Piyasa Yorumu: Bu sabah BIST100’de aşağı yönlü bir açılış bekliyoruz.
Cuma günü endeks 1388.71 – 1422.29 arasında işlem gördü ve günü -1.63% değişimle 1391.06 seviyesinde kapattı. İşlem hacmi normal seviyede gerçekleşti. Bu sabah negatif açılış ve sonrasında 1370 – 1420 arasında işlem aktivitesi bekliyoruz.
Bugünün Haberleri: Piyasa Gelişmesi
Fed Bilançosu, 16 Haziran Haftası - Bilanço, tarihinde ilk kez >8 trilyon dolar
Hisse Senetleri
TAVHL; Kuzey Makedonya’ya 49,7 milyon EUR’luk yatırım için anlaştı / olumlu
TOASO; Planlı bakım sebebiyle üretime ara veriliyor / nötr Ekonomik Veriler
15.30: ABD, Chicago Fed, ulusal aktivite endeksi, 0.70, Mayıs,
16.45: Fed, Bullard & Kaplan, ekonomik görünüme dair değerlendirme,
17.15: ECB, Lagarde, Avrupa Parlamentosu konuşması,
22.00: Fed, Williams, bankacılık konferansı konuşması.
Piyasalarda Bugün
Geçtiğimiz hafta Perşembe sabahı çıktığımız raporumuzda “Fed sonrası hasar tespit çalışmaları devam ediyor” ifadesini kullanmıştık. Son 2 seans için tercih edilebilecek daha iyi bir tanımlama şu aşamada aklımıza gelmiyor. Oynaklık artışı destekli farklı diğer faktörlerin de katkı sağladığı negatif süreç Cuma günü işlemlerinde ve bugün Asya’da takip edilen seansların işaret ettiği eksende olumsuzluk tüm hızıyla devam ediyor. Keza vadeli endeksler de ABD ve Avrupa işlemleri için zayıf açılışlara işaret etmekte.
Fed’in yarattığı kafa karışıklığı kısa vadeli işlemlerde ‘pozisyonlanma riski’ kavramını öne çıkarırken, farklı bir düşünce altyapısı ile açılan pozisyonların hızlı şekilde kapatıldığını ve Amerikan dolarına olan talebin arttığını görüyoruz. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke getiri eğrilerinde kısa vadeli faizler yukarı yönde-sert şekilde hareket ederken, uzun tarafta yer alan kıymetlere ise portföylerdeki riskleri dengelemek ve değişen paradigma gereği girişler yaşanıyor. Haftalık bazda kapanışlar esas alındığında ABD’de 2y vadeli tahvil faizindeki değişim +11bp ile 8 Kasım 2019 haftasından bu yana en ciddi hareketliliğe işaret ederken, 5y vadeli +14bp ile 26 Şubat’tan bu yana en yüksek değişim gözlendi. Diğer yandan 10y vadeli kapanışı yatay olurken, bu sabah Asya’daki eğilim <%1.40 şeklinde oluşmakta, %1.36 seviyesi test edildi. Yine aynı düzlemde 30y vadeli tahvilin faizi ise -13bp oldu ve 20 Kasım 2020 döneminden bu yana en ciddi gerilemesini sergiledi.
Kısa vadeli işlemlerde dengelenmenin hemen oluşmasını beklemiyoruz. Oynaklık artışı maalesef bir süre daha devam edebilir. Gösterge niteliğinde takip edilen VIX endeksi 20.70 ile Mayıs seviyelerinde oluşurken, henüz ciddi risk teşkil edecek bir bölgeye taşınmamış olmasını tüm bu karmaşa içerisinde ‘bardağın dolu kısmı’ olarak görmeye çabalıyoruz. Tahvillerde gözlenen sert değişimler ise MOVE endeksinde 60.45’i işaret ederek Nisan ayı rakamlarına çoktan ulaşmış durumda.
Haftanın son işlem gününde takip edilen sert geri çekilmelerde 2 kritik tetikleyici unsurun öne çıktığı kanaatindeyiz. Birincisi, bu yıl FOMC’de oy hakkı olmamasına rağmen Fed’in önemli isimlerden Bullard’ın yaptığı açıklamaların günün ikinci yarısında yarattığı ek negatif etki. Başkan Bullard, yüksek enflasyon seviyelerinin gelecek yıl için daha yüksek faiz oranlarına işaret ettiğini söylerken, tapering tartışmalarının resmen başladığına, kendisinin de 2022’de ilk faiz artışı öngörüsüne sahip olduğunu belirtti. Böylece Cuma günü yaşanan volatilite artışının en önemli iki katalizöründen birisi oldu. Diğeri ise çeyrek sonlarında ABD’de takip edilen ‘Quadruple Witching Day’ eğiliminin öne çıkmasıydı. Özetle, opsiyon ve futures kontratların vade dolum günü olarak açıklanabilecek eğilim, kimi hesaplamalara göre 800 milyar dolardan fazla bir muhasebeleşme şeklinde gerçekleşti. Bu da zaten kötü olan resmin daha içerisinden çıkılmaz bir hal almasını hızlandırdı.
Piyasalar
Yaşanan tüm oynaklık artışı ve ‘şok etkisi’ bir yana küresel piyasaların fiyatlamaları açısından orta vadeli pozitif beklentilerimizde henüz ciddi bir değişikliğe gitmiş değiliz. Kısa vadeli işlemlerdeki öngörülebilirlik azalışı ise kuşkusuz ‘temkinli’ duruşun belirginleşmesini mecbur kılıyor. Şu aşamada ‘2021’in fiyatlama teması olan reflasyon’ yaklaşımı yara almış gibi görünse de paradigmadaki değişime ayak uydurmakta çok fazla bir zorlanma olacağı kanaatinde değiliz. Evet, DXY açısından 2 erken uyarı sinyali olarak gördüğümüz seviyeler olan 92.00 ve 93.00 seviyelerinden ilki aşılmış durumda. Ancak, yine de Fed’in böylesi bir sürprizi sonrasındaki eğilimi gayet normal karşılıyoruz. Faizlerdeki dengelenmenin ve pozisyonlanmalardaki ayarlamanın son bulması-hız kesmesinin ardından yeni risk alma isteklerini destekleyeceğini düşünmeye devam ediyoruz. Makro cephede konuştuğumuz ‘global toparlanma’ zemininde herhangi bir değişiklik olmaması bakış açımızı daha geniş tutmak zorunda olduğumuz gerçeğini hatırlamamıza yardımcı oluyor. Örneğin, ABD’de havayolu ile ülkeye girişlerde tek günde 2 milyon kişinin üzerinde bir rakam takip edilirken, bu durumun Mart 2020’den bu yana ilk kez gerçekleştiğini not düşmek gerekiyor. Bu hafta yarın konuşacak olan Başkan Powell dahil en az 10 Fed yetkilisinden gelecek açıklamalar sürecin daha volatil bir hal almasının yanında kısmen dengelenmeye başlamasına da imkan tanıyabilir. Bu nedenle yakından izlenmesini şiddetle öneriyoruz. EURUSD paritesinde haftalık kapanışın 1.1850 bölgesinin aşağısında olup olmayacağını ‘risk iştahının devamı’ açısından takip edeceğiz. Şayet olması halinde geri çekilmenin 1.17’li seviyelere dek devam etmesini bekleriz ki bu biraz daha Amerikan doları+ eğilim anlamına da gelmekte. Böylesi ortamda yerel varlıklardaki fiyatlamaların da globalden pozitif ayrışmasını destekleyici ek bir hikaye gündeme gelmedikçe beklemiyoruz. XU100’de 1370 puan civarındaki dengelenme isteğini olası görüyoruz. Türk lirası Amerikan doları karşısında günü %-0.16 ile tamamlarken, BIST 100 endeksinde kapanış %1.63 değer kaybının ardından 1391 puan seviyesinden gerçekleşti. 10y vadeli tahvilde faizin son düzeyi %17.95 olurken, ülke risk primi ise 389bp düzeyinden takip edildi. EMEA bölgesi endekslerinde gün sonu kapanışlarının tamamı sert değer kayıplarına işaret etti. Euro Stoxx 50 %-1.80, FTSE 100 %-1.90, DAX %-1.78 ve Rusya (RTS, USD) varlıkları %-1.06 düzeyinde performans sergiledi. Amerika kıtası işlemlerinde özellikle ABD endeksleri nezdinde rotasyon eğiliminin satıcılı seyirle destekli devam ettiği bir ortam söz konusuydu. Dow Jones %-1.58, S&P 500 %-1.31 ve Nasdaq %-0.92 ile günü tamamlarken; gelişmekte olan ülke varlıklarından Bovespa %0.27, Merval ise %-1.96 ile takip edildi. Asya’da haftanın ilk fiyatlamaları satış baskısının devam ettiğini gösteriyor. TSİ 08.30/ NKY 225 %-3.55, Hang Seng %-1.39, CSI 300 %-0.47 ve KOSPI %-1.04 ile işlem görürken, USDCNH paritesi offshoreda 6.4782 ile yuan zayıflamasına işaret etmekte.
Fiyatlamalar BIST 100 endeksinde 1385-1373 seviyeleri destek, 1420-1440 ise direnç olarak yakından izlenebilir. USDTRY paritesinde 8.65 destek, 8.80 direnç olarak takip edilebilir. Fed cephesinden gelen 2023 sürprizinin ardından kısa vadeli işlemlerde EUR- eğilim sürebilir. Haftalık kapanış açısından 1.1850 bölgesini yakından izleyeceğiz. Fiyatlamalarda dengelenme oluşana dek Amerikan doları talebi yüksek olacaktır. 1.1840-1.1700 destek, 1.1920-1.1990 direnç olarak izlenebilir
Fed Bilançosu, 16 Haziran Haftası - Bilanço, tarihinde ilk kez >8 trilyon dolar
Amerikan Merkez Bankası (Fed)’in toplam bilanço büyüklüğü 16 Haziran haftası işlemlerinde bir önceki veri dönemine kıyasla 112 milyar dolar arttı ve ilk kez 8 trilyon dolar seviyesinin üzerine gelmiş oldu. Söz konusu gelişmede Hazine kağıtları portföyündeki +23.8 milyar dolar ve MBS kalemindeki +83.8 milyar dolarlık gelişimler etkili oldu. Rezervlerin 10.9 milyar dolar azaldığı dönemde, Hazine hesabı 91.5 milyar dolar arttı.
Parasal genişlemenin enflasyonist baskıya neden olup olmayacağı tartışmalarında kritik detay Velocity değişim başlığı olacak. Buna göre, Aralık 2020’de %1.13 olan M2 Velocity değeri Mart 2021 itibarıyla %1.12 seviyesinde yatay-düşük seyretmekte.
Fed bilançosu miktarsal açıdan genişleme eğilimini devam ettirse de sessiz sedasız “normalleşme” ayarlamaları yapıldığını belirtmek gerekiyor. Günlük hazine kağıdı alımları 500 milyon dolar azaltımla 4 milyar dolar seviyesine çekerken, MBS alımlarında ise -500 milyon dolar ile 4.5 milyar dolar seviyesine güncelleme gerçekleştirdi. Yakın zaman içerisinde açıklanan 3 aylık repo penceresini de sonlandırıldığı haberinin ardından 27 Ocak tarihinde de Şubat ayındaki iki ihale ile birlikte
1 aylık repo ihaleleri uygulamadan kaldırıldı.
Hazine hesabında bulunan yakın döneme dek 1.4 trilyon dolar seviyesinde likiditenin Biden yönetimi tarafından devreye alınan yeni teşvik paketi ile en az yarısının ilk çeyrek sonrası-Nisan döneminde kullanıldığını ve bu durumun da ‘zayıf Amerikan doları teması’ yaklaşımını desteklediğini gördük. Nitekim güncel veriler < 1 trilyon dolar eğilimine işaret etmekte. Kanaatimiz, Nisan-Mayıs aylarındaki genele yayılır Amerikan doları zayıflamasında etken faktörlerden birisinin de bu gelişme olduğu. Haziran ayı işlemleri ve sonrasında ise Fed’in gelecek dönem politika duruşuna dair beklentiler ve pozisyon değişimleri etkili olacak.
Fed’in Haziran 2020’deki FOMC toplantısında aylık varlık alım rakamına geçiş yapmaması ve-fakat mevcut seviyelerin artırılarak korunacağını belirtmesinin ardından 80 milyar dolar Hazine kağıdı ve 40 milyar dolar MBS alımı gerçekleştirilerek bir süre daha süreci koruyacağını ancak devamında ise MBS alımlarını Hazine tahvillerine kaydıracağını düşünüyoruz. Varlık alım programında olası azaltım adımına dair ilk sinyalleri ekonomideki toparlanmanın beklediğimiz patikada devam etmesi durumunda son çeyrek içerisinde geleceğine inanmakla birlikte 15-16 Haziran FOMC toplantılarının ardından kamuoyu ile paylaşılan sürpriz Dot Plot dağılımları ve enflasyona dair değerlendirmelerdeki değişim yaz ayları için de bu tarz bir riskin oluşabileceği fikrini tamamen saf dışı bırakmamızı engelliyor.
Bilançonun ek negatif sürpriz olmadıkça 8 trilyon dolar üzerinde dengelenmeye başlayacağını (Fed yönlendirmesi, Başkan Powell tarafından 7.5-8 trilyon dolar aralığı şeklinde yapıldı) düşünüyoruz. Şayet Fed cephesinden 14 Nisan tarihinde gelen yönlendirmenin hayata geçtiğini görecek olursak varlık alımlarının azaltılmasına dair yönlendirmenin 2021 yılı içerisinde gelmesi yüksek bir ihtimal olarak karşımıza çıkacaktır. Bu durumda azaltımların 2022’de başladığı, tamamen sonlandırılmasından sonra dahi yeniden yatırıma yönlendirmelerin devam ettiği farklı bir süreç bizi bekleyebilir.
Kaynak:Deniz Yatırım
Hibya Haber Ajansı