe neden olacaktır.
Küreselleşme dediğimiz olgu adı üstünde dünyanın, dolayısıyla insanlığın tamamının kucaklanmasını gerektiriyor. Dijitalleşme yoluyla yeni adaletsizliklerin, yeni haksızlıkların, yeni ötekileştirmelerin ortaya çıkmamasını temenni ediyoruz.
Türkiye'de dijitalleşme konusu da oldukça iyi bir seviyeye geldi. Ülkemizde bilgi ve teknoloji sektörünün hacmi 18 yılda 20 milyar dolardan 132 milyar dolara yükseldi. Sektörün ülkemizdeki yatırımları 100 milyar lirayı aştı.
Bilindiği gibi 2016 yılında 4.5 G ile bu anlayışa bu yapıya geçmiştik, şimdi 5 G sürecindeyiz. O zaman da ben bunu ifade ettim. Fakat, alışmakta biraz zorlandık. Endüstride hızlı bir dönüşümü beraberinde getirecek 5 G akıllı şehirlerin, akıllı ulaştırma sistemlerinin, akılı hastanelerin nice alt yapı temelinin oluşturacaktır.
Zirvemizin konusunu oluşturan "dijital çağda insan kalmak" yaklaşımını en az dijitalleşmenin kendisi kadar önemli görmezsek, yine bu romanların ve filmlerin bir kısmındaki felaket senaryolarının içine düşmemiz kaçınılmazdır.
KADEM’i böylesine önemli bir konuyu gündeme getirdiği için tebrik ediyorum. Kadınların haklarını savunmanın aynı zamanda tüm insanlığın haklarını savunmak anlamına geldiğini gösteren bu etkinliğe katkı veren herkese teşekkür ediyorum.
Hibya Haber Ajansı