Başbakan Binali Yıldırım ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, yaptıkları başbaşa görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Türkiye-Almanya ilişkilerinin önemine dikkat çeken Başbakan Yıldırım, “Bölgede ve küresel düzeyde ortak tehditler ve ortak fırsatlarla karşı karşıyayız. Bu gerçeği dikkate aldığımızda dost ve müttefik Almanya ile Türkiye ilişkileri terörle mücadeleden mülteci sorununa, karşılıklı ekonomik işbirliğinden bölgesel sorunların çözümüne kadar geniş bir yelpaze içinde değerlendirilebilir. Bu anlayışla Sayın Şansölye Merkel ile ikili ilişkilerimizi bütün boyutlarını değerlendirdik. İkili münasebetlerimizi daha nasıl ileriye taşırız, bunları konuşma fırsatımız oldu. AB aday ülke olmamız dolayısıyla yapılması gerekenleri konuşma fırsatı bulduk. Gümrük Birliği'nin yenilenmesi, güncellendirilmesi ve 2016 Mart’ında yapılan anlaşmanın önümüzdeki aylarda tekrar güncellenerek birliğe üyelik konusunda bir adım daha ileriye gidilmesi için neler yapılabilir, bunları değerlendirme fırsatı bulduk” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sayın Merkel’in 15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra ülkemize göstermiş olduğu, teröre karşı, darbecilere karşı dayanışmaya teşekkür ediyoruz. Darbe girişiminden sonra OHAL çerçevesinde darbecilerin sebep oldukları tahribat, birtakım toplumsal travmalara ilişkin önlemler aldık. Türkiye bir hukuk devleti, hukukun içerisinde bütün sorumlular değerlendirilecek ve hakettikleri cezayı bulacaklardır. Bu, büyük bir felakettir. Tanklara, toplara, uçaklara, füzelere karşı bedenini ortaya koyup, ülkesini savunan kahraman şehit ve gazilerimizin, topyekün bir milletin başarısından bahsediyoruz. Bu alçak örgüt maalesef çok büyük tahribat yaptı, büyük zararlar verdi. Bunların zararlarını ortadan kaldıracak tedbirleri de, yeni benzeri olaylar yaşanmaması için elimizden geldiğince alıyoruz. Uygulamalarla ilgili zaman zaman şikayetler geliyor. Bu uygulamalarda bu kadar büyük bir olayı, yüzbinlerce sorumlunun içinde olduğu bu darbe girişiminde hata olabilir ancak bir kasıt söz konusu asla olamaz. Türkiye bir hukuk devleti, intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz. Uygulamalarımız da bu yönde olmaktadır. Memuriyetten çıkarılan veya haklarında şikayet olanlara yaptığımız düzenlemeyle yargı yolunu da OHAL’e rağmen açmış bulunuyoruz. Sanıkların, suçluların birtakım kısıtlamalar getirilmişti, bunlarda da epey bir kolaylık, rahatlama sağlamış bulunuyoruz. FETÖ örgütü ile ilgili mücadelede Almanya’nın çok daha fazla desteğine ihtiyacımız var. Bu örgütler, Avrupa ülkelerinde rahatça faaliyetlerini sürdürebiliyorlar. Bunlar Türkiye’nin bugün başını ağrıtıyor, ama eminim gelecek zaman içerisinde bütün Avrupa için tehdide dönüşebilir. Terörle mücadelede işbirliğimizin artarak devamı hayati öneme sahiptir.”
Suriye ve Irak’ta DEAş’a karşı verilen mücadelede Almanya’nın desteğine işaret eden Yıldırım, Almanya’nın yaptığı katkılar, hava desteğinin önemli olduğunu ve Avrupa’nın güvenliğinin Türkiye’den geçtiğini ifade etti. Almanya ve Türkiye’nin çok köklü bir ilişkiye sahip olduğunu anlatan Yıldırım, Almanya’nın doğrudan yatırımlarında Türkiye’nin altıncı sırada yer aldığını söyledi.
“Bölgemizde yaşanan olumsuzların kaynağında 6 yıldır Suriye’deki, Irak’taki otorite boşluğu esas teşkil ediyor” diyen Yıldırım, “Suriye’de başlayan barış süreci ve Irak’ta DEAŞ’la mücadelede, Musul’un geri alınması konusundaki gayretler ümit ediyorum ki yakın gelecekte bu bölgelere de istikrar getirecek, böylece enerjimizin büyük bir kısmını tüketen terör ve güvenlik konusu daha azalacak ve daha fazla enerjiyi, ikili işbirliğinin geliştirilmesi, bölgesel huzur ve refahın sağlanmasına ayırmış olacağız. Kıbrıs meselesini de konuşma fırsatı bulduk. Kıbrıs’ta çözümün sağlanması bizim de en büyük arzumuzdur. Adil yönetimi sağlanmış bir Kıbrıs hem Avrupa, hem de Türkiye’nin hem de Yunanistan’ın arzu ettiği bir çözüm olacaktır. Tarafların gereken fedakarlıkları karşılıklı yapmaları önem arzediyor” açıklamasında bulundu.
“Almanya’da PKK terör örgütü olarak kabul edilmekte, İçişleri Bakanlarımız da temas halinde olmayı sürdürecekler”
Merkel ise, görüşmenin içeriğine işaret ederek, “Bundan sonra atılacak siyasi adımlarda ifade ve basın özgürlüğünün ve güçlerin dağılımının, ayrılığının ne kadar önemli olduğunun dikkate alınmasını istiyor ve arzu ediyoruz. Demokratik ilkelerin. Terör tehdidini de ele aldık. İslamcı terörü ele aldık. Sayın Cumhurbaşkanına da söyledim, burada Müslümanlara karşı herhangi bir şüphecilik değil. Çünkü, bu insan hayatını yok edip, demokrasiyi yok etmek istiyorlar. Bu konuda bu mücadelede birlikteyiz. Irak’ta da Peşmergelerle teröre karşı mücadele ediyoruz, Türkiye’yi destekliyoruz. PKK’nın terör aktiviteleri hakkında konuştuk. Almanya’da PKK terör örgütü olarak kabul edilmekte, İçişleri Bakanlarımız da temas halinde olmayı sürdürecekler” diye konuştu.
Türkiye’deki 3 milyonu aşkın Suriyeli mültecilerin durumunun da ele alındığını anlatan Merkel, “Anlaşmanın canlı tutulması gerekiyor. 3 milyarın 2.2 milyarı harcandı. Gaziantep'e gitmiştim, mültecilerin durumuna baktığımızda tabii ki bu paraya her gün ihtiyaç var. Biz bu konuda destek olmak istiyoruz. Her ay 500 mülteciyi kabul etmeye karar verdik” dedi.
Ekonomik işbirliğinin nasıl sağlamlaştırılacağının da konuşulduğunu ifade eden Merkel, daha fazla işbirliği yapılmasının konuşulduğunu dile getirdi.
“Gülen hareketi ile sıkıntılarımız olduğunda, emniyet teşkilatlarımız bunu birlikte görüşmeli”
Merkel, “Gülen hareketi ile sıkıntılarımız olduğunda, emniyet teşkilatlarımız bunu birlikte görüşmeli. Uzun yıllar boyunca Türkiye’den gönderilen, Diyanet tarafından gönderilen imamların eğitimi hakkında işbirliğimiz oldu. Burada herhangi bir şüphe ortadan kaldırılmalı” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım ve Merkel, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin “Geçtiğimiz yıl Mart ayında Türkiye ile Avrupa Birliği arasında anlaşmalar imzalandı. Aralık ayı sonu gibi bir tarih zikredildi, bu hayata geçmedi. Ne zaman AB’ye seyahat edilebilecek?” sorusuna Merkel, “Bu yolda çok şey başardık. Çok adım atıldı, ilerlemeler kaydedildi fakat halen üzerinde çalışılması gereken konular var. Örneğin, terörle mücadele yasalarının değiştirilmesi, bu konuda yoğun görüşmeler var. Sayın Başbakana bu görüşmeleri ilerletmemiz gerektiği ve komisyonla Başbakan arasında görüşmelerin ilerletilmesi gerektiğini konuştuk. Büyük bir ısrarla çalışıyoruz” karşılığını verdi.
Aynı soruya Yıldırım ise, “Bu çok kapsamlı bir anlaşma, sadece terörle ilgili konu yok. Vize muafiyeti, parasal destek gibi konular var. Bunların bir kısmı iyi çalışıyor, bir kısmı istediğimiz gibi çalışmıyor. Biz yapılması gereken işlerin çoğunu yaptık aslında ama kalan 5 madde var. O 5 maddenin de sadece bir maddesi var, terörle mücadeledir. Terörle mücadele yasasında da prensip olarak teröre en çok muhatap olan ve çetin mücadele yapan ülke olarak terörle mücadelemizi, Türkiye’nin, bölgenin ve Avrupa’nın güvenliğinin sıkıntıya sokulmayacak şekilde ele alınmasının, hatta bunun Avrupa komisyonunda ele alınmasının daha faydalı olacağını, daha sonrada birlik nezdinde kararlaştırılmasının gerçekleştirilmesini önerdik. Bu konuda çalışmalar devam ediyor. Ümit ederim ki kısa zaman içinde mesafe alırız” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Trump’tan beklentilerinin sorulması üzerine Merkel, “Uluslararası terörle mücadele ABD’nin de bir önceliği ve şu anda Başkan yeni görevi devraldı. Detaylı olarak daha sonraki aşamalarda neler yapılacağını konuşacağız, Suriye’de örneğin. Burada işbirliğinde bir devamlılık olacağı kanaatindeyim. Çünkü, bu ortak bir düşman diyebiliriz. Terör, terörizmde herkes hedef olabilir” dedi.
Aynı soruya Yıldırım, “Tabii NATO’nun yarım asırdan beri bir geçmişi var. Küresel ve bölgesel barışı sağlamakta çok büyük etkinlikleri oldu. Suriye’de, Irak’ta terörün bitirilmesi, istikrarın sağlanmasında da NATO, koalisyon güçleri etkin mücadele veriyor. Yeni Amerikan yönetiminin NATO’nun fonksiyonu, yapabilecekleri konusunda tereddütlerinin olduğunu düşünmüyorum. Terör sadece Almanya’nın, Türkiye’nin meselesi değil, Amerika için de çok büyük tehdittir. DEAŞ başta olmak üzere bütün terör örgütlerini bölgeden temizlemek hepimizin ortak sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.
Başka bir gazetecinin “Türkiye’nin uzun yıllardır mücadele ettiği terör örgütü PKK ve PKK’nın kolları PYD ve YPG’ye özellikle Almanya ve Batı dünyasından destekler var, bu destekler engellenemiyor mu?” sorusuna Merkel, “PKK ve PKK’ya bağlı örgütler hakkında konuştuk. PKK’nın ve Almanya’da bağlantılı olan hususları inceliyoruz, önlem alıyoruz. Çünkü, Almanya’da PKK terör örgütü olarak yasak. Bize iletilen farklı vakaları büyük bir hassasiyetle inceliyoruz. İstihbarat örgütlerimiz, İçişleri Bakanlarımız işbirliği içinde olmalı. PKK saldırıları gerçekleştiğinde insanlar hayatlarını kaybettiklerinde Türk halkında, toplumunda büyük bir hassasiyet var böyle bir örgütün başka bir yerde serbestçe ortaya çıkması konusunda” cevabını verdi.
“Türkiye’deki muhalefet, bu ziyaretinizin anayasa referandumu için destek olacağını düşünüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Merkel, “Zor dönemlerde siyasetçilerin, hükümetlerin birbirleriyle görüşmeleri son derece önemli. Bu nedenle bunun doğru ve önemli olduğunu düşünüyorum. Türk halkının kendi kararını kendi başına vereceğini düşünüyorum. Benim bir ziyaretimin halkın görüşünü etkilemeyeceğini düşünüyorum. Ben hükümette olmayan partilerin temsilcileriyle görüşeceğim ve onların da görüşlerini alacağım. Tabii ki görüşerek görüş farklılıklarını da ele alma imkanımız var. Bu farklılıkları ele almanın daha iyi olduğunu düşüyorum. Bugün hiçbir konudan kaçınmadık, her konuyu ele aldık. Türk tarafı bize beğenmediği, kabul etmediği hususları söylüyor, ben de kabul etmediğimiz hususları ifade ettim. Görüşmelerimiz tehdit konusunda gerçekleşmedi, herhangi bir tehdit. En iyi yolun nasıl olacağını konuştuk” cevabını verdi.
Başbakan Yıldırım da aynı soruya, “Muhalefet endişelenmesin. Sayın Merkel’in seçimi var, benim orada oy hakkım yok. Bizim referandum var, Sayın Merkel’in oy hakkı yok. Türkiye’de Türk vatandaşları, Almanya’da da Alman seçmenler bu işe karar verecek” cevabını verdi.