GÜVEN Hastanesi’nin ikinci nesil sahipleri Nüket Küçükel Ezberci ve Banu Küçükel, 40 yıldır sağlık sektöründe olduklarını ve büyümeye devam ettiklerini söyledi.
Küçükel kardeşler, “20 bin metrekare olarak devraldığımız hastane bugün 46 bin metrekarelik bir alana yayıldı. 20 yataklı olarak kurulan hastane şimdilerde 400 yatak ile hizmet veriyor. Biz ise her zaman işlerin başında canla başla çalışıyoruz. Amatör ruhlu profesyonelleriz” dedi.
Hastane koridorlarında büyüdük
Aysun Küçükel ve Ahmet Küçükel’in yönetimin başında olduğu dönemi patronluk, kendi zamanlarının ise koçluk zamanı olduğunu ifade eden ikili, “Annem ve babam bu hastaneyi 40 yıl önce çok büyük fedakarlıklarla, emekle ve zaman zamanda gözyaşlarıyla bu hastaneyi kurdu. Onlar çok uyumlu ve çok çalışkan bir ekipti. Kanundan, hukuktan, etik kurallardan hiç kimse için ödün vermeden, insana duyulan büyük bir aşkla bu kurum ayakta kaldı. Özel hayatları hep ikinci planda oldu” diye konuştu.
Hastanenin hikayesiyle Küçükel ailesinin hikayesinin içe içe geçtiğini, tam anlamıyla hastane koridorlarında büyüdüklerini belirten Banu Küçükel, şunları söyledi:
Ameliyathanenin kapısında bekledim
“Ablam ve ben çocukluğumuzda bütün günümüzü hastanede geçirirdik. Okuldan çıkıp hastaneye gelirdik. Ameliyat randevularını alır, telefonlara bakardık. Onları hastane dışında neredeyse hiç görmüyorduk. Annem buraya çok zaman ayırmak zorundaydı, çok çalışkan ve titizdi. Anneme okulda yaşadığım bir şeyi anlatmak ya da bir soru sormak için saatlerce ameliyathanenin kapısında beklediğimi hatırlıyorum. Annem ve babam kendi özel yaşamlarından çok işleriyle yaşayan kişilerdi. Okuldan eve döndüğümüzde annemi evde, bizlere poğaça yapmış beklerken bulmayı çok istedik. 18 saatini hastanede çalışarak geçirmek zorunda olan annemiz şimdilerde en büyük gurur kaynağımız.
Altın tepsiyle sunulmadı
Benim 16 yaşımdan beri tek isteğim hastaneyi büyükmekti. Hastanenin içinde yetiştiğim ve her anına tanıklık ettiğim için büyük bir aşkla bağlandım. Üniversiteden mezun olduğum gün hastaneye çalışmaya geldim. Annem bana hiç bir görev vermedi, oda vermedi, iş vermedi, sorumluluk vermedi. Annem daha sonra benim temizlik işlerinden başlamamı istedi. Hastanedeki ilk işim temizlik ekibiyle beraber yoğun bakım temizliği yapmak oldu. Hastanenin bütün alanlarını gözlemleme ve işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenme şansı buldum. Bize hiçbir şey altın tepsiyle sunulmadı. Patronluk taslamamıza asla izin verilmedi. Ablam ve ben bu hastanenin emanetçileri, bin 100 çalışanın ise patronu değil sadece koçuyuz.”
Hastanede çalışmaya zorlanmadık
1991 yılında Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünün ilk mezunlarından biri olan ve aynı zamanda Dış İşleri Bakanlığı’nın sınavına girip kazanan ilk Bilkentli olan Nüket Küçükel Ezberci ise, 18 sene boyunca bakanlıkta meslek memuru olarak görev yaptıktan sonra hastaneye dönüşünü şöyle anlattı:
“Üniversiteden sonra Dışişleri Bakanlığı’nda memur olmayı, hastanede çalışmaya tercih ettim. Annem ve babam ne kardeşimi ne de beni hastanede çalışmaya zorladı. 2007 senesinde annemi, iki sene sonra da babamı kaybettik. Hastanenin yönetimini devraldık. Söylenenlerin aksine biz bu işe her zaman dört elle sarıldık. Neticede 20 bin metrekare olarak devraldığımız Güven Hastanesi, bugün 46 bin metrekarelik bir alana yayıldı.
Güven’in büyüme kapıları hep açık
Güven Hastanesi’ni şimdilik farklı şehirlere taşımayı düşünmediklerini belirten Nüket Küçükel, “Hastanecilik otelcilik gibi bir şey değil. Bir bina ve içine koyacağın iki tane yatakla hastane olmaz. Nerede duracağını bilmek ve ne zaman adım atacağını bilmek en büyük sınavlardan biri.
Gerçekten işi hakkıyla yapabilecek ortam yaratabileceksek ve bu kadar titizlikle işin başında olabileceksek eğer Güven’in büyüme kapıları hep açık. Yapmış olmak için yapılacak bir iş değil. Yatağa yattığımızda içimiz rahat olsun istiyoruz. Etik kurallardan taviz vermeden gerçekten katma değer sağlayacağımız ortamlarda Güven elbette büyüyecek. Ticari kaygılardan uzak, aynı uzman ekip ile birlikte, kendi öz sermayemizle, kimseye muhtaç olmadan ilerlemek istiyoruz” dedi.