Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
Erdoğan, KKTC'nin 41. Kuruluş Yıl Dönümünü Tebrik Etti
Erdoğan, KKTC'nin 41. Kuruluş Yıl Dönümünü Tebrik Etti
Boşanma, Noterlik ve Hükümlü Eğitimi Alanlarında Yeni Düzenlemeler Yürürlüğe Girdi
Boşanma, Noterlik ve Hükümlü Eğitimi Alanlarında Yeni Düzenlemeler Yürürlüğe Girdi
Dışişleri Bakanlığı'ndan KKTC'nin 41. Kuruluş Yıl Dönümüne Kutlama Mesajı
Dışişleri Bakanlığı'ndan KKTC'nin 41. Kuruluş Yıl Dönümüne Kutlama Mesajı
242 Düzensiz Göçmen Yakalandı
242 Düzensiz Göçmen Yakalandı
Türkiye-Filistin Kolluk Eğitimi Anlaşması Resmi Gazete'de
Türkiye-Filistin Kolluk Eğitimi Anlaşması Resmi Gazete'de
HABERLER>GÜNDEM
16 Aralık 2011 Cuma - 10:14

Sinemaseverler için zor hafta

Bu hafta sinemaseverler için seçim yapmak zor olacak.

Sinemaseverler için zor hafta

Bir yanda Dardenne kardeşlerin Cannes’dan Jüri Özel Ödülü’nü almış yeni başyapıtları Bisikletli Çocuk, bir yanda Polanski’nin sarsıcı hikayesi ve sıkı bir oyuncu kadrosuyla merak uyandıran son filmi Vahşet Tanrısı, bir yanda da 90’lar sol hareketine yakından bakan Aşk ve Devrim bu haftanın mutlaka izlenmesi gereken filmleri. Guy Ritchie’nin tadı damağımızda kalan yeni Sherlock Holmes’unu da unutmayalım tabi...

Dardenne’ler umut veriyor

Bisikletli Çocuk 
The Kid With A Bike
Yönetmen: Jean-Pierre 
& Luc Dardenne
2011/Belçika-Fransa-İtalya/87’

Coen’lerle birlikte sinemanın en yaratıcı kardeşleri olan Dardenne’lerin Cannes’da Jüri Büyük Ödülü’nü Nuri Bilge Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmiyle paylaşan filmleri Bisikletli Çocuk, yalnızca haftanın değil bitmeye ramak kalmış yılın da en iyilerinden biri.
Film, Dardenne’lerin pek sevdiği bir hikayeyi, tek başına büyümeye çalışan ve hayatla dip dibe duran bir çocuğun başından geçenleri anlatıyor. Babası tarafından yetimhaneye bırakılan 11 yaşındaki Cyril, eski günlerdeki gibi babasıyla, evde yaşamanın hayallerini kurmaktadır. Ancak bu hayal babasının geride hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmasıyla bozulur. Cyril’ın iki amacı vardır artık: Babasını bulmak ve kırmızı bisikletine kavuşmak.
Özellikle Cyril’i oynayan Thomas Doret’nin oyunculuğuna hayran olacağınız film, hüzünlü olduğu kadar Dardenne kardeşlerin sinemasında zor rastlayacağınız bir iyimserlik ve umut taşıyor. Özellikle 90’ların en iyi filmlerinden biri olan Rosetta’yı (1999) ve Oğul’u (Le fils, 2002) izledikten sonra yaşadığımız duygusal çöküntüleri hatırlayınca Bisikletli Çocuk’u “kendini iyi hisset filmi” sanmak oldukça mümkün! Hiçbir zaman fire vermedikleri 
sinema kariyerlerinin hala dimdik ayakta durduğunu görmenin rahatlatan duygusunu da ekleyince bir Dardenne’ler filminden gülümseyen yüzle ayrılmanın şaşkınlığını atmak kolay olmuyor. Sevdiğimiz pek çok yönetmenin yaşlandıkça saçmaladığını düşününce Belçikalı kardeşlerin bu iyimserliği bize de bulaşıyor ve umut veriyor.

Nezaket de bir yere kadar

Acımasız Tanrı
Carnage
Yönetmen: Roman Polanski
2011/Fransa-Almanya-
Polonya/79’

OYUN parkında birbiriyle kavga eden on bir yaşlarında iki çocuktan biri evine patlamış dudaklar ve kırık dişlerle geri döner. Her modern yetişkinin yapacağı gibi “zorba”nın ebeveynleri “mağdur”un ebeveynlerini olayı çözümlemek için evlerine davet eder. İçten başlayan sohbet gitgide bıçak sırtı bir hal alacak, dört ebeveynin kendilerine ve hayata dair inkarlarına ve garip önyargılarına sahne olacaktır. Bu insani vahşetten hiçbiri kaçamayacaktır. 
Polanski’nin Sudaki Bıçak (Nóz w wodzie, 1962) ve Ölüm ve Kız (Death and the Maiden, 1994) filmlerinden tek mekanlı filmlerde ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Yasmina Reza’nın geçen yıl Türkiye’de Devlet Tiyatroları tarafından da sahnelenen metninin ne kadar sağlam olduğunu da... Jodie Foster, Kate Winslet, Christoph Waltz ve John C. Reilly gibi bir kadronun bu uyarlama için bir araya geldiğinde neler olabileceğini ise hiç değilse tahmin ediyoruz. Sonuç ortada: 79 dakika gibi kısa bir sürede ve tek mekanda, yavaş yavaş kendini ve bir süre sonra da birbirlerini yemeye başlayan dört insanın vahşete doğru yol alışlarını anlatan Acımasız Tanrı, filmografisinin en iyilerinden olmasa bile Polanski’nin elindeki kısıtlı malzemeden ne kadar iyi bir film çıkarabileceğinin kanıtı.

Eğlence devam ediyor

Sherlock Holmes: 
Gölge Oyunları
Sherlock Holmes: 
A Game of Shadows
Yönetmen: Guy Ritchie
2011/ABD/129’

“SHERLOCK Holmes’un dünyasına geri dönmeye çok hevesliydim, çünkü ilk filmdeki deneyimim gerek kişisel, gerek yaratıcı anlamda çok olumluydu.”
İlk Sherlock Holmes’u izledikten sonra devamı ne zaman gelecek diye hevesle bekleyen bizler için, yönetmen Guy Ritchie’nin bu sözlerine katılmamak mümkün değil. Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana (Lock, Stock and Two Smoking Barrels, 1998), Kapışma (Snatch, 2000) gibi filmlerinden komedi ve aksiyonu birbirine yedirmekte ne kadar başarılı olduğunu bildiğimiz Ritchie iki yıl önce, Hollywood’un patronları için gayet tozlanmış bir hikaye ve kahramandan yola çıkıp, izleyen herkese sınırsız eğlence sunan ve yapımcılarına da para kazandıran bir film ortaya koymuştu. Bu dünyaya dönmek konusundaki hevesinde yalnız değildi anlayacağınız.
Bu kez olaylar, zeki dedektifimiz Holmes’un dünyanın dört bir yanında manşetlerde çıkan 
haberler arasında bağ kurmasıyla başlıyor. Hintli dev pamuk tüccarı bir skandalla çöküşe geçişi, Çinli bir afyon tacirinin aşırı dozdan ölmesi, Strasbourg ve Viyana’da bombalama olayları, Amerikan çelik fabrikatörünün ölümü gibi son derece tesadüfi sayılabilecek olayların arasındaki örümcek ağını gören Holmes, bunları planlayan kişinin peşine düşüyor. Ancak Holmes’u bu kez daha zorlu bir macera bekliyor. Çünkü karşısında onun kadar zeki bir kötü adam duruyor: Profesör James Moriarty.

90’lara hüzünlü bakış

Aşk ve Devrim
Yönetmen: F. Serkan Acar
2011/Türkiye/104’

ÖZCAN Alper’in yönettiği Sonbahar’ın yapımcısı olarak tanıdığımız F. Serkan Acar ilk kez kamera arkasına geçiyor ve 90’lardaki sol hareketin içindeki bir grup gencin yaşadıkları olayları anlatıyor.
Dönemin büyük karmaşasında siyasal idealleri ve duygusal beklentileri arasında sıkışıp kalan Kemal ile onun aşık olduğu, üniversitedeki öğrenci hareketinin tutkulu ve heyecanlı üyesi Leyla’yı merkezine alan film, 90’lardaki sol harekete hüzünlü olduğu kadar eleştirel bir bakış getiriyor. Bugünün Türkiye’sinin yaratılmasında büyük katkısı olan 90’ların sinemamızda hala doğru dürüst anlatılamadığını düşünürsek Aşk ve Devrim’in önemli bir boşluğu doldurduğunu söyleyebiliriz. Döneme dair gözlemleri, zekice tasvirleri, abartıya kaçmayan oyuncuları (Bu yıl Adana’da, sırf ‘genç’ oldukları için “umut veren oyuncu” ödülleriyle geçiştirilen Gün Koper ve Deniz Denker ile Pala rolünde Ayberk Pekcan özellikle çok başarılı) ve Acar’ın umut vadeden yönetmenliğini de ekleyince, son dönem sıkça karşımıza çıkan, kötü çekilmiş politik filmlerden farklı bir yere koyabiliriz rahatlıkla. Gerçi, bir süre sonra temposunu yitirmeye ve sarkmaya başlayıp da, yönetmen keşke bu kadar çok şeyi anlatmaya çalışmasaydı, kurguya güvenip bazı sahneleri atabilseydi diye düşündürmüyor değil. Ama yine de samimiyetiyle, o hep kutsal saydığımız devrim inançlarına dokunabilme cesaretiyle ve bugünün Türkiye’sini dayanılmaz kılan pek çok şeyin yaratıldığı o yıllarda büyümeye dair hatırlattıklarıyla ilgiyi kesinlikle hak ediyor.

 
Kız kavgasında arkadaş cinayeti
 
Perakendecilerin 2023 hedefi
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kız kavgasında arkadaş cinayeti
Dikmen Vadi Sitesi Otoparkı’nda “kız meselesi” yüzünden tartışan iki çocukluk ...
Ilk 500’de Ankaralı 5 Üniversite
Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nce açıklanan “dünyanın en iyi 500 üniversitesi” ...
Lastik basıncından elektrik üretti
Ankara’da yaşayan işletmeci Erhan Atalay, araçların hareket sırasında ...
 
Gazetecilerden Mevlana ziyareti
Ankara Gazeteciler Cemiyeti üyesi gazeteciler, Şebi Aruz törenlerini izlemek ...
Kriminal’e akreditasyon belgesi
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları (KPL), Türk Akreditasyon ...
500 milyon dolarlık Başkentray projesi hazır
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, Türkiye’nin en büyük ve entegre ulaştırma ...
 
Hattatlar’a hapis cezası
Polatlı’da kurulu bulunan Hema Dişli Fabrikası’nın sahibi işadamı Emin ...
Anneden kızına ikinci hayat
Bacak ağrısı şikayetiyle doktora giden 13 yaşındaki Buse İrem Karaman’a ...
2 saat arayla 2 yangın korkuttu
Gölbaşı’nda 287 ve 288. sokaklarda iki saat arayla çıkan iki yangın, mahallede ...
 
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Yavuz Münir Saatçi
Yavuz Münir Saatçi
Narman örneği ve siyasetin dibe vurma sebebi
Dağıstan Türkmen
Dağıstan Türkmen
Atatürk düşmanlığının altında yatan ne?
Dilek Yılmaz
Dilek Yılmaz
Atatürk gerçek bir Müslüman
Oylum Demiray
Oylum Demiray
Atatürk’e din üzerinden iftira atanların gerçek niyetleri
İzzet Sevimli
İzzet Sevimli
Bu ülkeyi partiler düzeltemez...
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
Sorunun adı çok net: Ekonomi
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri