Populist politikacıların 3-5 oy daha fazla almak adına aşırıcı ve nefret dili kullandığını görüyoruz. Oysa nefret dili tüm Avrupa ülkelerinde suçtur" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, SETA tarafından düzenlenen “Avrupa İslamofobi Raporu 2017” başlıklı panele katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Çavuşoğlu, raporun önemine değinerek Türkiye’de ve İslamofobik akımların arttığı ülkelerde tanıtılmasının faydalı olacağını kaydetti. Çavuşoğlu, raporun basın için bir rehber olmasını temenni etti.
Genel olarak Batı’da ve özellikle Avrupa’da ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığının giderek güçlendiğini ifade eden Çavuşoğlu, "Bu çarpık zihniyet, Batı ülkelerinde yaşanılan sorunların sebebi olarak Müslümanları veya göçmenleri göstermeye başladı. Oysa Müslümanlar veya yabancılar sadece son on yılda Avrupa’ya gitmiyor. AB’nın başarısız ekonomik politikalarının sebebi göçmenler değildir, tam tersine göçmenler bu ülkelerin ekonomik kalkınmasına çok ciddi katkı sağlamıştır. Ne yazık ki toplumsal düzeydeki bu ön yargılar, populist politikacılar tarafından körükleniyor. Populist politikacıların 3-5 oy daha fazla almak adına aşırıcı ve nefret dili kullandığını görüyoruz. Oysa nefret dili tüm Avrupa ülkelerinde suçtur, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde çok net bir şekilde vardır" şeklinde konuştu.
Nefret söylemlerinin geçen yıl Almanya başta olmak üzere Avrupa’da gerçekleştirilen seçimlerde görüldüğünü anımsatan Çavuşoğlu, seçimlerde Türkiye, Türk ve İslam düşmanlığı üzerine propagandalar yapıldığını kaydetti. Çavuşoğlu, "Merkez dediğimiz siyasi partilerin de hızlı bir şekilde bu aşırıcı partilerin çizgisine kaydığını görüyoruz. Onların da kaygısı kaybettikleri oyları geri alabilmektir fakat bu dili kullandıkça daha da oy kaybediyorlar. Bu dil ırkçı partilerin eylemlerini meşrulaştırıyor. Başka bir sorun Avrupa’da basın, bugün Avrupa basınının da maalesef bu akıma kapıldığını görüyoruz. Medyanın kullandığı dile bakıldığında yabancı ve göçmen düşmanlığı açıkça ortadadır. Kim bu trendi tersine çevirecek, STK’lar, aydınlar veya akademisyenler. Bu akımlara karşı Avrupa’nın tamamen kayıtsız kaldığını söyleyemeyiz. Ama çifte standart görüyoruz, örneğin Roman karşıtı davranışlar daha fazla ciddiye alınıyor ama İslam düşmanlığı içeren söylemler adil bir suç gibi değerlendiriliyor. Oysa tüm akımlara karşı aynı hassasiyeti göstermemiz gerekiyor" diye belirtti.
Programda ev sahibi SETA Genel Direktörü Prof. Dr. Burhanettin Duran da yer aldı.