SİYASETİN “Baba” lakaplı duayeni, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hem 2009 yılını değerlendirdi hem de 2010 için tarihi uyarılarda bulundu, artan ayrışma ve bölünme korkusuna dikkat çekti:
Türk halkı, korku ve kaygı içinde
2010 yılına girerken Türkiye’de halk korku içinde, kaygılı ve endişeli... Yargı siyasallaştı, şehit aileleri feryat ediyor, telefonlar dinleniyor, basın baskı altında, Genelkurmay Başkanı bile durumdan şikayetçi...
Eskiyen şapkalar değiştirilir!..
BU huzursuzluk ortamıdır. Devletin yıpratılmaması gerekir. Devlet baş gibidir; hükümetler şapka gibidir, şapka eskir ve değişir. Devletsizlik, fetret ve kargaşadır. Demokratik devleti güçlü tutmak zorundayız.
Türk halkı korkulu, kaygılı
2009 yılını değerlendiren Demirel, yargının siyasallaştığını, şehit ailelerinin feryat ettiğini, telefonların dinlendiğini, basının baskı altında olduğunu, Genelkurmay Başkanı’nın bile durumdan şikayet ettiğini söyledi
9 Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 2009 yılını EkoEnerji Dergisi’ne değerlendirdi. Kendi deyimiyle, 6 kere gidip 7 kere gelen, 2 kez muhtıra, 2 kez de darbe gören Demirel, “2010 yılına girerken Türkiye’de halk korku içinde, kaygılı ve endişe içinde. Bu huzursuzluk ortamıdır” dedi. Süleyman Demirel, “Üzüntüyle ifade edeyim ki, Türkiye’de sokaklara dökülen şehit anaları ’oğlumu ver’feryadı içine girmişlerdir. Devlete, ’oğlumu ver’diyor. Devletten oğlunu istiyor. Şimdiye kadar böyle hadise Türkiye’de hiç olmadı. Gaziler kendilerine devletin verdiği madalyaları, devletin verdiği nişanları iade etmişlerdir. Devletin yaptırdığı protez kolları, bacakları fırlatıp yerlere atmışlardır. Bu fevkalâde hazin bir olaydır” diye konuştu. Demirel, Kandil’den gelen PKK’lılarla ilgili görüntülerin de halkı rahatsız ettiğini belirtti.
TSK’da rahatsızlık
Süleyman Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun yanında, devletin omurgası olan TSK’nın en üst kademesinden vaki sızlanmalara ve şikâyetlere kulak vermek lâzım. Genelkurmay Başkanının bir savaş gemisine binip, diğer komutanlarla beraber Trabzon açıklarına gidip orada basın toplantısı yapması ve bu basın toplantısında, ’içinde bulunduğumuz süreçten rahatsızız, bunu yetkili ve ilgili makamlara ilettik’ şeklinde şikâyet etmesi, bu zamana kadar az rastlanan olaylardan biridir. Çok rahatsız edici.”
Böyle provokatör olur mu?
“Eğer bütün bunlar provokasyonsa, bu provokasyonları kim yapıyor?” diye soran Demirel, şunları kaydetti: “Yani bir ülkede Yargıtay Başkanı, bir ülkede Genelkurmay Başkanı, bir ülkede Baro, bir ülkede şikayetçi olan basın, şikayetçi olan diğer organlar, bunların hepsi provokatör olur mu? Bir ülkede herkesten şüphelenilir mi? Herkesin telefonu dinlenmeye kalkılır mı? Bunlar anlaşılır şeyler değildir” diye konuştu. Devletin yıpratılmaması gerektiğini bildiren Süleyman Demirel, “Devleti yıpratmayalım, devlet baş gibidir, hükümetler şapka gibidir, şapka eskir ve değişir. Devletsizlik, fetret ve kargaşadır. Demokratik devleti güçlü tutalım. Devleti arar hale gelmeyelim” uyarısında bulundu.
Baykal ve Demirel, Murat Karayalçın’ı acı gününde yalnız bırakmadı
Eski başbakan yardımcılarından Murat Karayalçın’ın vefat eden annesi Fevziye Karayalçın için Kocatepe Camiisi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bazı parti yöneticileri ile milletvekilleri, eski bakanlar, siyasetçiler katıldı. Öğle namazının ardından Fevziye Karayalçın için cenaze namazı kılındı. Fevziye Karayalçın’ın cenazesi Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Vatandaş, mahremiyetinin ihlal edildiği kanaatinde
Süleyman Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: “Neticede sokaklarda arbedeler cereyan etmeye başlamıştır. Bir taraftan da vatandaşımızda bir bölünme korkusu, ayrışma korkusu yer almıştır. Bunlar karşısında neden kaygı vardır denildiği zaman, birinci mesele bu bölünme, ayrışma korkularıdır.Vatandaşı rahatsız eden hususlardan bir diğeri de telefon dinlemeleridir. Vatandaş mahremiyetinin ihlâl edildiği kanaatindedir. Telefon vatandaşın mahremiyetine giren bir olaydır. Bu dinlenen telefon kayıtlarının mahkemelere çıkarılıp delil olarak kullanılması ise insanları korkutmuştur.”
Yargının siyasallaşması en önemli şikayet konusu
Süleyman Demirel, “Devlet organları arasında açıkça bir ahenksizlik mevcuttur. Yargının en yüksek kademesinden şikâyetler yapılıyor. Yargıtay Başkanı, ’Yargıya karşı sistematik hücum var’ diyor. Yargının siyasileştirilmesi şikâyet konusu, hem de yargının mensupları tarafından. Yargıya vaki saldırılar rahatsız edici. Aynı istikamette barolar, ’yargı siyasallaştırıldı’ diye şikâyet ediyor” diye konuştu. Demirel, basına yapılan açık ve gizli baskılarin, basını çok sıkıntılı duruma soktuğunu belirterek, “Bugün Türkiye’de basının hür ve serbest olduğunu iddia etmek biraz zordur. Basının içinde bulunduğu durum orta yerdedir ve pekâlâ basın önemli bir baskı altındadır” dedi.