Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Şule Yüksel Şenler Vakfı vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan mutluluk diyorum. 28 Şubat müdahalesinin 25. yıl dönümünde bizleri biraraya getirdiği için Şule Yüksel Şenler Vakfı'na teşekkür ediyorum.
Milli Görüş'ün lideri Necbettin Erbakan'a, namlusu millete dönmüş tanka selam durmam diyen Muhsin Yazıcıoğlu'na teşekkürlerimi sunuyorum. Nice isimsiz kahramanlar teşekkür ediyorum.
Milletimiz darbelere darbecilere alkış tutanları unutmamıştır.
Milletin ve memleketin daha ağır bedeller ödememesi için gayret gösteren isimsiz kahramanlara teşekkür ediyorum.
Ülkemizin bağımsızlığı, milletimizin inancının korunması medeniyet değerlerimizin yansı yolunda emek veren acı çeken fedakarlık yapan tüm büyüklerimizi şükranla yad ediyoruz.
Millet darbecileri ve darbeye destek verenleri önce sandıkta ardından da mahşeri vicdanda mahkum etmiştir.
Biz bugün burada fikrin inancın düşüncenin mücadelesini verenlerin ardından gidenlerle bu toplantıyı yaparken bir diğer taraftan da başkaları başka tür toplantılar yapıyorlar.
Demek ki bu bağımsızlık mücadelesini fikrin düşüncenin inancını verenler olduğu gibi maalesef bunun tam aksine mücadelesini verenler var. Kıyamete kadar da olacak.
12 Eylül ve 28 Şubat müdahalesinin aktörlerinin hak ettikleri cezalara çarpıtılması için dönemimizde üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmiştir. Millet iradesine kast edenler işledikleri suçların hesabını milletin vicdanının yanında tarihte ilk kez hukuk önünde de vermek zorunda kalmışlardır.
Böylece Türk demokrasi rüştünü ispat ederken siyaset müesseseside 1960'dan beri süregelen bir grubundan kendini kurtarmıştır.
Şule Yüksel Hanımın eserleri ile konferansları ile yazılarıyla kendini öz yurdunda garip öz vatanında parya hisseden milyonlarca gence cesaret ve umut aşıladı.
Dik duruşu azimli ve kararlı yürüyüşü kadını ve erkeği ile yıllardır bu ülkede hor görülen Anadolu insanına özgüven kazandırdı.
Kendisi ülkesi milleti ve davası söz konusu olduğunda üstadın ifadesi ile sağına soluna bakmadan ben varım diyebilen bir cesaret timsaliydi.
Sözde kadın kuruluşları tarafından alenen hedef gösterildi.
Dolayısıyla pek çok kez tahkikata uğradı susturulmak istendi. Çarşafçı konferansı kara çarşaflı yazar denilerek medya organları eliyle itibar suikastına maruz bırakıldı.
Ama o asla geri adım atmadı büyük bir cesaret ve metanetle zorluklara göğüs gerdi inancı ve davası uğrunda bedel ödemekten çekinmedi. Din düşmanlığını bayraklaştıranlara karşı İslam'ın çağları aşan kutlu mesajlarını açık yüreklilikle haykırmaya devam etti.
Şimdi karşımda da ben yüzlerce binlerce Şule'leri gördüğüm için Rabb'ime hamd ediyorum. Gittiği her şehirde salonların hınca hınç dolduğu konferansları ile özellikle genç kızlarımızın bilinçlenmesine çok büyük katkılar sağladı.
Şule Yüksel Hanım'ın uğruna çile çektiği ve çok ağır bedeller ödediği değerlerimizi korurken diğer taraftan da AK Parti Türkiye'sinde doğan çocuklarımızın özgürlüklerinin kıymetini bilmelerini temin etmeliyiz. Gerçek yüzünü darbelerin bu milletin gönlünde açtığı yaraları ve saatçilerin ülkemiz ekonomisine ve demokrasisine verdiği zararları yeni nesillere bıkmadan usanmadan anlatmalıyız.
Şule belgeseli modern yöntemleri kullanarak görsel hafızamıza ve geleceğe böyle bir kayıt düşüyor. Titiz kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan bu belgesel Şule Yüksel Hanım'ın örnek hayatı ile beraber ülkemizin karanlık dönemlerine de bu noktada ayna tutuyor. Şule belgeselinin ayrıca onun çok yönlü kişiliğinin davasına olan sadakatinin Türkiye'nin hak ve özgürlükler mücadelesi ne yaptığı eşsiz katkılarında daha iyi anlaşılmasına vesile olacağına inanıyorum."
Hibya Haber Ajansı