OSMANLI padişahlarının, saraylarda birbirinden ilginç mönülerle donatılmış iftar sofralarında su yerine hoşaf ve şerbet içilir, et ve balık pişirirken de mutlaka ‘tarçın’ kullanılırdı.
Osmanlı mutfağında padişahlara özel hazırlanan mönülere ramazanda da büyük önem veriliyordu. Saray mutfaklarında halkın tükettiği bulgur yerine pirinç, çay ve kahvelerde tatlandırıcı olarak kullanılan bal-pekmez yerine şeker, esmer ekmek ve yufka yerine beyaz mayalı ekmek çeşitlerinin tüketilirdi. Su yerine hoşaf ve şerbetin tercih edildiği saray mutfağındaki diğer önemli ayrıntılar ise şöyle:
Osmanlı mutfağında ekmeğe çok önem verilir, ekmek çeşitlere ayrılarak saraydaki hiyerarşik yapıya göre dağıtılırdı. Sultan en has ekmeği yerdi. En çok sevilen sebze patlıcandı. Ancak patlıcan da Anadolu değil Çin kökenli bir sebzeydi. Fasulye, patates, hindi, kakao, mısır, bazı kabak çeşitleri Amerika kıtasının keşfinden sonra yani 15. yüzyıldan sonra Osmanlı mutfağına girdi. Saray mutfağında bamyanın da özel bir yeri vardı.
Domatesin yeşili makbul
Sarayın iftar sofralarında, misk ve gül suyundan helva, keten helva, bademli helva gibi yedi, sekiz çeşit helva bulunur ve et ve balık pişirilirken ise tarçın kullanılırdı.
Olgunlaşmamış üzümden yapılan koruk suyu, saray mutfağının demirbaşı olarak nitelendirilirdi. Tencere yemekleri koruk, limon suyu, nar ekşisi, soğan ve çeşitli baharatlarla tatlandırılırdı.
Yemeklerin her zaman tuzsuz, tereyağı ile pişirildiği, domatesin, 18. yüzyıl sonu Osmanlı mutfağına ‘yabani’ olarak girdiği, daha sonra aşılanarak bugün domatesin ortaya çıktığı belirtiliyor. İlk halinin ‘kiraz domates’ boyutunda olduğunu ifade eden uzmanlar bu konuda şu bilgiyi veriyor:
“Domates yeşilken tüketilirdi. Dolması, çorbası, zeytinyağlısı yapılırdı. Kırmızıya döndüğünde de çöpe atılırdı. Şiş kebap bugünkü gibi demir şişte yapılmazdı. Şiş olarak defne dalı ya da patlıcan sapı kullanılırdı. Sıcaklıkla birlikte bunların aromaları ete geçer. Sultanın yemeğini önce çeşni tadıcı tadar sonra padişah yerdi. Yemekler sahanda gelirdi. Bugün bizim bildiğimiz asma yaprağından sarmalar Osmanlı’da fındık kestanesi yaprağının sürgünlerinden, at kestanesi yaprağından, ayva yaprağından, fasulye yaprağından yapılırdı.”
Baş tacı yumurta
ARAŞTIRMALARA göre, Fatih Sultan Mehmet’in en çok sevdiği lezzetlerin başında karides, tavuk ve balık geliyordu. Yemeklerde en çok yumurta kullanılıyordu.
Fatih’in padişah sofrasında tüketilen etler koyun, tavuk, kaz, baş, paça ve işkembeydi. Sarayda en çok yenen sebzeler ise pırasa, lahana ve ıspanaktı. II. Abdülhamit’in en çok sevdiği yemek ise soğanlı yumurta idi. Araştırmacılara göre, II. Abdülhamid, soğanlı yumurtayı en iyi yapan kişiyi ödüllendiriyordu. Sade yemekleri seven Abdülhamit, yoğurt ve çılbırı sofrasından eksik etmiyordu.