Beştepe Tesisleri’nin ikinci katında, kırmızı-siyahlı ekibin geçmişte formasını giyen ve takım kaptanlığını da yapan isimlerinden İhsan Kavak ağabeyimle birlikte, Gençlerbirliği’nin duayen başkanı İlhan Cavcav ile röportaj yapıyorduk. Yanılmıyorsam, 2014 yılının Ağustos ayının başlarıydı. O dönem, medyada sürekli Taylan Antalyalı haberleri çıkıyor, Bucalı genç oyuncu, bir gün Galatasaray’a gidiyor, ertesi gün Fenerbahçe’ye transfer oluyordu. Adı, sürekli büyük takımlarla anılıyordu. Sonra, Gençlerbirliği devreye girdi. Kırmızı-siyahlılar, geleceğin yıldız adayı olarak gösterilen bu oyuncuyu transfer etti. Başkan Cavcav, bu transferi nasıl bitirdiklerini o gün şöyle anlatmıştı: “Yazılan ve çizilenlerden önce zaten bizim takip ettiğimiz bir oyuncuydu. Talipleri çoğalınca, fiyatı da arttı. Teklifimizi yaptık, bize (700-800 bin TL civarında bir bonservis bedeli çıkarıp, üstüne de o dönem bizim alt yapımızda olan iki genç oyuncuyu istediler. Ben, bizdeki oyunculardan çok ümitli olduğumdan, böyle bir pazarlığa yanaşmadım. Onlar da kendi oyuncularını isteyen başka kulüplerin olduğunu belirtip, biraz naz yapmaya başladı. O zaman, (Size oyuncu veremem. Taylan için 1 milyon 750 bin TL bonservis bedeli öder alırım) restini çektim. Bunu kabul ettiler, böylece Taylan’ın transferini sonuçlandırdık.”
O dönem ödenen bu rakam, ikinci ligdeki bir oyuncu için oldukça yüksekti. Büyük umutla alınan Taylan, Beştepe’de beklentileri karşılayamadı... Gençlerbirliği ve Hacettepe’de geçirdiği sezonlar ile kiralık gittiği Kayseri Erciyes’te, kendini gösteremedi... Gözden düştü. Beştepe kurmayları, önceki sezonun başında, oyuncunun beklenen patlamayı yapacağından ümidi kesmiş olacak ki Taylan’ı bedelsiz olarak BŞB Erzurumspor’a verdi. Oyuncunun, sonrasında başka bir takıma gitme ihtimalini düşünüp, sözleşmeye (Satıştan yüzde 40 pay alırız) maddesini eklemeleri, bir anlamda sonrasında yaşanacak pişmanlığın ya da gelecek eleştirilerin önünü kesmeye dönük gibiydi. Geçen sezon ise işler değişti. Taylan, Erzurum’da futboluyla büyüdü, yükselen performansıyla öne çıkıp, farkını ortaya koydu. Takımı ligden düşerken, kendisi ligin son şampiyonu Galatasaray’ın yolunu tuttu.
4 MİLYON İMZA PARASI KİMSEYİ İKNA ETMEDİ
İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Oyuncunun, BŞB Erzurumspor’dan alacağı olduğu iddia edilen 450 bin TL’den vazgeçip, serbest kaldığı iddia edilirken, devreye giren Galatasaray, Taylan’ı kadrosuna kattı. Sarı-kırmızılı ekip, oyuncuya ilk yıl için 2, ikinci yıl için 2 milyon 200 bin, üçüncü yıl için 2 milyon 500 bin ve dördüncü yıl için 3 milyon ödeneceğini açıklarken, oyuncuya ayrıca imza parası olarak 4 milyon TL verileceğini duyurması, kafaları karıştırdı. Doğrusu, oyuncuya ilk sezon için ödeneceği açıklanan rakamın iki katının, sadece imza parası olarak verileceğinin belirtilmesi, inandırıcı gelmedi, kamuoyu ikna olmadı. Gençlerbirliği bu aşamada bir açıklama yapıp, bu transferde izlenen yolun, kendilerinin alacağı olan yüzde 40 payın ortadan kaldırılmasına yönelik bir davranış olduğunu belirtip, gerekli hukuki sürecin başlatıldığını duyurdu. Bu gelişmeler yaşanırken, oyuncunun yetiştiği kulüp Bucaspor da devreye girdi. Gençlerbirliği’ni, itiraz ettiği yolu kendisinin de izlediği ithamıyla eleştirip, (Siz de oyuncunun satışından bize yüzde 15 pay vermemek için Erzurum BŞB’ye bedelsiz göndermiş gibi gösterdiniz) anlamına gelen ifadelerle suçladı.
Taylan’ın transferinde, o dönem için yüklü miktarda bonservis bedeli alan Buca yönetimi, son olayda Gençlerbirliği’nın hakkını alması durumunda, yüzde 15 paya sahip olacağı gerçeğini bir kenara koyarken, bazı oyuncuların transfer olması durumundaki haklarının bir kısmının Altınordu başkanına geçtiği, söz konusu transferdeki ödemelerin bir kısmının kulübe bağış yoluyla yapıldığı gibi detayları, nedense kamuoyu ile paylaşmadı. Bu transferde, tartışmanın odağındaki iki kulüp, Erzurumspor ve Galatasaray ile oyuncu Taylan ise enteresandır sessiz kalıp, herhangi bir açıklama yapmadı.
DENİZ VE AURELİO’NUN PEŞİNİ BIRAKMADI
Taylan transferindeki gelişmenin ardından akıllara doğal olarak Vedat Muriç geldi. Muriç de rahmetli İlhan Cavcav’ın, Gençlerbirliği’ne kazandırırken umut bağladığı bir isimdi. Onun da Beştepe kariyeri çok iyi olmayınca, dönemin Teknik Direktörünün Deniz Yılmaz ısrarı sonucunda ve hatırı sayılı isimlerin araya girmesi sonucunda Çaykur Rizespor’a verildi. Hemen söyleyelim... Vedat ile ilgili olarak, sonraki satışından Gençlerbirliği belli oranda pay alır şeklinde bir madde yok. Kırmızı-siyahlılar, belli bir bonservis bedeli ödeyip aldığı Kosovalı oyuncuyu, belli bir bonservis bedeli karşılığında Karadeniz ekibine verdiğinden, sonraki satışla ilgili pay maddesini koymayı düşünmemiş. Vedat, yaklaşık 3 milyon Euro bonservis bedeli ile Fenerbahçe’ye transfer oldu. Taylan için de BŞB Erzurumspor yönetimi, Galatasaray transferi öncesinde, 3 milyon Euro’luk bir bedelden söz ediyordu. Mavi-beyazlıların şimdi hiç para almadığı gibi bir durum söz konusu. İlhan Cavcav yaşarken, Deniz Barış ve Marco Aurelio transferlerinde, Gençlerbirliği’nin haklarını koruma ve kollama adına yaptığı çalışmaları hatırlıyorum.
Hem Fenerbahçe hem de TFF kurullarına karşı verdiği mücadeleyi, sonuç lehine olmasa bile bir adım geri atmadığını biliyorum. Şimdi bakıyorum, Gençlerbirliği cephesi, itirazını yaparken, öyle gürültü koparacak, bu işe tutkuyla sarılacak gibi durmuyor. İlhan Cavcav yaşasaydı, Taylan ve Vedat’ın kulüpten böylesine kolay gitmelerine izin vermez, hem de yaşanan süreçte hakkını alma adına daha kararlı ve güçlü bir tavır sergilerdi. En azından bunu sürekli gündemde tutardı. Onun; inat, ısrar, mücadele ve dik duruş ile belli bir noktaya getirip, sonrakilere miras olarak bıraktığı Gençlerbirliği’nde bugün olaylar daha kabullenir bir şekilde izleniyor ve ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum.