Süper Ligin 24. haftasını, bir maçı eksik şekilde 29 puanla 12. sırada geçen Gençlerbirliği, 94. yaşını bugün kutlayacak. Kutlama çerçevesinde, kulübün tüm kurullarındaki yöneticiler, saat 14.00’te Anıtkabir’e çıkarak, Ulu Önder Atatürk’e şükranlarını sunacak. Ardından, saat 15.00’te, hayatını kaybedişinin 52. gününde, duayen başkan İlhan Cavcav’ın mezarı ziyaret edilecek. Saat 17.30’da teknik ekip ve futbolcuların katılımı ile yaş günü pastası kesilecek, saat 18.00’de de yöneticiler ile basın mensupları bir araya gelecek.
Kulüp Basın Sözcüsü Hakan Kaynar, “94. yaşımıza, İstanbul’dan getireceğimiz puanlarla girmek isterdik. Galatasaray maçından puan almayı planladık ancak başaramadık. Bunu gerçekleştirsek, camiamız için güzel bir hediye olurdu. Hediyemiz biraz gecikecek gibi. Ç.Rizespor maçında taraftarımız önünde alacağımız puanları bekleyeceğiz” ifadelerini kullandı. Kırmızı-siyahlı kulübün 1923’te kurulduğunu anımsatan Kaynar, şunları söyledi:
“Ankara’da, o dönemler şehrin en önemli eğitim kurumunun, Taşmektep namlı Ankara Lisesi’nin öğrencileri tarafından kurulduk. Hocalarının okul takımına almadığı öğrenciler, 14-15 yaşında çocuklar. Sonra okul takımını yenip, asıl takım haline geliyor. Kuruluş hikayemizde kendine güvenmenin örneği var. Bunu hiç unutmamalı ve kendimize güvenmeliyiz.”
“İstanbul basını olmasaydı bugün İstanbul kulüpleri bu kadar sevilmezdi” ifadesini kullanan Kaynar, “Bu sevgiyi ülke futbolunu geliştirmek adına kullandıkları tartışılır. Hepsi kendine çalışıyor” dedi.
SEYİRCİ AZLIĞI ARTIK HERKESİN PROBLEMİ
Şampiyonluğa oynayan takımların tribünlerinin dolu olabileceğini ancak ülkenin her yerinde taraftarı tribünlere çekmek gerektiğini anlatan Kaynar, şöyle konuştu:
“Bunu nasıl yapacağız? Eğer siz transfer ettiğiniz futbolcuyu ‘çocukluğumdan beri Galatasaraylıydım’ dedirterek taraftarınıza tanıtırsanız, eğer siz bazı çocukların da başka başka takımların taraftarı olabileceğini kabul etmezseniz bu sorun çözülmez. İstanbul basını da İstanbul kulüpleri de futbol kültürünü domine etmekten vazgeçmeli. Yayıncı kuruluşlar programlarını, gazeteler sayfalarını yeni bir anlayışla düzenlemeli. Birkaç yıl boyunca ezberlerden, izlenme oranından, tirajdan vazgeçelim, bakın her şey nasıl değişiyor.
Galatasaray ile Gençlerbirliği’nin bütçeleri ortada. Ancak sahada öyle aman aman bir fark yoktu. Stadınız iyi olabilir, paranız olabilir, yıldızlarınız olabilir, televizyon başında milyonlarca taraftarınız olabilir ama futbol güçlü olanın her zaman kazandığı bir spor değil. Skor ve oyunu düşününce, sonucun rakibimiz açısından büyük bir zafer olduğunu sanmıyorum. Ülkenin en iyi stadyumlarından birinde, 15 milyonluk bir şehirde oynanan önemli maçta koltuklarının boş olmasının, sportif başarı ya da başarısızlıkla alakası yoktur. Bir zamanlar sadece Gençlerbirliği’nin sorunu denilen seyirci problemi artık herkesin problemi. Sportif başarı değil futbol maçı deneyimi çağımıza uyuyor mu onu düşünelim. Maçtan sonra Ankara’ya dönerken stat çevresinde taksi bulmak için çoluk çocuk yürüyen insanlar gördük. Gecenin karanlığında, yağmurda insanları doksan dakika futbol için böylesi bir fedakarlığa mahkum etmek büyük bencillik. Futbol kulüpleri taraftarının sevgisini hak etmek için çalışmalı. O sevgiden sonsuza kadar nasıl faydalanırım diye düşünmek yerine biz bu renkleri karşılıksız seven insanlar için ne yapabiliriz demeli.”