2005 yılında kas hastası olduğunu öğrenen Güldane Ersoy’un hayatı altüst oldu. Hastalığının ilerlemesiyle yürüme yetisini kaybeden Ersoy, psikolojik sorunlar yaşamaya başladı. Güldane Ersoy, hastalık nedeniyle yaşadığı psikolojik sorunlardan kurtulmak amacıyla izlemeye başladığı Kore dizileri ve belgesellerinden esinlenerek 1950’li yıllarda yaşanan Kore Savaşını anlatan kitap yazdı.
Arkadaşları destek oldu
Yaşadığı sorunları aşmak amacıyla televizyon izlemeye son veren Ersoy, kardeşinin tavsiyesi üzerine romantik komedi tarzındaki Kore dizilerini izlemeye başladı. İzlediği dizi ve özellikle de bir belgeselde Kore kültürünün Türk kültürü ile benzerlikler taşıdığını fark ederek kafasında Güney Kore ve Türk gençliğinin Kore Savaşını öğrenmesi için bir kitap yazma fikri oluştu. Ailesi, kardeşleri ve arkadaşlarının desteğiyle, ‘Dönmeyenler Kod Adı: Kutup Yıldızı’ adlı kitabı yazan Güldane Ersoy, şimdi kitabının bir yayınevi tarafından basılmasını ve Koreceye çevrilerek Güney Kore’ye ulaştırılmasını arzu ediyor.
İzlediği Kore dizileri ilham oldu
Kitap yazma fikrinin hastalığı nedeniyle yaşadığı psikolojik sorunlar sonucunda izlediği belgeselle başladığını ve bu süreçte yaşadıklarını anlatan Güldane Ersoy, “2013 yılında hastalığımın ardından psikolojik sıkıntılar yaşadım. Aldığım ilaçlar sonucunda doktorların tavsiyesiyle hayatımdan televizyonu, haberleri ve sıkıcı şeyleri çıkardım. Kardeşim romantik komedi Kore dizilerini izlememi tavsiye etti. Bunları izlediğimde kendimi daha iyi hissettim. Bir taraftan da Kore kültürünü öğrenmeye başladım. Kore kültürünü öğrenirken Türk kültürü ile ne kadar benzediğini fark etim. Kore kültürüne özellikle 2002 yılındaki Dünya Kupası'ndan dolayı bir ilgim vardı.
Maçlarda Korelilerin bizlere ne kadar sıcak davrandıklarını gördüm. İzlediğim bir belgeselde Koreli bir teyzenin gençlerin artık eskisi gibi Kore Savaşını bilmediklerini, bunu bilmedikleri içinde Türkleri tanımadıklarını kendileri kadar minnet duymadıklarını ve buna çok üzüldüğünden bahsetti. Benim o anda kafamda bir fikir oluştu. Türk gençliği de Türk askerinin neden Kore’ye gittiğini bilmiyor. Kafamda hem Türk hem de Kore gençliğine Kore Savaşını, savaşa giden askerlerin, geride kalan asker ailelerinin neler çektiğini elimden geldiğince anlatmak istedim. Bu şekilde kitap yazma fikri oluştu” dedi.
Yılmadı zoru başardı
Yazmaya başladığı kitabını arkadaşlarının yardımıyla bitirdiğini belirten Güldane Ersoy, “Kitabı ilk hikaye olarak yazmayı düşündüm. Kardeşlerim bana kitap yazma tavsiyesinde bulundular. Elimi kolumu rahat kullanamadığım için yapamayacağımı düşündüm. Ailem, arkadaşlarım, kardeşlerim yapabileceğim konusunda destek oldular. Bana cesaret verdiler. İlk olarak klavye ile bilgisayarda yapmaya çalıştık. Sonra bilgisayarım çöktü.
İlk yazdığım bölüm o şekilde gitti. Bir umutsuzluk oluştu. Bırakmayı düşündüm. Bir taraftan da beynimde fikirler oluşmaya devam ediyordu. Sonra aklımıza ses kayıt cihazı geldi. Oturduğum yerde ses kayıt cihazı ile 2 ay içinde 2014 yaz ayında sesimi kayıt yaparak kitabın hikayesini bitirdim. Bundan sonrası kayıtların yazıya dökülmesi kısmıydı. Bu daha zordu. Burada da arkadaşlarım devreye girdi. Onlar yazıya geçirip bana mail attılar. Ben de tekrardan düzeltmelerini yaptım. Arkadaşlarımın, ailemin destekleriyle şu an sosyal medya üzerinden tanıtımını yapıyoruz. Tamamen kendi çabalarımızla bir şeyler oluşturmaya çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi.
İki büyük hayali var
Kitabı yazdıktan sonra iki büyük hayali olduğunu kaydeden Ersoy, “Ben bir yayıneviyle kitabımın basılmasını ve yoluna devam etmesini istiyorum. Yayınevlerine mail attım. Şu ana kadar bir dönüş olmadı. Kitabımı incelerlerse beğeneceklerini düşünüyorum. Kitapla ilgili en büyük iki hayalim öncelikle bir yayınevinde basılması, Türk gençleri tarafından okunması, ardından Koreceye çevrilerek Kore gençliği tarafından okunmasını, Türk askerinin onlar için neler yaptığını öğrenmelerini istiyorum” açıklamasında bulundu.