Bir yanda NATO… Bir yanda Avrupa Birliği… Ve şimdi bir başka soru: BRICS üyeliği mümkün mü?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kazan’daki zirvede verdiği mesajlar hâlâ kulaklarımızda. “BRICS’e ilgi gösteriyoruz ama…” Ama’sı büyük. Türkiye bu platforma girerse ne kazanır, ne kaybeder? Ankara’da herkes bu soruyu soruyor.
MASADAKİ PLANLAR
Türk Parlamenter Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı İbrahim Aydemir’in açıklamalarını okudum. Özetle şunu diyor: “Türkiye, BRICS gibi platformlarla ilişki kurarken dengeleri çok iyi hesaplıyor. Bu bir strateji meselesidir.”
Haklı mı? Haklı. Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, denklemleri değiştirecek bir güce sahip. Ancak bu gücü nasıl kullanacağımız, oyunu hangi kurallarla oynayacağımıza bağlı.
Şimdi dönelim Kazan’daki zirveye… Erdoğan, Putin’in davetiyle zirveye katıldı. Ancak Türkiye’ye önerilen statü, tam üyelik değil, “ortak ülke” statüsü. Yani bir nevi, masada oturup söz hakkı var ama karar mekanizmasında yok. Bu, Türkiye için yeterli mi?
DENGELERİN OYUNU
Bir de işin diğer boyutu var. NATO üyesi Türkiye’nin BRICS gibi Batı’ya alternatif bir platformda yer alması, uluslararası arenada nasıl algılanır? Aydemir, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “BRICS üyeliği Türkiye’nin NATO veya Avrupa Birliği hedeflerine bir alternatif değildir. Ancak bu, Türkiye’nin uluslararası alandaki stratejik derinliğini artıracak bir hamle olabilir.”
Derinlik meselesi önemli. Çünkü dünya artık eski dünya değil. Rusya, Çin, Hindistan gibi güçlerin başını çektiği bu yapı, ekonomik iş birliğinin ötesinde siyasi bir mesaj taşıyor. Türkiye’nin buradaki pozisyonu, yalnızca ekonomiyle sınırlı değil. Bu, aynı zamanda bir jeopolitik denge meselesidir.
TÜRKİYE KİMİNLE DANS EDİYOR?
Bir başka soru da şu: Türkiye, BRICS üyeliğiyle birlikte hangi ülkeyle daha yakın bir dansa başlayacak? Bu sorunun cevabı henüz net değil. Ancak bildiğimiz bir şey var: Türkiye’nin adımları ne NATO’dan kopuşa işaret ediyor ne de Avrupa Birliği’ni dışlıyor.
Erdoğan’ın şu sözlerini hatırlayın: “BRICS ile münasebetlerimiz, mevcut angajmanlarımızın alternatifi değildir.” Yani, Ankara ince bir denge oyunu oynuyor.
SON DÜŞÜNCE
Türkiye, BRICS gibi platformlarla ilişkisini geliştirirken kendi çıkarlarını da masaya koyuyor. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek var: Güçlü bir Türkiye, sadece masaya oturan değil, masayı şekillendiren bir Türkiye olmalıdır.
Denge politikası ince bir sanattır. Ve Türkiye, bu sanatı ustaca icra ediyor. Bunu görmek için fazla uzağa bakmaya gerek yok. BRICS tartışmaları, geleceğin Türkiye’si için daha büyük bir resmin parçası. Bakalım, bu resmin sonunda hangi renkler öne çıkacak?