Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail ile ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz, bu iş bitti
Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail ile ticari ilişkileri artık ayakta tutmuyoruz, bu iş bitti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüştü
Dışişleri Bakanlığı, 1915 olayları hakkında yapılan açıklamaları reddetti
Dışişleri Bakanlığı, 1915 olayları hakkında yapılan açıklamaları reddetti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’i resmi törenle karşıladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’i resmi törenle karşıladı
Türkiye Expo 2023 Doha’da AIPH Uluslararası Büyük Ödülü’nü kazandı
Türkiye Expo 2023 Doha’da AIPH Uluslararası Büyük Ödülü’nü kazandı
HABERLER>KÜLTÜR-SANAT
9 Kasım 2017 Perşembe - 12:03

Pembe Köşk müze olmalı

Hello Ankara’ya konuşan İsmet İnönü’nün kızı ve İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, doğduğu, büyüdüğü ve hala yaşadığı Pembe Köşk’ün dönem dönem açılan değil sürekli bir müze haline dönüştürülmesini istiyor.

Pembe Köşk müze olmalı

Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı ve İnönü Vakfı Başkanı Özden TokerPembe Köşk ile ilgili merak edilenleri anlattı:

Pembe Köşk’te belirli dönemlerde sergiler açıyorsunuz. 27 Ekim’de açılan son sergiden bahsedebilir misiniz?

Biz Pembe Köşk’ü senede iki defa ücretsiz olarak ziyarete açıyoruz. Biri 23 Nisan’ı da içine alan bir ay ve diğeri de 27 Ekim’de başlayan sergi dönemi. Bu serginin ismi, ‘Kurtuluş Savaşı: Eskişehir Kurtuluş Müzesi Pembe Köşk’te. Eskişehir Kurtuluş Müzesi’nden getirilen belgeler, fotoğraflar ve çeşitli dokümanlar sergilenecek.

Siz sergiyi gezenlerle birebir ilgileniyor musunuz?

Ben buradaysam misafirlerimizle, ziyaretçilerimizle ev sahibi olarak birebir ilgileniyorum. ‘Ev sahibi’ diyorum çünkü babamı kaybettikten 10 yıl sonra Erdal abimin (Erdal İnönü) kararıyla bize anlatılanları, bizim gördüklerimizi, annemin burada topladığı şeyleri vatandaşla paylaşmayı doğru bulduk. Bütün bu evi ve her şeyi kendimize saklayabilirdik. Biz aile olarak paylaşmayı uygun bulduk. Belli dönemlerde bunları sergiliyoruz. Amacımız burayı devamlı müze haline getirmek, yukarı katını da ziyaret açmak.

 

ANNEMİN GELİNLİĞİNİ 60 YIL SONRA GÜLSÜN GİYDİ

Evin tarihinden biraz bahsedebilir misiniz?

Babam, bu evi, 1923 yılının eylül ayında alıyor. Ev o zamanlar, dört odalı ve iki katlı bir bağ eviymiş. O dönem, etrafta Ankaralıların yazlık evleri varmış. Keçiören’de ve Ankara Kalesi civarında oturan varlıklı aileler, yaz aylarında buradaki bağ evlerine gelirmiş. Babam evi aldığı sırada annem İzmir’de oturuyor. İkisinin mektupları var. Babam anneme mektuplarında ‘Nihayet ev aldık ama biraz tadilata ihtiyacı var’, ‘Ne kadar zor işmiş’ gibi şeyler yazıyor. Nihayet evi aldıktan iki yıl sonra bu eve taşınıyorlar. Tabi iki odalı bağ evine ilaveler yapılıyor. Mesela yemek odası Atatürk’ün arzusuyla ilave ediliyor. Atatürk, o dönem kendi evinin de mobilyalarının siparişini İstanbul’da bir ustaya veriyor. Aynı zamanda burası için de sipariş veriliyor. Yemek odasındaki masa ve sandalyeler, bu oturma grupları, Atatürk’ün sipariş verdiği eşyalar ve hala burada hiçbir şeyi değişmeden duruyor. Atatürk, ayrıca bu evde balolar verilmesini istiyor. O dönem yaşam tarzında değişiklikler var. Evkaf Apartmanları vardır, orada ve Atatürk’ün Orman Çiftliği arazisi içindeki evinde -şu an yıkıldı tabi- balolar düzenlenirdi. Bu evin de, ‘Bilardo odası’ dediğimiz odası, balolar için ilave edildi. Bu evdeki ilk balo, 22 Şubat 1927’de yapıldı. Bu gördüğünüz duvar süsleri, lambiriler, lambalar hepsi o döneme ait. Annemin yatak odası aynısı gibi duruyor. Annem ve babam, 1916 yılında evlenmişler. Annemin gelinliğini, 60 yıl sonra benim büyük kızım Gülsün, düğününde giydi. Annemin gelinliği, özel eşyaları, yatağı, çarşafları hala olduğu gibi duruyor.

 

Size göre evin en özel bölümü hangisi?


Yemek odası, babam ve Atatürk’le en çok vakit geçirdiğim bölüm. Buradaki masa açılınca 30 kişilik oluyor. Gelen ziyaretçilere babam ve Atatürk’ün nasıl oturduğu, nasıl konuştukları, arkadaşlarına nasıl hitap ettikleri ve onların düşüncelerine nasıl önem verdikleri konusunda bilgiler aktarıyorum. Bunları, duyduğum şekliyle değil, gördüğüm bizzat şahit olduğum haliyle anlatıyorum. Yemek saatinde Atatürk, bizim de sofraya gelip, onunla beraber yemek yememizi isterdi. Bunu babam istemezdi, ama Atatürk isterdi.

ANNEM, BABAM, ABİLERİM BİR DE ATATÜRK VARDI

Sizin Atatürk’le özel bir anınız var mı?


Atatürk’le birlikte yemek yemiş olmam benim için çok özel. ‘Çocuklar kendinize güvenin, soru sorun’ derdi. ‘Merak edin, merak etmezseniz, başarılı olamazsınız’ derdi hep. Ben de, gelen çocuklara bunu söylüyorum. Öğrenmek isteyeceksiniz. Öğrenmek istemezseniz, biz size hiçbir şey öğretemeyiz. Atatürk’ü hep masanın etrafındaki haliyle hatırlıyorum. Ben küçükken bütün ailelerin bizim gibi olduğunu düşünürdüm. Her yerde Gazi Paşa’ya büyük bir sevgi ve saygı vardı. Benim için annem, babam, abilerim ve bir de Atatürk vardı. Her şeyiyle bize çok yakındı. Atatürk, buraya oturduğunda hiçbir fevkaladelik hissetmezdim. O havayı, Atatürk bize hissettirirdi. Bir defasında masada bana ‘Özden sen büyüyünce ne olmak istiyorsun’ diye sordu. Ben de ‘Öğretmen olmak istiyorum’ dedi. Çok hoşuna gitti. ‘Biz ne yaptıysak, öğretmenler sayesinde yaptık. Bundan sonrası için de çok iyi öğrencilere ve öğretmenlere ihtiyacımız var’ dedi.

 

Peki, o dönemin Ankara’sından bahsedecek olursak, nasıl bir Ankara hayatı vardı?


Tabii bizim gözümüzde çok güzel bir Ankara vardı. Heyecan dolu bir Ankara vardı. Yani her şeyi büyük bir heyecanla takip ederdik. Yapılacak şeyleri, resmi bayramları mesela... Biz hep devlet okullarında okuduk. Ben buradaki Çankaya İlkokulu’nda okudum. Ağabeylerim de, benim çocuklarım da, orada okudu. Ve çok da iyi bir ilkokuldu. Sonra ben Kız Lisesi’ne gittim. Ağabeylerim Gazi Lisesi’ne gittiler. Sonra ben Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne gittim. Erdal Ağabey’im burada Fen Lisesi’nde, Ömer Ağabeyim İstanbul’da teknik üniversitede okudu. Kız Lisesi’nde okuduğum sıralarda 19 Mayıs günlerinde törenler olurdu, gidilirdi. Harp Okulu öğrencileri gelirdi. Biz şortla giderdik. Orada hep birlikte çok güzel vakit geçirirdik. O günü heyecanla beklerdik. Aynı şekilde; operaya gitmek, tiyatroya gitmek... Hepsi bizim gözümüzde çağ atlamak gibi bir aşama olarak görülürdü.

 
Emniyet teşkilatından Anıtkabir’e ziyaret
 
Kale düştü dibe vurdu
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Mavi Melekler Büyükelçilik'te
‘Mavi Melekler’ adlı 30 kişilik gönüllü ekiple 31 yıldır binlerce insana ...
Kraliyet Sarayı’nda konser verdi
Dünyaca ünlü flüt solisti Şefika Kutluer, Polonya’da Varşova Kraliyet Sarayı’nda bir konser verdi.
Bu valizde tarih var
Ankara Sanat Tiyatrosu’nun yeni oyunu ‘Bir Valize Ne Sığar Ki’, 2017-2018 ...
 
Define avcıları türbeyi talan etti
Define avcıları, Gölbaşı Bağiçi Mahallesi’ndeki tarihi Seydi Yusuf Türbesi’ni ...
Caz Derneği’nin Ankara şubesi açıldı
Uluslararası Ankara Caz Festivali ve Bodrum Caz Festivali gibi önemli ...
Zorba’ya özel temsil
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin bu sezon sanatseverlerle buluşturduğu ...
 
‘Anadolu Türküleri’ Grammy yolunda
Dünyanın en prestijli müzik ödülleri arasında kabul gören Grammy’nin ‘Dünya ...
Sivas unuttu, Google hatırlattı
Ünlü halk şairimiz Aşık Veysel’in doğum gününü, dünyanın en çok kullanılan ...
Tunceli’de önemli arkeolojik bulgular tespit edildi
Tunceli’de, Bitlis Eren Üniversitesi akademisyenleri tarafından “Demir ...
 
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Bahçeli ayıp etti
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Hrant Dink Cinayeti ve Hukukun Üstünlüğü: Siyasi Manipülasyon ve Toplumsal Bölünme
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
İşsizlik ve Enflasyon Arasında İnce Bir Denge
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
Siyasette İddialar ve Siyasi Oyunlar: Gerçekler ve Algılar
Münir SAATCİ
Münir SAATCİ
Milletvekilleri Belediye Başkanlığına Aday Olmamalı
Vedat Bilgin
Vedat Bilgin
Veda zamanı
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri