ANKARA / Sütçü özetle şunları söyledi: “2011 yılından itibaren çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler içerisinde yer alan kimi düzenlemeler ile meslek örgütleri görev, yetki ve sorumluluk alanlarında sınırlamalara gidilmiştir. Son olarak Torba Yasa olarak bilinen Yapı Denetimi Kanunu Tasarısı ile ülkemizin önde gelen demokratik meslek örgütlerinden biri olan Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) yapısı ve şekli değiştirilmek istenmekte. Meslek örgütleri anayasadan güç alan ve kamu yararına faaliyet gösteren anayasal kurumlar olmaktan çıkarılarak adeta birer dernek statüsüne indirgeniyor. Meslek birliklerine yönelik gerçekleştirilen düzenlemelerle mevcut oda ve üst birlik yapılarını parçalayarak; üyeleri ile ilişkilerinin belirsizleşmesine, zaman içerisinde kopmasına neden olacak ve onların kamusal hizmet ve kamusal meslek denetim esaslı örgütlülüklerinin şekli yapılara dönüşmesi amaçlanıyor. Ancak biliyoruz ki meslek odaları örgütlü yapıları ve demokratik sistem içindeki işlevleriyle demokrasinin güvencesidir.”
MESLEK ODALARI ANAYASAL BİR KURULUŞTUR
Meslek odaları Anayasa’nın 135. Maddesinde yer alan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları başlığı altında anayasal bir dayanağa sahiptir. Anayasa bu meslek odalarına “bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak” görevi vermektedir. Bu düzenleme ile meslek odaları bir sivil toplum örgütü değil, kamu kuruluşu tüzel kişiliğinde bir demokratik kitle örgütüdür.
ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ ANLAYIŞI
Kitlelerin örgütleriyle ülke yönetimine katılması çağdaş demokrasi anlayışının yansımasıdır. Aynı zamanda örgütlerin ait oldukları toplumsal yapının demokratikleşmesi yolunda çalışmalarda bulunması da kaçınılmaz bir görevdir.
MESLEK ODALARINI GÜÇSÜZ BIRAKMA ÇABALARI
Meslek odalarını güçsüz bırakma çalışmaları devam etmektedir. Meslek odalarının mali kaynakları kısıtlanmakta, seçim sistemleri ile oynanmakta.
Torba yasa da düzenlenmeye çalışılan çabalarda, birden fazla meslek odasının kurulmasının önünün açılması, zorunlu üyeliğin tamamen kaldırılması ve meslek odalarının anayasal güvence altına alınmaması gibi değişiklikler planlandığı anlaşılmakta. Bu değişikliklerle meslek odalarını bir dernek yapısına geriletmek amacı da ortada.
Daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasa özlemi çekilen ülkede, meslek odalarının ve tüm aykırı seslerin meclis çoğunluğuna dayandırılarak yok edilmeye çalışılması toplumun hak ettiği ortamın oluşması için daha uzun süre beklenilmesi gerektiğini göstermektedir.
ÇOĞULCU DEMOKRASİDE MESLEK ÖRGÜTLERİ
Medyada kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yeni düzenlemeler yapılacağına dair haberler çıkarken diğer yandan bir takım yasal düzenlemelerle meslek örgütlerinin yapısal dönüşümü gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Aslında meslek örgütlerine yönelik tartışmalar 2009 yılında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan Araştırma ve İnceleme Raporu’ndan sonra alevlendiğini biliyoruz..
Kimi düşünce kuruluşları ve çevreler de bu süreçte meslek kuruluşlarının demokrasiyle bağdaşmadığı, vesayet bekçisi olduğu, siyasi olduğu, üyelerinden zorla aidat aldığı dolayısıyla tasfiye edilmesi gerektiği yönünde bir dizi dezonformasyon içeren bilgi üretmişlerdir.
Bunun örneğini, 2010 yılında TÜRMOB’da nispi temsil sistemine geçilerek seçimlerde adalet sağlamak adına bir idari çatışma yaratılması olarak gördük. Arkasından 2011 yılından itibaren çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler içerisinde yer alan kimi düzenlemeler ile meslek örgütleri görev, yetki ve sorumluluk alanlarında sınırlamalara gidilmiştir. Son olarak kısaca Torba Yasa olarak bilinen Yapı Denetimi Kanunu Tasarısı ile ülkemizin önde gelen demokratik meslek örgütlerinden biri olan Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)’un yapısı ve şekli değiştirilmek istenmekte.
Bu düzenlemelerle meslek örgütleri anayasadan güç alan ve kamu yararına faaliyet gösteren anayasal kurumlar olmaktan çıkarılarak adeta birer dernek statüsüne indirgeniyor.
Demokrasi, yaşamın her alanında ve her zaman var olan; yönetilenlerin yönetenleri sürekli olarak denetlediği bir yönetim biçimidir. Yönetilenlerin, yönetenleri denetlemesinin temel koşulu bu denetlemeyi olanaklı kılacak örgütsel mekanizmaların mevcudiyetine bağlıdır.
Demokratik örgütlenmeler, yönetenlerin toplum adına denetiminde önemli bir rol oynar. Söz konusu demokratik örgütlenmeler sadece siyasal partilerden ibaret değildir ve içerisinde meslek birlikleride önemli bir yer tutmaktadır.
DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZLARI
Bugün sivil toplum olarak adlandırılan kesimlerin vücuda getirdiği yapılar demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Yaşayan bir demokrasi için toplum yararına çalışan, özerk ve kamusal kimliğe sahip meslek örgütlerinin varlığını zorunlu kılar.
Bugün bir rejime demokratik niteliğini veren değerler demokratik kurumlara, meslek birliklerine, sendikalara olan yaklaşımıdır.
Meslek örgütleri salt üyelerinin hak ve menfaati açısından değil, demokrasinin eksiksiz ve arızasız işleyebilmesi açısından da son derece önemli işlevlere sahip bir örgütlenme formudur.
Yasalarında kendilerine tanınmış kamusal yetki ve sorumluluklarını kısıtlayan, seçim sistemlerini değiştirerek örgütsel zaafiyete uğratan, finansal kaynaklarına müdahalede bulunarak etkisizleştiren girişimler demokrasinin tanımı içine uzak düşmektedir.
Bir yandan katılımcılık, çok seslilik ve sivillik söylemleri öne çıkarken bir yandan da meslek birliklerine yönelik gerçekleştirilen düzenlemeler birbiriyle çelişmekte.
YAŞAMA GEÇİRİLMEK İSTENEN MODEL
Yaşama geçirilmek istenen modelde mevcut Oda ve üst birlik yapılarını parçalayarak; üyeleri ile ilişkilerinin belirsizleşmesine, zaman içerisinde kopmasına neden olacak ve onların kamusal hizmet ve kamusal meslek denetim esaslı örgütlülüklerinin şekli yapılara dönüşmesi amaçlanıyor.
Bu da Meslek örgütlerini bölerek, parçalayarak, küçültülerek etkisizleştirilmesi işlevsizleştirilmesi anlamına geliyor.
Meslek odaları, odağına insanı alan, halkını alan, meslek deontolojisini ve mesleğin bilimsel temelde icra edilmesini savunan meslek birlikleridir. Meslek örgütlerinin başta üye olma zorunluluğu olmak üzere yetkilerinin ve denetim alanlarının daraltılması, geri dönülemeyecek, büyük toplumsal tahribatlara yol açacaktır.
GÜÇLÜ VE KALICI BİR DEMOKRASİ
Ülkemize kalıcı ve güçlü bir demokrasinin inşası arzu ediliyorsa meslek örgütleri birer engel olarak görülmemeli, itibarlarını zedeleyecek söylemlerden ve sembolik hale getirecek uygulamalardan kaçınılmalı aklın, bilimin rehberliğinde ortak bir paydada buluşulabilmelidir.
Unutulmamalıdır ki örgütsüz bir toplum gerçekten özgür ve geleceğe güvenle yürüyen bir toplum değildir.
KAMU KURUM NİTELİĞİNDEKİ MESLEK KURULUŞLARI
Bütün demokratik ülkelerde, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının faaliyetleri, demokratik ilkelere uygun olarak organları eli ile yürütülür. Organları üyeleri tarafından seçilir. Konusu suç oluşturan faaliyetleri olursa yargı organları tarafından denetlenir. Meslek kuruluşlarının bağımsız, üzerlerinde evrensel mesleki ilkelere göre çalışmalarını engelleyen baskılar olmadan faaliyet gösterebilmeleri “iyi işleyen” demokrasilerin olmazsa olmazıdır.
Evrensel ilkelere göre hareket eden meslek kuruluşunun seçilmiş yetkili organlarının, siyasi otoritenin baskısıyla yetkilerinin kısıtlanması, hükümet planına göre geleceğinin şekillenmesi, değerlendirilmesi, görevden alınmaya çalışılması demokratik işleyiş açısından son derece tehlikelidir.
TORBA YASALAR
Torba yasalarla, Meslek kuruluşlarının demokratik seçim yöntemini değiştirmek, gelir kaynaklarını kaldırmak, mesleki bağımsızlığı yok etmek, yetkilerini kırpmak, meslek mensuplarını toplum yararını gözetemez hale getirmek gibi müdahaleler demokrasi dışıdır, kabul edilemez.
Meslek odaları demokrasinin güvencesidir
Demokrasi bir kurallar rejimi. Bu kurallara herkesin uyma zorunluluğu var
Meslek odaları, yıllarca süren mücadeleler sonucunda bugünkü konumlarını kazandılar. Ama bugün kü iktidarının anti-demokratik uygulamalarıyla kazanımlar geriye götürmek istenmekte.
Meslek odalarının örgütlü yapılarıyla demokratik sistem içindeki işlevleriyle demokrasinin güvencesidir. Maalesef, son on yılda meslek odaları yeni kazanımlar için mücadele etmekten vazgeçip ellerindeki hakları koruma noktasındadır.
MESLEK ODALARI BİR ENGEL OLARAK GÖRÜLÜYOR
Bakıyoruz ki demokratikleşme, laikleşme önünde bir engel olarak meslek odaları görülüyor. Sivil toplum kuruluşuyuz, üyelerimizin haklarını koruyoruz, demokratik tepkilerimizi koyuyoruz demek meslek örgütlerinin örgütlü yapısını ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemeleri getirmenin nedeni olabiliyor.
Sürekli demokrasiden bahsediliyor, ama ama seçilmişlerin bağımsızlıkları kısıtlanıyor. Sorunların çözümü daha fazla demokraside, daha fazla özgürlükte, daha fazla insan haklarındadır.
MESLEĞİMİZE VE ONURUMUZA SAHİP ÇIKACAĞIZ
Şunu herkes bilmelidir ki;
Kulağa hoş gelen “ileri demokrasi” söylemleri içinde meslek alanında söz sahibi her profesyonel, Bilimin rehberliğinde, kamu ve toplum yararı doğrultusunda çalışarak kendi mesleki hakkı ve onuruna sahip çıkacaktır. Biliyoruz ki meslek odaları örgütlü yapılarıyla demokratik sistem içindeki işlevleriyle demokrasinin güvencesidir.”ANKARA /