Brad Pitt’e Oscar adaylığı getireceği muhtemel Kazanma Hırsı da bugüne dek yapılmış en iyi spor filmlerinden biri sayılıyor.
Yönetmen: Cary Fukunaga
2011/ İngiltere / 115’
Charlotte Bronte’nin feminist edebiyatın köşetaşalarından biri sayılan kitabı Jane Eyre, tutkunlarını hayli memnun edecek bir uyarlamayla karşımızda. Kitabın 10’dan fazla kez sinemaya ve televizyona uyarlandığını düşünürsek Cary Fukunaga’nın uyarlaması gerçekten de ayrıksı ve mükemmele yakın duruyor. Fukunaga’nın hikayeden çok karakterlerin gelgitlerine, değişimlerine gösterdiği özen, kostümden dekora incelik içeren sanat yönetmenliği ve Mia Wasikowska ve Michael Fassbender başta olmak üzere oyuncu kadrosunun bu özene hizmet edişleri filmin bugüne kadar yapılmış en iyi Jane Eyre uyarlaması olduğu iddiasını doğruluyor.
Jane Eyre’yi hala okumamışlar için konusu kısaca şöyle: 10 yaşındayken öksüz kalmış ve mutsuz bir çocukluk dönemi geçirmiş Jane Eyre, kendisine adeta bir köle gibi davranan halası tarafından oldukça katı disiplinli bir yatılı okula gönderilir. Jane, kız çocuklarına ‘iyi, ahlaklı, doğru bir eş’ olmanın öğretildiği okulda bir kadına yüklenmeye çalışılan bütün bu rollerle yüzleşmeye başlar. Mezun olduktan sonra bir süre okulda öğretmenlik yapan Jane daha sonra Edward Rochester’ın malikanesinde mürebbiye olarak çalışmaya başlar. Bay Rochester’ın kadınları aşağılayan sözleri altında ezilmemeyi ve bir birey olarak dimdik ayakta durmayı başaran Jane, Edward’ın ilgisi ve saygısı karşısında aşka dönüşen duygularını engellemek için de çok mücadele edecektir ama?
Riskli ama doğru karar
İki yıl önce Sundance’da Sin Nombre adlı filmiyle “En İyi Yönetmen” seçilerek dikkatleri üzerine çeken bağımsız Amerikalı yönetmen Cary Fukunaga’nın ikinci filminde, defalarca uyarlanmış bir kitabı uyarlaması son derece riskli bir seçim elbette. Hele hele kan ve cinselliğin olmadığı bir aşk hikayesine şans tanımayan günümüz sinema beğenisini düşünürsek bu seçim baştan hatalı görünüyordu. Ama neyse ki Jane Eyre’ye getirdiği özgün bakış ve kusursuz görsellik izleyenleri büyüledi ve kariyeri için aslında ne kadar da sağlam ve doğru bir adım atmış olduğunu cümle aleme kanıtladı.
Aşk üzerine denklem kurmak
Aşkın Formülü Yok
Simple Simon
2011/İsveç/86 dk.
18 yaşındaki Simon, sosyal iletişimde sıkıntılar yaşayan, Asperger sendromlu bir gençtir. Hayatta en çok sevdiği şeyler uzay, bilim, halkalar ve ona en sevdiği yemekleri yapan, onu koruyan abisi Sam’dir. En sevmedikleri de duygular ve her türlü değişikliktir. Günlerden bir gün Sam kız arkadaşı tarafından terk edilince Simon’ın dünyası da yerle bir olur. Eski düzeni geri getirmek için yapılabilecek en iyi şey abisine yeni bir sevgili bulmaktır ve Simon bunun için bilimsel yöntemlere başvuracaktır. İsveç’in Oscar adayı da olan Aşkın Formülü Yok, aşk üzerine bilimsel ve muzip denklemler kuran, rengarenk bir film.
Batman’a kederli yolculuk
İz- Rêç
Yönetmen: Tayfur Aydın
2011/Türkiye
Şeristan 80 yaşındadır. İstanbul’daki gecekondulardan birinde; oğlu Mirza, torunları Hevi, Leyla ve Meryem ile birlikte sıradan bir yaşam sürdürmektedir. Bir sabah kötü bir düşten uyanan Şeristan’ın sıradan yaşamı, sıra dışı bir yolculuğu doğuracak şekilde sona erer. Oğlu Mirza ve torunu Hevi ile birlikte 20 yıl önce göçe zorlandıkları için terk ettikleri Batman’a doğru yola çıkarlar. Bitlisli yönetmen Tayfur Aydın, bu ilk kurmaca uzun filminde kederli bir yol hikayesi anlatıyor ve yolun sonunda seyirciyi gerçeklerle yüzleştiriyor.
Kazanmak için sistemle mücadele edeceksin
Kazanma Sanatı Moneyball
Yönetmen: Bennett Miller
2011/ABD/126’
Bir zamanlar beyzbol yıldızı olma yolunda ilerleyen Billy Beane, sahadaki beklentileri karşılamakta başarısız olunca, azılı rekabete dayalı kişiliğiyle yöneticiliğe yönelmeye karar verir. 2002 sezonuna hazırlanan Billy, bir faciayla karşı karşıya kalır: yöneticiliğini yaptığı küçük çaplı Oakland A’s, -bir kez daha- yıldız oyuncusunu büyük takımlara -ve muazzam transfer ücretlerine- kaptırmıştır; Billy’nin tek seçeneği, takımını yeniden kurmak ve rakip takımların bütçelerinin üçte biriyle rekabete dahil olmaktır. Kazanmaya güdümlü olan Billy, oyunun temel ilkelerine meydan okuyarak sistemle mücadele eder. Beyzbolun dışında düşünerek, Bill James’in reddedilmiş teorilerine bakar ve zeki, sayılarla arası iyi bir Yale mezunu ekonomi uzmanı olan Peter Brand’ı işe alır. Michael Lewis’in “Moneyball: The Art of Winning an Unfair Game” adlı eserinden uyarlanan ve gerçek bir hikaye dayanan filmin başrolünde Oscar adaylığı muhtemel Brad Pitt oynuyor. Kameranın arkasında ise 2005’te Capote’yle dikkatleri çeken Bennett Miller bulunuyor.