ZABITA haftasında
Ankara Hürriyet’e konuşan Anadolu Belediyeleri Zabıta Vakfı başkanı Ergün Kılıç başta
Ankara’da olmak üzere tüm
Türkiye genelindeki zabıtaların görev başında yaşadığı zorlukları ve zabıta birimlerindeki eksiklikleri dile getirdi:
Zabıta ne yaparsa yapsın halkın algısında kötü bir rol üstleniyor. Zabıta
gerçek anlamda anlatıldığında ise halkın lehine olduğu açıkça gözlenmektedir. Başımıza istemediğimiz bir olay gelince hemen zabıtayı arıyoruz ve o zaman zabıtanın önemini anlıyoruz. Ama dilencilerin toplanmasında ya da seyyar satıcıların tezgáhlarının kaldırılmasında zabıta görev alınca hepimiz vicdanlı kesiliyoruz. Tek vicdansız zabıta oluyor. Zabıta ekipleri ne işsizliğin sorumlusu ne de o dilencinin, o seyyar satıcının sokaklara çıkmasından sorumlu.
Bağımsız değil
Asıl sorun zabıtaların görevleri ile ilgili. Belediye zabıtası özellikle gerek personel yapısı açısından ve kent ekonomisinin düzenleyicisi olması açısından bakıldığı zaman sorunlar daha karmaşık bir hal alıyor. Kentin düzenini oluşturan imardan çevre sağlığına sağlıktan kentin esenliğine ekonomik yapıdan kolluk gücüne varan 60’ın üzerinde kanunda işlem yapma hakkına sahip. 1930’lu yıllardan bu güne kadar zabıtanın görevleri çağdaş gelişmeye göre uygun hallere getirilememiş. 50 yıllardan itibaren zabıtaya baktığımızda ne bir işi yapma teçhizatı, ne günün koşullarına göre eğitim düzeyi, ne de denetlenebilirlik ve bağımsız hareket edebilme açısından izlediğimizde zabıta bir çember içerisinde kalıyor. Zabıtanın genel olarak en başta gelen sıkıntıları bunlar diye düşünüyorum. Eğer zabıta güçlü yapısını kurabilmiş, bağımsız hareket edebiliyor olsaydı bu gün kentte görsel kirlilik olmazdı. Kentin ana caddeleri ve kaldırımları işgal edilmiş olmazdı. Sokaklar büfelerde dolmamış olacaktı. Yasa koymak
önemli değil yasalara uymak ve uymayanlarla ilgili gereğini yapabilmek önemli."
Eğitim gerekli
Sağlık açısından baktığımız zamansa başka bir karmaşa ortaya çıkıyor. Zabıtaya eğitim gerekiyor. Teknik eğitim liseleri, kolejleri eğitim sistemi çerçevesinde mutlaka olması gereken kurumlardır. Zabıta teşkilatının bu yönde bir eğitime ihtiyacı vardır. Bunun dışında zabıtaların Kanunlarla tanımlanan bağımsızlıkları olmalıdır. Zabıtalar sürekli zorluklarla uğraşıyor. Yasaların ve toplumların çözemediği sorunlar yuvarlanıp ve zabıtanın önüne geliyor. Zabıta da önüne gelen sorunları çözmek durumunda kalıyor. Mesela bu gün işporta diye bir sorun var. Şimdi bakıyorsun işporta neyin sonucu? Ülkemizdeki üç milyonla tanımlanan işsizliğin sonucu. Kalitesiz bir yaşamın bizlere sunulması ile ilgili bir sorun. Bir diğer konu da sağlık ve denetim. Sağlık denetimleri açısından çağımıza uygun bir zabıta ekibi oluşturulamadı.
Sağlık denetimleriyle ilgili ciddi anlamda sıkıntılarımız var. Zabıta ekibi sağlık denetimi konusunda eğitim almalı. Ya da bunun yerine sağlık zabıtası oluşturulmalı. Yerelin ihtiyacına göre zabıtayı biçimlendirmek gerekiyor. Eğer bu yapılırsa yasalar düzgünce kullanılabilir.
Teknik zabıta
İmar konusunda da sağlıkta olduğu gibi birçok sıkıntı vardır. İmarla ilgili zabıtanın yetkileri olarak bakıldığında teknik bilgisi olmadığı için zabıta sadece durumu yetkililere bildirmekle kalıyor. Belediye zabıtası istediği yerde istediği şekilde davranma yetkisine sahip değil. Bu tür konularda bir sıkıntı olunca zabıta durumu sadece bildiriyor. Ama teknik zabıta olmuş olsaydı yetkilileri bu konuda keyfi davranışlardan uzak tutacak bir durum söz konusu olmuş olacaktır.
Zabıta günah keçisi oldu
Zabıta haftasında
Ankara Hürriyet’e konuşan Anadolu Belediyeleri Zabıta Vakfı başkanı Ergün Kılıç, "Bir başka sorun da zabıta ne yaparsa yapsın halkın algısında kötü bir rol üstleniyor. Dilencilerin toplanmasında ya da seyyar satıcıların tezgahlarının kaldırılmasında zabıta görev alınca hepimiz vicdanlı kesiliyoruz. Tek vicdansız zabıta oluyor. Zabıta ekipleri ne işsizliğin sorumlusu ne de o dilencinin, o seyyar satıcının sokaklara çıkmasından sorumlu" dedi.