19. yüzyıldan günümüze klasik müziğin ve Flamenko bestelerin en güzel örneklerini sunduğu ‘İspanya’dan Sesler’ gösterisiyle Ankaralıların karşısına ilk kez çıkacak Carrasco’ya sahnede 6 Flamenko dansçısı ve 7 müzisyen eşlik edecek. Ankara’da unutulmaz bir akşam yaşatacak Carrasco, doğduğu toprakların ruhunu yansıtan gösterisini ve sanat yolculuğunu Hürriyet Ankara’ya anlattı.
Klasik müziği Flamenko ile harmanladığınız füzyon projelerinizle dünya çapında büyük bir hayran kitleniz var. Müziğinizi siz nasıl anlatırsınız?
Ben klasik müzik temelli bir eğitim aldım ama Flamenko çocukluğumdan bu yana benim için çok büyük bir ilham kaynağı oldu. Ben Flamenko’nun doğduğu topraklarda doğdum ve büyüdüm. Projeler hazırlarken de farklı türleri bir araya getirmeyi, müziğimi farklı şekillerde ifade etmeyi seviyorum. Duygularımın ve deneyimlerimin esere müzikal ve artistik anlamda yansımasını seviyorum. Böyle bakıldığında müziğimin çok kültürlü ve çok türlü olduğunu, herhangi bir sınırı ya da kalıbı olmadığını ifade edebilirim.
‘İspanya’dan Sesler’ gösterinizde nasıl bir şov bekliyor izleyicileri?
Bu gösteride Güney İspanya’yı, kendi memleketimi, Flamenko’nun doğduğu toprakları yansıtmak istedim. İspanyol müziğinin en güzel örneklerinin, Flamenko ezgilerinin ve benim son yıllarda yaptığım bestelerimin olduğu bir repertuvar. Elbette Flamenko deyince danssız olmaz. Sahnede 7 müzisyen arkadaşımın yanı sıra 6 Flamenko dansçısı olacak. Güney İspanya’nın özellikle de Endülüs’ün cazibesini görsel ve işitsel olarak deneyimleyeceğiz.
TÜRKİYE DÖNÜŞÜ ‘HAYAT’ BESTESİ
Doğdunuz toprakların, Cadiz’in, size büyük bir esin kaynağı olduğu kesin. Beste yaparken başka nelerden beslenirsiniz?
Ben deneyimlerin insanın hayatında çok önemli olduğuna inanıyorum. Çok seyahat ediyorum, farklı kültürleri tanıyorum. Bende farklı duygular uyandıran her şeyden ilham bulabiliyorum. Buna çok güzel bir örnek de verebilirim. Daha önce iki kere Antalya’ya geldim, piyano festivalinde sahne aldım. Antalya beni o kadar etkiledi ki dönüşte “Hayat” adında yeni bir beste yaptım.
Peki, 5 kıtada konserler veren, çok önemli müzisyenlerle işbirlikleri yapan, saygın ödüllere layık görülen bir piyanist olarak başarınızı neye borçlusunuz?
Sanırım mükemmeli hedefliyorum ve gerçekten çok çalışıyorum. Müzik, hatta sanatın tüm dalları, kendinizden çok fazla şey feda etmenizi gerektiriyor. Son derece meşakkatli bir kariyer. Dolayısıyla başarı gerçekten çok çalışarak ve üreterek geliyor. İzleyicilerden, müzik çevrelerinden aldığım geri dönüşler, ödüller ve övgüler ise bana her zaman daha iyisini yapmak için motivasyon oluyor.