CİNSEL Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in onay verdiği “Ailem” projesine tam destek verirken, “Ana-babalık en ucuz meslek olmamalı. Evlenecek olan çiftlere verilecek olan eğitimde mutlaka cinsellik konusu da yer almalı” dedi.
Keçe, CİSED’in 2000 yılından bu yana, çiftlere evlilik öncesinde eğitim verilmesini ve bunun zorunlu olmasını sürekli teklif ettiklerini vurguladı. Bu eğitimle birlikte toplumun çekirdeği olan ailenin temel taşlarının daha da sağlamlaştırılacağını belirten Keçe, böylece aile içi şiddet başta olmak üzere birçok sorunun, verilecek bu eğitimle önüne geçileceğini söyledi.
Türk toplumunda son dönemlerde yaşanan bozulmaların genel toplum normlarını da büyük oranda tehdit ettiğinin altını çizen Keçe, şunları kaydetti:
“Aile bozuk olduğu zaman çocuk kendini güvende hissetmiyor. Problemleri büyütmeyi öğreniyor ama çözmeyi değil. İş hayatında da problemler yaşıyor. Toplum ve devlet için suçlu veya suça eğilimli bir insan olabiliyor. Kendisi gibi birini bulup evlenerek bu problemli aile yapısını bir sonraki nesle aktarıyor. Bütün travmaların ardında bozuk aile yapısı vardır. Devlet bunun tespitini yıllar önce yapmış ve terörizmin arkasında bozuk aile yapısının olduğunu açıklamıştır. Dünyadaki her meslek için bir eğitim, bir diploma gerekiyor. Mesela ben doktorluk yapabilmek için 6 yıl okudum. Sonunda da bir sınava girip diplomamı aldım. Doktorluk, ana-babalıktan daha mı pahalı bir meslek? Çiftlerin öncelikle cinselliği öğrenmeleri, anlamlarını keşfetmeleri ve onun sorumluluğunu taşıyabilecek doğru bilgileri öğrenmeleri lazım.”
Cinsel eğitim şart
Psikoterapi Eğitimleri Koordinatörü Doç. Dr. Cebrail Kısa ise, evliliğin eşiğindeki çiftler için eğitimin, özellikle de cinsel eğitimin şart olduğunun altını çizdi. Kısa şu tespitleri yaptı: “Anne-babalar, evlilik öncesi cinsel danışmanlık ve rehberlik eğitimlerini almalıdırlar. Bunun için gecikilen her gün Türkiye’nin temelinden çalınan tuğla gibidir. ABD’de aile filmlerine özel bir bütçe ayrılır. Ailenin kutsiyeti, mutlu ailenin sağlanması ve aile birliğinin fotoğrafını yansıtan filmlere sahip çıkılır ve kendi toplumlarına karşı böyle bir propagandaları var. Orada aile önemsenmeye başlanmış ama bizim gibi muhafazakâr ve geleneklerine bağlı bir ülkede aileye sahip çıkılmıyor ve adeta korunmak istenmiyor. Bu büyük bir çelişkidir ve bir an önce giderilmelidir.”