Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “AB Türkiye’ye gönlünü kapısını açmış da Türkiye içeriye mi girmemiş. Böyle bir şey mi var. Görüşmeler karşısında Avrupa Birliği’nin yetkilileri bizlere hakikaten adil, olumlu yaklaşımlarını sürdürürlerse biz bu yola devam ederiz ama sürdürmedikleri takdirde biz tabii ki başımızın çaresine bakacağız” dedi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AB ile sıkıntılı giden siyasi ilişkilerden farklı olarak Gümrük Birliğini güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz” dedi. Erdoğan, AB’ye yönelik ortaya konulan eleştirilere değinerek, “Bazı gerçekleri sizler dışarıdan gözlemliyorsunuz. Ama biz yaşıyoruz. AB Türkiye’ye gönlünü kapısını açmışta Türkiye içeriye mi girmemiş. Böyle bir şey mi var. Sene 1963 sene 2017. 54 Yıldır bu ülkeyi kapsında af edersiniz kapısında sürüm sürüm süründüren bir AB var. Bizden sonra kimler geldi kimler geçti. Hepsini aldılar. Peki Türkiye’nin günahı nedir. Bizden çok sonra gelip müracaat edenleri alırken bunları özellikleri ne? Türkiye’den çok mu güçlü. Alt yapıları mı iyi. Mali durumları mı iyi. Hiç birisi bizden iyi değil. Ama hepsini aldılar. Buyurun Bulgaristan, buyurun Yunansitan. Yunansitan’ın bugün 400 milyon avro borcu var. Ama el bebek gül bebek her türlü desteği vermek suretiyle ayakta tutmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
“ONURUMUZLA HAYSİYETİMİZLE OYNANMASINA MÜSAADE EDEMEYİZ”
“Biz kapı kulu değiliz. Bizim bir onurumuz var. Bir haysiyetimiz var. Onurumuzla haysiyetimizle oynanmasına müsaade edemeyiz. Bizi alacaklarsa eyvallah girelim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fransa’da Sarkozy geldi, Almanya’da Merkel geldi. Bir karar alındı, liderler zirveye alınmayacak dendi. Çok daha çirkini, fasılları 35 fasıla çıkardılar. Aç kapa yapıp kapayı kaldırdılar. Açılış yapılabilir ama kapanış olmayacak dediler. Türkiye’ye özgü böyle bir kararın alınmasında biz ne yapacaktık? Ne olur bizi içeri alın mı diyecektik? Fransa’nın, ismini vermeyeceğim, bir dışişleri bakanı, aynen bana şunu söyledi; ’Boşuna çabalıyorsunuz, sizi almayacaklar’ dedi. ’Niye?’ dedim. Gerekçelerini de açıkladı. Şimdi biz tabii bir gerçeği biliyoruz, bazı şeyleri biliyoruz fakat buna rağmen biz Avrupa Birliği Bakanlığı yokken, Avrupa Birliği Bakanlığını da kurduk ve fasıllarla ilgili elimizden gelen bütün gayretleri gösteriyoruz. İşte en son konseyin aldığı karar, yani bu kararı alıyorsun da ne olacak? Bu kararın bir kıymeti harbiyesi mi var?" şeklinde konuştu.
“BEN BU MİLLETİN İZZETİNİ AYAKLAR ALTINA ALDIRTMAM, ŞEREFİNİ AYAKLAR ALTINA ALDIRTMAM”
Erdoğan şöyle konuştu: "Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına Almanya’da, Belçika’da, İsviçre’de, şurada, burada her türlü saldırı yapılacak, Dışişleri Bakanıma kapılar kapatılacak, uçuş izni verilmeyecek, benim Aileden Sorumlu Bakanım arabanın içerisine mahkum edilecek. Biz hala ’ya ne olur yapmayın, etmeyin, bizi alın...’ Arkadaşlar kusura bakmayın, sizler bakın ekonominin içinde bir güçsünüz, herhalde sizleri kapısında bekleten bir muhatabınızla bir yere kadar pazarlık yaparsınız, bir yerden sonra ’hadi arkadaş güle güle’ der, yolunuza devam edersiniz. Ben bu milletin izzetini ayaklar altına aldırtmam, şerefini ayaklar altına aldırtmam. Biz her türlü görüşmelerimizi yapıyoruz. Eğer bu görüşmeler karşısında Avrupa Birliği’nin yetkilileri bizlere hakikaten adil, olumlu yaklaşımlarını sürdürürlerse biz bu yola devam ederiz ama sürdürmedikleri takdirde biz tabii ki başımızın çaresine bakacağız. Avrupa pazarı bizim için ne kadar önemliyse biz de Avrupa için o kadar, belki çok daha fazla önemliyiz yani bunu da görmemiz lazım. Bu gerçeğin bilinci içinde, Gümrük Birliği görüşmelerimizi sürdürüyoruz.”
“ŞU SALONDAN BİR BABAYİĞİT ÇIKARTAMIYORSAK DÜKKANI KAPATIP GİTMEMİZ LAZIM”
“Bundan sonra bizim dünya çapında bilinen, tanınan, değer üreten markalara ihtiyacımız var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasi irade olarak biz bu konuda iş adamlarımızın arkasında olduğumuzu her fırsatta ifade ediyoruz. Buna rağmen mesela yerli otomobil konusunda arzu ettiğimiz neticeye ulaşamamış olmaktan üzüntü duyuyorum. Burada sektörün içinde olan birçok girişimcimiz var. Kendi pazarımızın, ihracat potansiyelimizin ve bu alandaki birikimimizin büyüklüğü ortada iken böyle bir adım atılmaması çok düşündürücüdür. TÜSİAD üyelerinden bu konuda cesaretli bir atılım bekliyorum ve bunu TÜSİAD üyeleri yapar. Eğer şu salondan bir babayiğit çıkartamıyorsak dükkanı kapatıp gitmemiz lazım" ifadelerini kullandı.
“HER ŞEY HUZURA REFAHA KAVUŞMADAN OHAL’İ KALDIRAMAYIZ”
İş adamlarının OHAL konusundaki eleştirilerini de yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "OHAL konusundaki endişelerinizi, ben tabii anlamakta biraz zorlanıyorum. Acaba OHAL, şu ana kadar bizim sanayicilerimizin, iş adamlarımızın, neyini engelledi? Eğer Olağanüstü Hal, bizim iş adamlarımızın, sanayicilerimizin şu andaki işlevini engelliyorsa, oturur onu konuşuruz ama böyle bir şey söz konusu değil. Biz göreve geldiğimizde Güneydoğu’da yine Olağanüstü Hal vardı ama orada sıkıntı vardı. Ben o bölgeyi dolaşırken oradaki vatandaşlar, ’Şu Olağanüstü Hali kaldırın, çünkü buradaki sıkıntılarımız büyük’ dedikleri zaman haklı olduklarını gördük ve 1 ay içinde biz Olağanüstü Hal’i kaldırdık ama şuandaki Olağanüstü Hal, tam aksine, Türkiye’de bütün işlerin çok daha sağlıklı bir şekilde yürümesine yönelik atılmış bir adımdır. Ülkemizin yıkılmasına yönelik bir operasyon yapıldı. 249 şehidimiz var. Her şey huzura refaha kavuşmadan OHAL’i kaldıramayız. Herhangi bir iş adamımızın yapacağı işleri engelliyorsa istişareden uzak değiliz. Ama böyle bir engelleme yok” dedi.