Geçen hafta yaşanan olayların herkesi "Türkiye, nereye gidiyor?" sorusuyla karşı karşıya bıraktığını belirten Baykal, "Herkesin ortak kanısı artık Türkiye'nin böyle devam edemeyeceğidir. Görülmemiş bir kaos ortamı ortaya çıkmıştır. Ülkenin en önemli kurumları birbirlerine karşı çekişme, çatışma ortamı olarak nitelendirilen bir tablonun parçası olmuşlardır. Ortamı olarak nitelendiren, diyorum, çünkü, ben öyle nitelendirmiyorum. Ama doğal olmayan bir manzara var" diye konuştu.
Manzaranın "ciddi olduğunu" kaydeden Baykal, "Bütün bunların temelinde bu Ergenekon olayı var. Ergenekon ortaya çıktığı zaman 'siyasi bir dava' demiştim. Her geçen gün bu inancım daha da kökleşiyor" dedi.
Ergenekon'un yığınca acıyı yarattığını belirten Baykal, "Atabey Soruşturması"nı "tertip" olarak nitelendirdi.
Baykal, "Dursun Çiçek" hakkındaki soruşturmanın akıbetini de sorarak, "Şu ıslak imzayı bir gösterseler de görsek ya? Ne oldu ihbarı yapan zat? Böyle manzara olur mu? Bu, kaos değil mi? Bu tablo kabul edilebilir mi? Böyle hukuk, böyle devlet olur mu? Böyle Türkiye, böyle iktidar olur mu? Böyle iktidar olursa böyle Türkiye olur. Değiştirilmesi gereken denklem bu" dedi.
"Kafes planı"nın akıbetini de soran Baykal, sanıklardan birinin "planın uydurma olduğuna" dair ifadelerini okudu.
-"ARKASINDA HÜKÜMET VAR"
Deniz Yarbay Ali Tatar'ın intiharına da değinen Baykal, bunun dikkatle izlenmesi gereken bir konu olduğunu söyledi.
İntiharın altında "onur patlamasının" yattığını ifade eden Baykal, Tatar'ın intihar mektubundan bir bölüm okudu. Baykal, "Olur canım böyle olaylar mı diyeceğiz? Burada çok samimi isyan, tepki yok mu? Bunu işitmemeye mi çalışacağız? Bu feryadı, kimsenin işitmemesini mi sağlayacağız?" diye sordu.
Baykal, daha sonra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarının ortaya çıktığını ifade etti.
Deniz Baykal, ortada, ABD üssünden geldiği ifade edilen ihbarların bulunduğunu, bu ihbarlarla 8 askerin gözaltına alındığını, daha sonra serbest bırakıldığını, ancak çalıştığı yerlerde bilgi ve belge aramalarının devam ettiğini anımsattı.
Dili sürçerek, "Kozmik soruşturma, Arınç'ın intiharıyla başlayan bir süreç" diyen Baykal, daha sonra sözlerini, Arınç'a yönelik suikast girişimiyle başlayan bir kozmik soruşturma olarak düzeltti.
Baykal, soruşturmayı yürüten hakimin takip edildiğini düşündüğünü, Emniyet güçlerinin, takip ettiği iddia edilen askeri araçları durduğunu anımsatarak, "Kozmik soruşturmanın içinden, kozmik patatesler çıkıyor" dedi.
"HÜKÜMETİN HİMAYESİ ALTINDA"
Bu manzaranın, ibret alınması gereken bir manzara olduğunu dile getiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hükümet bazı kurumlarla çatışıyor. Yargı kiminle çatışıyor, kiminle kavgası var, kime karşı savaş açmış durumda? Silahlı Kuvvetler kime karşı savaş açmış durumda? Silahlı Kuvvetlerin bir saldırısı, harekatı, mücadelesi söz konusu mu? Silahlı Kuvvetler sinmiş, savunmaya çalışıyor. Kurumlar arası çatışma değil. Çatışma var da, saldırı var. Saldırı da Hükümetin bilgisi ve himayesi altında yapılıyor.
Bu manzara, 'Türkiye garip bir hal aldı. Niçin böyle oldu anlayamadık' denilecek bir manzara değil. Türkiye, siyasetin bilinçli kararı, tercihi, planı ve projesiyle adım adım buraya doğru götürülüyor. Herkes bunu söyleyemiyor, kimisi korkuyor, çekiniyor, başıma dert almayayım diyor. O susacak, bu susacak, olur mu? Herkes susarsa da Deniz Baykal susmayacak, söyleyecek."
"CUMHURBAŞKANI'NA DA OMBUDSMAN LAZIM"
Baykal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, "Silahlı Kuvvetlerine karşı asimetrik, dengesiz bir harekat vardır" dediğini anımsatarak, "Asimetrik psikolojik harekatın arkasında Hükümetin kendisi var" iddiasında bulundu.
Türkiye'nin ombudsman aradığını, demokrasilerde ombudsmanın olmadığını dile getiren Baykal, "Cumhurbaşkanı ombudsman. Şimdi Cumhurbaşkanı'na da bir ombudsman lazım" dedi.