Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Bedeli 2,5 milyar lirayı geçen 75 eser ve hizmetin toplu açılış törenini yaptık. Meydanda bizleri bağrına basan Siirtli kardeşlerimizin heyecanına coşkusuna sevincine bir kez daha ortak olduk.
Türk Katar ortaklığı ile kurulan bu tesis hem ilk etapta 500 daha sonra da 3000 kardeşimize istihdam sağlayacak hem de ülkemizin çinko ihtiyacının yarısına yakınını karşılayacak.
Göz bebeğimiz kara gün dostumuz Siirt'e aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
Biz 84 milyonun tamamının kalbine dokunmaya gayret edip teşkilatlarımız da milletvekillerimiz de bakanlarımıza kapısı çalınmadık ev hali tırı sorulmadık insanımızı bırakmamak için ter döktük.
Toplu açılış törenleri yanında ya parti teşkilatlarımızda ya da o şehrin sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeye ihtimam gösteriyoruz. Tıpkı bugün burada olduğu gibi ilim irfan liyakat sahibi hocalarımızla kanaat önderleri biz de büyüklerimizle milletimizin bizatihi kendisi ile görüşmeler yapıyoruz.
Bu görüşmelerimizi fikir tercihlerimizi artırarak sürdüreceğiz sivil toplum buluşmaları teması altında inşallah bundan sonra da toplumumuzun farklı kesimleri ile bir araya geleceğiz. Bu ihtiyacın özellikle son dönemde ülkemizde kendisini daha fazla hissettirdiğini görüyorum.
Sizlerde hadiseleri yakından takip ediyorsunuz. 2023'e giden süreçte millete hiçbir şey vaat edemeyenler bu açıklarını Türkiye'yi gerek insanlarımızı kutuplaştırıyor.
Kamu görevlilerinin tehdit edilmesi halkın yarasının siyasi tercihlerinden dolayı gayri milli ilan edilmesi milli ülkenin mega projelerini sabote edilmesi şehit yakınlarımıza edepsizlik yapılması muhalefetin provokasyon siyasetinin örneklerinden sadece birkaçıdır.
Kalkıp da bu ülkede %52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilen ve %52 gayri milli kabul eden bir gayrimeşru zihniyeti milletimin takdirlerine özellikle milletimin takdiri belirleyicidir. %52'yi siz nasıl gayri milli kabul edersiniz böyle bir anlayış olabilir mi?
Demek ki bunlar kendilerini ifade ediyorlar yani biz gayri milliyiz diyorlar.
Girdiği bütün seçimlerden kaybederek çıkan bu zihniyetin bu ülkede ulaşacağı yerin ne olduğunu benim değerli kardeşlerim sizler en iyisi ile bilirsiniz.
70 yıllık sancılı demokrasi tarihinde çok acı çekmiş operasyona maruz kalmış gencecik evlatlarını sokak kavgalarında kurban vermiş bir millet olarak bu oyuna asla siyasi dönüştürülmesine siyasetin tabiatında var olan atışmaları bir kör dövüş haline gelmesine izin veremeyiz.
Sırf birkaç günlük siyasi çıkar uğruna kimsenin özellikle de sorumluluk makamında olanların ateşe benzin dökme hakkı yok. Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin başta bu işlemden medet umanlar olmak üzere kimseye faydası dokunmaz.
Her zaman söylüyorum. Burada bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Aynı düşünmek aynı fikirleri paylaşmak meselelere aynı pencereden bakmak zorunda değiliz.
Ancak aynı ülkenin vatandaşları olarak birbirimizi anlamak dinlemek birbirimizle empati kurmak durumdayız.
1000 yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklar da bundan sonra da bir ve beraber olarak yaşama iradesini ortaya koymalıyız.
Türkiye geçtiğimiz 19 yılda gerek demokrasi gerekse ekonomik refah bakımından bir sessiz devrim yaşamıştır. Bunu biz söylemiyoruz ha bunu batı söylüyor. Türkiye'de bir sessiz devrim var dediler ama tabi bize her türlü yanlış yaptılar.
Eğitimde sağlıkta adalette emniyette ulaşımda tarımda dış politikada altyapıda üst yapıda İnstagram'da sosyal yardımlarda Türkiye'ye hamdolsun çağ atlattık.
Eski Türkiye'nin o inkârcı dışlayıcı tahkir edici nobran diline bir son verdik. İnkar politikalarını red politikalarını asimilasyon politikalarını bir daha geri gelmemek üzere terk eder özellikle kardeşliğimizi pekiştirecek dayanışmamızı güçlendirecek özgürlükleri genişletecek çok önemli reformlar gerçekleştirdik.
Bu demokratik hamleleri vesayete teröre bölücü terör örgütünün destekçilerine rağmen hayata geçirdik.
Kısa süre önce bizzat terör örgütü elebaşının çözüm süreci ile ilgili yaptığı itiraf bu gerçeği bir kez daha göstermiştir.
Terör örgütünün yaşadığı hezimetler arttıkça kim bilir daha neler ne itiraflar ne kalleşlikle ne tür atıklar ortaya sonuçlanacaktır.
Zaman geçtikçe bölücü örgütün ülkemiz ve bölgemiz ile ilgili kirli emelleri olan emperyalistlerin taşeronluğunu yapan bir kiralık katil sürüsü olduğu çok daha net görülecektir.
Terör sorununu ülkemizin gündeminden tamamen çıkarınca sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir daha bölgede yaşayan kardeşlerimin başına terör belasının musallat edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz.
Devletimizin tüm birimlerinin bu konudaki kararlılığı tamdır. Bölücü terör örgütü gibi örgütün siyasi ve sivil toplum görünümlü uzantıları da eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacaktır.
Ya hukuk demokrasi ve anayasa içinde kalacaklar ya da yargıya hesap vermekten kaçamayacaklardır.
Türkiye'nin de bölgemizin de geleceğinde teröre ve kandil uzantılı siyasete olmadığının altını burada bir kez daha çizmek istiyorum. Siirtli kardeşlerimizin de desteğiyle yaklaşık 40 yıldır insanımızın kanını ülkemizin de kaynakları adeta bir sülük gibi emen bu beladan ebediyen kurtulacağımıza inanıyorum.
Her sosyal meselede olduğu gibi milli birlik ve dirliğimizi güçlendirilmesi çabalarında da sivil toplumun yeri doldurulamaz sivil toplumun ve kanaat önderlerinin sahip çıktığı bir sorunun kalıcı olarak çözülmesi mümkün değildir.
Devletimiz elbette büyüktür güçlüdür.
Özellikle istikbalimizin teminatı olan gençlerimize ulaşmanın onların gönül dünyalarına hitap etmenin mücadelesini birlikte vereceğiz. Bizim terörün vahşi dişlerine katılacağımız tek bir gencimiz bile yok.
Bir olacağız iri olacağız diri olacağız beraber olacağız kardeş olacağız. Her zemin ve her fırsatta Türkiye olacağız. Biz sağlam durursak biz elimizden gelenin en iyisini yaparsak Allah'ın izniyle kimse bizi yolumuzdan alıkoyamaz.
Biz çalışır üretir koşar ve gayret gösterirsek Türkiye'nin büyümesine güçlenmesine kimse mani olamaz.
Hibya Haber Ajansı