Bu trajik olay, hayvan hakları, toplumsal sorumluluk ve yerel yönetimlerin bu konudaki görevlerini yeniden gündeme taşımıştır.
NEWTON’UN ‘PHILOSOPHIE NATURALIS PRINCIPIA MATHEMATICA’ ESERİ VE HAREKET YASALARI
Türk Parlamenter Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı İbrahim Aydemir, bu üzücü olayın topluma olumsuz bir enerji enjekte ettiğini belirterek, Sir Isaac Newton’un 1687 yılında yayımladığı Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) eserine atıfta bulundu. Bu eser, Newton’un hareket yasalarını ve evrensel çekim yasasını detaylı bir şekilde ele alarak, klasik mekaniğin temelini oluşturmuştur. Newton’un üçüncü hareket yasası olan “Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır” ilkesi, evrendeki tüm etkileşimlerin bir dengesinin olduğunu ifade eder. Aydemir, bu prensibi toplumsal bağlamda değerlendirerek, “İnsanların ve hayvanların maruz kaldığı her türlü şiddet ve ihmal, toplumsal dengemizi olumsuz etkiler” ifadelerini kullandı. Bu perspektiften bakıldığında, bireylerin eylemlerinin sadece kendilerini değil, tüm toplumu etkilediği görülmektedir.
KÜLTÜREL DEĞERLER, EVRENSEL YASALAR VE TOPLUMSAL SORUMLULUK
Aydemir, Türk kültüründe “Eden bulur” ve “Ne ekersen onu biçersin” gibi atasözlerinin, yapılan her eylemin bir karşılığı olduğunu vurguladığını hatırlatarak, “Sadece insanlara değil, tüm canlılara ve hatta cansız varlıklara karşı şefkat ve merhametle yaklaşmalıyız. Aksi takdirde, olumsuzluklar sadece bireysel hayatlarımızı değil, toplumsal huzurumuzu ve ekonomimizi de etkiler” dedi. Newton’un Principia Mathematica eserinde ortaya koyduğu evrensel yasalar, doğadaki her hareketin bir nedeni ve sonucu olduğunu gösterirken, kültürel değerlerimiz de bu evrensel prensiplerle örtüşmektedir. Bu yaklaşım, toplumun her kesiminde empati ve sorumluluk bilincinin artırılması gerektiğini göstermektedir.
YEREL YÖNETİMLERİN HAYVAN HAKLARI KONUSUNDAKİ GÖREV VE SORUMLULUKLARI
Ülker Güleryüz’ün yaşadığı trajedi, hayvan haklarına ve onların yaşam koşullarına daha fazla önem verilmesi gerektiğini bir kez daha gösterirken, yerel yönetimlerin bu konudaki rolünü de ön plana çıkarmıştır. Aydemir, “İnsanların yaşam hakkı ne kadar değerliyse, hayvanların da korunmaya ve şefkate ihtiyacı vardır. Yerel yönetimlerin, hayvanların refahı için özel tedbirler geliştirmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Belediyelerin, sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanların toplanması, bakımı, kısırlaştırılması ve aşılanması gibi görevleri bulunmaktadır. Ayrıca, hayvan bakımevleri kurarak, bu hayvanların rehabilitasyonunu sağlamaları ve sahiplendirilmelerini teşvik etmeleri önemlidir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgede de belirtildiği üzere, yerel yönetimlerin bu konuda aktif rol alması ve gerekli bütçeyi ayırması zorunludur. Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan “Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği”nde, hayvan sahiplerinin yükümlülükleri ve yerel yönetimlerin sorumlulukları detaylı bir şekilde belirtilmiştir. Bu yönetmelik, hayvanların sağlıklı koşullarda yaşamlarını sürdürmelerini ve sahiplendirilmelerini öngörmektedir.
Yerel yönetimlerin, hayvan hakları konusunda gönüllü kuruluşlarla iş birliği yaparak, toplumda farkındalık oluşturması ve eğitim programları düzenlemesi de büyük önem taşımaktadır. Bu sayede, hayvanlara yönelik şiddet ve ihmalin önüne geçilerek, daha duyarlı bir toplum inşa edilebilir.
TOPLUMSAL DUYARLILIK VE EMPATİNİN ÖNEMİ
Aydemir, “Toplum olarak, tüm canlılara karşı sorumluluklarımızın bilincinde olmalı ve şefkatle yaklaşmalıyız. Unutmayalım ki, her eylemimizin bir yansıması vardır ve bu yansımalar, toplumsal enerjimizi ve geleceğimizi şekillendirir” diyerek sözlerini tamamladı. Newton’un Principia Mathematica eserinde ortaya koyduğu evrensel yasalar, doğadaki her hareketin bir nedeni ve sonucu olduğunu gösterirken, bu prensipler toplumsal yaşamımızda da geçerlidir. Bu bağlamda, yerel yönetimlerin hayvan haklarına yönelik daha duyarlı ve sorumlu davranmaları, toplumsal huzurun ve refahın artırılması için elzemdir.