ANKARA / “Best of Los Vivancos” adıyla sahneye koydukları gösteri ve “Aeternum” ile “7 Hermanos” porjelerinin en iyi bölümlerini biraraya getiren ekip, Flamenko dansçısı babaları Pedro’nun izinden gidiyor. Kardeşlerden Josua Sayos, gösterilerinin epik havasını, birlikte çalıştıkları dev isimleri ve dövüş sanatları konusundaki tecrübelerinin sahneye nasıl yansıdığını anlattı.
- İlk gösteriniz “7 Hermanos” ve “Aeternum” aynı sahnede buluşmuş oluyor; peki iki gösterinizi nasıl kıyaslarsınız?
- Türkiye dahil olmak üzere, onlarca ülkede sahne aldık ve milyonlarca kişiye ulaştık. Özellikle yaklaşık 6 yıldır yüzlerce gösteriye çıktık ve artık daha güçlü bir dansımız var. İlk gösteri bizim hikayemizi anlatıyor ve orijinal bir tarafı var, ancak “Aeternum” çok daha çekici bir gösteri. Elbette her gösteride bir öncekine göre çok daha güçlü bir dans ortaya çıkıyor ve biz her iki gösterinin en iyi bölümlerini birleştirmiş olduk.
- Sahnede tavandan deri kayışlarla asılarak dans ediyorsunuz ve böylesine zorlayıcı hareketlerinizin herhangi bir göndermesi var mı?
- Son gösterimiz “Aeternum” doğaüstü olayları ve sınırlarını sorguluyordu. Tüm fiziksel hareketlerle, ‘sanat sonsuzluktur’ fikrinden yola çıkıyoruz. Sahnede yine koreografilerle ölümsüzlüğe ve sonsuzluğa göndermeler yapıyor olacağız.
- Tüm kardeşler dövüş sanatlarında ve klasik balede de Flamenko’da olduğu kadar deneyimlisiniz, peki dövüş sanatları ve klasik balenin Flamenko dansınıza sizce nasıl bir etkisi oluyor?
- Dövüş sanatları deneyimimiz sayesinde sahnede çok güçlü bir dans ortaya çıkıyor. Klasik bale eğitimi de estetik için çok önemli ve bu gösteride dövüş sanatları da ince bir estetikle sahnede oluyor. Sahnede Flamenko ile birlikte kung-fu ve hatta kick box bile var.
KARAYİP KORSANLARINI ANIMSATIYOR
- Ünlü İspanyol korku filmleri “Yetimhane” ve “Julia’nın Gözleri” için yaptığı müziklerle bilinen Fernando Valezquez’le de çalıştınız. Peki gösterinize bir korku filmi atmosferi katmış oldu mu?
- Zaten bizler de o ünlü korku filmi “El Orfanato” – Yetimhane’yi izledikten sonra özellikle Fernando Valezquez ile çalışmak istedik. Gösterimizde hem Los Vivancos’un müzikleri var, hem Valezquez’in müzikleri. Ancak bizim gösterimizde filmlerinde olduğu gibi korku ya da gerilim duygusundan çok epik bir film duygusu var, belki gösterideki senfonik müzikleri de düşünecek olursanız, daha çok “Karayip Korsanları” gibi büyük Hollywood prodüksiyonunu anımsatıyor diyebiliriz.ANKARA /