elevizyonunda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti’nin yapılan eleştirilerin aksine, Türkiye’deki her kesimi kucaklayan bir siyasi hareket olduğuna değinen Erdoğan, “Çok geniş katmanlı, halkını kucaklayan, halkına gerçekten anlayışla yaklaşan ve hiçbir din, dil, bu noktada düşünce, hak, özgürlükler, herhangi bir ayrım yapmaksızın bu geniş kucaklama anlayışı bizi Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 52’ye taşıdı. Parti olarak ise sürekli yükselen ve yüzde 50’ye kadar dayanan oy aldık. Parlamentoda ise hiçbir zaman yüzde 60’ın altına düşmedik. Bu bir şeyi gösteriyor; demek ki halkını bölen-parçalayan değil halkını kucaklayan bir siyasi hareket. Bölen-parçalayan olsa, halkımız bizi demokratik bir rejim içerisinde böyle bir yere taşır mı, taşımaz” şeklinde konuştu.
Erdoğan, Pakistan ve Hindistan arasındaki ilişkilerin her geçen gün daha da iyiye gittiğini görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Hindistan ve Pakistan arasındaki “Keşmir” sorunu olarak bilinen konunun kendilerini üzdüğünü kaydeden Erdoğan, “Bu, her iki ülkenin de aslında üzüntü duyduğu bir konudur. Bunların aşılması bana göre dünya barışına önemli bir katkı sağlayacaktır. Yaklaşık 70 yıldır çözülemeyen bu sorunu çözmek, inanıyorum ki; her iki ülkenin de lehine olacaktır. İstediğimiz tek şey var. Biz dost kazanacağız ve dostlarımızı artıracağız. Bu bölgede Hindistan bizim dostumuz, Pakistan da bizim dostumuz. Ayrıca, bizim kadim dostluğumuzu perçinleyen bazı şeyler var. Nedir? Örneğin dini noktada Hindistan'la da bizim dostluğun yanında aynı şekilde Müslüman kardeşlerimiz var, Pakistan'da da bizim Müslüman kardeşlerimiz var. Bizim hepsiyle bu diyalogumuzu onları bir köprü kılmak vasıtasıyla geliştirmemizde büyük faydalar olduğuna özellikle inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“Türkiye'de Kürt vatandaşlarımızla sorunumuz yok”
Erdoğan, Keşmir sorunu ile Türkiye'deki “Kürt meselesi”ni mukayese eden soru üzerine şu cevabı verdi:
“Bunlar birbirine benzer halde kıyaslarsak yanlış yaparız. Şimdi bizim Türkiye'de Kürt vatandaşlarımızla sorunumuz yok, bunu birbirine karıştırmayalım. Bizim bir terör örgütüyle sorunumuz var, anlatabiliyor muyum? Yani şu anda Keşmir sorunuyla alakalı konu bu değil. Orada bir defa farklı bir olay var, orada toprak sorununa varıncaya kadar birçok sorunlar var. Dolayısıyla Pakistan kendi tezlerini devlet olarak ileri sürdüğü zaman kendine göre haklı, Hindistan kendi tezini ileri sürdüğü zaman kendine göre haklı. Fakat bizim Türkiye'de özellikle topraklarımızın içerisinde ‘Biz Kürtler adına ortadayız’ diye çıkan bir PKK terör örgütü var. Keşmir olayının içerisinde böyle bir durum yok. Dolayısıyla böyle bir terör örgütü veyahut da karşımızda böyle bir devlet söz konusu değil.”
“Dünya beşten büyüktür”
Erdoğan, “Dünya beşten büyüktür” sözünün kabul görüldüğü takdirde, Hindistan’ın da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK) daimi üye olacağını dile getirerek, “Benim, ‘Dünya beşten büyüktür’ tezim dünyada kabul gördüğü gün yeri gelecek Hindistan da daimi üyeler içerisinde yer alacak. Ama benim tezime göre artık geçici üye yok. Şu anda daimi artı geçici olmak üzere toplam 20 üye var. Bu 20 üye her 2 yılda bir yenilenmeli, dolayısıyla dünyadaki 196 ülke Birleşmiş Milletlerde sürekli olarak Güvenlik Konseyinde temsil hakkını kullanmalı” ifadelerini kaydetti.
“Bizim laiklik anlayışımız tüm inanç gruplarına eşit mesafelidir”
Laiklik tartışmaları hakkında kendi laiklik tanımını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim laiklik tanımımı ne kara Avrupa’sında göreceksiniz ne Anglosakson'da göreceksiniz, bunları ben doğru bulmuyorum, çünkü hepsinin uygulamaları ortada. Yani inançları sebebiyle dışlananları görüyorum bu sistemlerin içerisinde ve bunun dürüst davranılmadığını görüyoruz. Şuanda Avrupa'da yaşananlar ortada. Şimdi bu yanlışın içerisine bizim düşmememiz lazım. Biz partimizi kurduğumuzda, bunu programımızda gayet güzel bir şekilde işledik. Peki, nedir laiklik? Bize göre laiklik, tüm inanç gruplarının inancını devletin güvence altına almasıdır ve devlet tüm inanç gruplarına eşit mesafededir. Bizim laiklik anlayışımızda bu, asla ayrım yapılamaz. İster Müslüman olsun, ister Budist olsun, ister ateist olsun, kim olursa olsun, herkes inandığını inandığı gibi yaşayabilmelidir, buna kimsenin de müdahale etmemesi gerekir. Benim kurucusu olduğum partimin programında da bu, bu şekilde vardır” diye konuştu.
AB ile Türkiye arasında yaşanan gerilimli sürece değinen Erdoğan, “Bir zamanlar 15 üyesi varken Avrupa Birliği'nin o zamanki fasıllarının sayısı 15'ti ve daha sonra bu fasılları bir anda 35'e çıkardılar. O zamanlar fasılların açılması ve kapanması söz konusuyken, 35'e çıkarttıktan sonra aç-kapatı da ortadan kaldırdılar, sadece açsa bile kapamayı yapmaz hale getirdiler. Şu anda biz 14 fasılda, bir tanesi açılıp kapanmıştır, ama diğer 13 tanesi sadece açılmıştır, ama kapanmamıştır. Bu bir şeyi gösteriyor, ‘boşuna uğraşma Türkiye, biz sizi buraya alacak değiliz’” dedi.
“Hangi ülke acaba 54 sene Avrupa Birliği kapısında bekletildi” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hiçbir gerekçeleri yok. Biz Kopenhag siyasi kriterlerinin hepsini şu anda ülkemizde yaşıyoruz, ekonomik olarak şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkelerin birçoğundan çok iyi konumdayız. Ülkenin bütün coğrafi konumuyla çok iyi bir konumdayız, stratejik olarak çok önemli bir yerdeyiz. Kaldı ki, Türkiye aynı zamanda NATO'nun üyesi ve NATO'da önemli bir görevi ifade ediyor. Böyle olmasına rağmen, tabi Avrupa Birliği'nde böyle bir durumla karşı karşıya kalması düşündürücüdür.”
“Türkiye’de hangi televizyon, hangi gazete kapatıldı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, medya özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler hakkında yapılan eleştirilere, “Bilmiyorum buradaki medya gruplarını incelediniz mi? Hangi televizyon kapalı, bütün televizyonlar çalışıyor mu? Medya gruplarına baktığınız zaman yazılı medya, şu anda en çok satan şöyle medya organlarına baktığınız zaman, bizim aleyhimizde bunca yazan gazeteler var, bize saldıran köşe yazarları var ve şu kampanya boyunca her türlü hakareti yapanlar oldu, hangisi kapandı? Bize geldiği zaman ‘yargı bağımsızdır’ diyen Batılılar, ‘yargı özgürdür’ diyen Batılılar bunları gördüler mi? Hayır, görmediler. Her türlü saldırıyı yaptılar. Fakat böyle bir kara propagandayla ülkemizdeki hükümeti, bizleri zan altına sokmak istiyorlar, yaptıkları iş bu; böyle bir şey söz konusu değil” diye cevap verdi.
“FETÖ, yarın Hindistan yönetimine de sızar”
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Hindistan’da ciddi bir örgütlenmesi olduğunun belirten Erdoğan, “Yarın Hindistan'ın da yönetimine bunlar sızarlar, onu da söyleyeyim. Yani bunu hafife kesinlikle Hindistan yönetimi almamalıdır diye düşünüyorum ve böyle bir devlete karşı darbe girişimini hafife almak asla zaten düşünülecek bir şey değildir” açıklamasında bulundu.
“Türkiye için birinci derecede tehlikeli terör örgütü FETÖ”
Türkiye için birinci derecede tehlikeli terör örgütünün FETÖ olduğuna değinen Erdoğan, “Şu anda bizim için birinci derecede FETÖ var. Çünkü FETÖ yayılmacı bir anlayışla ülkemde şu anda çok farklı bir konumda ve birinci derecededir ve birinci derecede olan bu FETÖ'yü süratle temizlemenin gayreti içerisindeyiz. Türkiye'nin içinde şu anda bir de PKK var ve PKK'nın Kuzey Suriye'deki yerleşimi var, PYD, YPG, bunlarla da mücadelemiz var. DEAŞ daha sonradan çıkmış olan bir terör örgütü, bizim onunla da ayrıca mücadelemiz var. Biz şu ana kadar 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı Suriye'de etkisiz hale getirdik, bu mücadeleyi veren biziz, koalisyon güçlerinin filan DEAŞ'a karşı böyle vermiş olduğu bir mücadele yok” değerlendirmelerinde bulundu.