Korona virüs vaka sayılarındaki artışın hız kesmesi ve aşı dağıtımında sağlanan ilerleme hafta başında risk iştahını destekleyen ana unsurlar olarak çalışsa da bu etki çok uzun soluklu olmadı. Her ne kadar söz konusu unsurlar geçerliliğini koruyor olsa da hafta başında da dikkat çektiğimiz gibi odak noktasının ve algının çok sık değişiyor olması piyasaları destekleyen faktörlerin hızlı bir şekilde göz ardı edilmesine yol açabiliyor. Bu kapsamda korona virüs istatistiklerini -şimdilik- bir kenara bırakan piyasalar zayıf ABD verilerini, tahvil faizlerinin yüksek seyrini ve beklentileri karşılamayan bilançoları fiyatlamaya başladı. Bu kapsamda varlık fiyatlarının haftanın son işlem gününe kırılgan bir zeminde başladığını görüyoruz. Bugün makroekonomik veri tarafında ise ABD ve Euro Bölgesi’nden gelecek PMI rakamları öne çıkıyor. Öncü nitelikteki veriler iki bölgede ekonomik aktivite arasındaki farkın ne ölçüde devam ettiğini göstermesi bakımından önemli. Son dönemde ABD verilerinin daha güçlü olduğunu görüyorduk. Bu eğilimin devam etmesi durumunda özellikle parite üzerinde baskı oluşabilir. Bugün ayrıca Fitch’in Türkiye’nin kredi notu ve görünümüne ilişkin yapması beklenen değerlendirmeyi takip edeceğiz. Fitch son olarak 22 Ağustos tarihindeki Türkiye’nin durağan olan görünümünü negatife çekmiş, BB- olan kredi notunu ise korumuştu. Ağırlıklı beklenti Fitch’in herhangi bir değişiklik yapmayacağı yönünde. Dolayısıyla kararın önemli bir etki yaratmasını beklememek gerekir. Kaldı ki, kredi notunun yatırım yapılabilir seviyenin üç kademe altında olduğunu da hatırlatmak istiyoruz. BEKLENTİLERİMİZ Borsa İstanbul 1550 puanın üzerinde zorlanıyor. Yurtdışı piyasalardan pozitif ayrışarak güne yukarı yönlü bir eğilimle başlayan BIST-100 endeksi 1560 puanın üzerini test etse de küresel borsaların zayıf bir performans sergilemesinden etkilenerek kazanımlarının önemli bir kısmını geri verdi. Endeks böylece teknik açıdan oldukça kritik olduğunu düşündüğümüz 1550 puanın altında kalmaya da devam etti. Yurtiçinde en önemli konu başlığını oluşturan PPK toplantısının ise varlık fiyatları üzerinde önemli bir etki yaratmadığını gördük. Dolayısıyla yön bulmak için yurtdışını takip eden Borsa İstanbul günü artı bölgede ancak ABD’deki zayıf veri ve bilançoların etkisinin genele yayılması ile negatif sinyaller eşliğinde tamamladı. Sık sık dikkat çektiğimiz gibi endeksin genel hatlarıyla yurtdışına paralel hareket etmesini bekliyoruz. Dolayısıyla 1550 puanın üzerinde kalıcı olunması için öncelikle yurtdışı piyasaların güçlü bir zemine oturması gerekiyor.
EUR/USD zayıflıktan sıyrılmaya çalışıyor. Hafta içinde ABD’de açıklanan makroekonomik verilerin ortaya koyduğu tablo enflasyonun önümüzdeki aylarda yukarı yönlü eğilim sergileyebileceğine işaret ettiği için ABD tahvil faizlerinde yükseliş yaşandığını gördük. Buna paralel olarak dolar direnç kazanırken EUR/USD 1,2020 seviyesine doğru geri çekildi. Ancak paritenin söz konusu dip seviyeleri tabana dönüştürme çabası içinde olduğunu görüyoruz. Olumlu yönde ilerleyen bu çabanın sonuç vermesi durumunda kısa vadede yukarı yönlü hareket alanının genişlemesi muhtemel. Diğer taraftan ABD faizlerindeki yükselişinin piyasa beklentisinin ötesine geçtiği düşünürsek getiri eğrisinde sınırlı da olsa yaşanabilecek geri çekilmeler parite üzerindeki baskıyı azaltabilecek önemli bir unsur olabilir. Dolayısıyla kısa vadeli yön arayışının çok büyük ölçüde faizler arasındaki makasa bağlı olacağını düşünüyoruz.
TL PPK toplantısının ardından sakin seyrediyor. TCMB dün sonuçlanan PPK toplantısında politika faizinde beklendiği gibi değişiklik yapmayarak %17 seviyesinde tuttu. Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme faiz oranlarını bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 150 baz puanlık bir marj ile belirlediği için kararın ardından gecelik borç alma faizi %15,50, gecelik borç verme faizi %18,50 seviyesinde kalmış oldu. Toplantı sonrasında yayımlanan metinde sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürüleceğine vurgu yapılırken, gerekmesi durumunda ilave sıkılaştırmanın uygulanabileceğine de dikkat çekildi. TCMB’nin Enflasyon Raporu’nda açıkladığı grafiklere bakıldığında enflasyonun özellikle %17,5 seviyesini aşması durumunda ek sıkılaştırma ihtimalinin artacağını düşünüyoruz. Kur açısından baktığımızda ise TCMB’nin mevcut para politikası ve sıkı duruşu göz önünde bulundurulduğunda yukarı yönlü risklerin sınırlı olduğunu söyleyebiliriz.
Değerli metaller üzerindeki baskı sürüyor. Son dönemdeki gelişmeleri değerlendirdiğimizde ortaya çıkan konu başlıklarının genel hatlarıyla değerli metaller için negatif bir tablo yarattığını görüyoruz. Öyle ki, ABD’de enflasyon beklentilerindeki artışın tahvil faizlerini son bir yılın zirvesine taşıması başlı başına önemli bir baskı unsuru olarak çalışırken aşı dağıtımında sağlanan ilerleme ve virüs istatistiklerindeki iyileşme ise risk iştahında ciddi bir baskı oluşmasını önlüyor. Buna küresel gerginliklerin azalması da eklenince değerli metallere yönelimin güç kaybettiğini görüyoruz. Diğer taraftan CFTC vadeli işlem kontratları zaten önemli ölçüde long pozisyonda olduğu için bu kanaldan bir destek sağlanması kolay değil. Teknik açıdan baktığımızda da görünümün çok parlak olmadığını söyleyebiliriz. Bu noktada gerek altının gerekse gümüşün destek bölgelerine yakın seyretmesine karşın anlamlı bir momentum kazanmakta zorlanmasını dikkat çekici buluyoruz.
Kaynak:ÜNLÜ Menkul
Hibya Haber Ajansı