AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK) içinde birisi yanlış yaparsa, oradan hareket ederek tüm orduyu itham etmenin, TSK'yı hedef almanın doğru olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.
Hüseyin Çelik, AKP Merkez Yürütme Kurulu(MYK) toplantısından sonra açıklamalarda bulunarak, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Çelik, bazı medya grupları ve yorumcuların, bir seçim hazırlığı olduğu yönünde haberler verdiğini de kaydederek, "Kimse yanlış bir yorum yapmasın. 2011'de ve zamanında milletvekilliği genel seçimi yapılacaktır. Toplumu bir beklenti içerisine sokmaya gerek yok" dedi. Piyasaları kararsızlığa itmenin gereği olmadığının da altını çizen Çelik şöyle konuştu:
"Ama 2011 yılında ve süresi içerisinde genel seçimlerin yapılacağını da bu vesile ile sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü biz siyasi istikrarın devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Siyasi istikrar devam ederse ekonomik istikrar devam eder. Türkiye ne çektiyse, hatırlamaya çalışın 1971'den 80'e kadar 1991'den 2002 yılına kadar geçen süreleri gözünüzün önüne getirin, Türkiye ne zaman yamalı bohça gibi koalisyon hükümetleri ile idare edilmişse Türkiye'nin ekonomisi de baş aşağı gitmiştir. Siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrarsızlık getirmiştir. AK Parti ile birlikte Türkiye siyasi istikrarın tadını adeta çıkarmıştır. Bundan sonra da ümit ediyorum ki bu tadı çıkaracaktır."
Çelik, MYK toplantısında iç, dış, siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeleri değerlendirdiklerini, 2009 yılında kamuoyuyla paylaştıkları "demokratik açılım" süreciyle ilgili olarak da partinin kararlılığının bir kez daha vurgulandığını söyledi.
-"BU MESELE YARGIYA İNTİKAL ETMİŞTİR"-
Bir gazetecinin gözaltındaki askerlerin serbest bırakıldığını hatırlatması üzerine Çelik, şu karşılığı verdi:
"Bildiğiniz gibi bir dava açıldığı zaman veya birileri hakim karşısına çıkarıldığı zaman bir iddia ile çıkarılır. İki şık vardır, ya serbest bırakılacaktır ya da tutuklanacaktır. Burada peşin hüküm içerisinde olmak, mutlaka tutuklanacakmış gibi veya mutlaka serbest bırakılacakmış gibi birileri toto oynamaya kalkarsa veya birileri bir tarafta diğerleri diğer tarafta olursa bu hukukla bağdaşmaz. Netice itibariyle bu mesele yargıya intikal etmiştir.
Türkiye bir hukuk devletidir. Eğer yargımıza, hukukumuza güveniyorsak verdikleri karara da itibar etmek zorundayız, onlara da güvenmek zorundayız. Şu anda yargının el attığı, incelediği bir meseledir. Bunun üzerine çok fazla spekülasyon yapmanın da çok anlamlı olmadığını düşünüyorum."
-İFADE KRİZİ-
AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Kapatılan DTP'nin milletvekillerinden ifadeye çağrılmaları yolundaki bir soruyu soruyu şöyle yanıtladı:
"Biliyorsunuz Anayasa'nın 14. maddesi kapsamındaki suçlarla ilgili bir davadan söz ediyoruz. Ve bununla ilgili bir çağrıdan söz ediliyor. Zaman zaman bu gündeme gelince 'AK Partili milletvekilleriyle ilgili diğer partili milletvekilleriyle ilgili de TBMM'de dosyalar var. Onlar hakkında açılmış davalar var. Onlar niye gitmiyorlar?' şeklinde itirazlar yükseliyor. Şapla şeker birbirine çok benzer, ama bu ikisini karıştırmamamız lazım. Anayasanın 14. maddesi kapsamındaki suçlar çok farklı suçlardır ve buralara bir istisna getirilmiştir. Bir hukuk devletinde birileriyle ilgili bir iddia olabilir, bir itham olabilir, sorgulama söz konusu olabilir. Ve yasaların gereği ne ise bunların yerine getirilmesi gerekiyor. Şahıstan şahısa bu değişken olmamalıdır. Düşüncemiz budur."
Çelik, Başbakan Yardımcısı Arınç'a yönelik suikast iddialarıyla ilgili bir başka soruyu yanıtlarken de her kurum içerisinde gerek eylemi, gerek söylemi itibariyle yanlış yerde duran, yanlış yapan insanların olabileceğine işaret ederek, "Ama o şahısların hatalarından hareket ederek topyekün o kurumları suçlamanın, onları itham etmenin, onlara toptancı yaklaşmanın ben de hakkaniyetle bağdaşmadığını ve hukukla bağdaşmadığını düşünüyorum" diye konuştu. Çelik şöyle devam etti:
"Biliyorsunuz suçların kişiselliği prensibi hukukun temel prensiplerinden biridir. Bu siyaset içerisinde de olabilir, medya içinde de olabilir, iş dünyasında da olabilir, yargıda da olabilir. Bir siyasetçi yanlış yaptığı zaman veya bir parti içerisindeki siyasetçi yanlış yaptığı zaman o siyasi kadroyu, partiyi tüzel kişiliği itham etmek ne kadar doğru değilse Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde birisi yanlış yaparsa oradan hareket ederek tüm orduyu itham etmenin, TSK'yı hedef almanın da doğru olmadığını düşünüyorum. Bu yargı için de böyledir, medya için de, iş dünyası için de böyledir.
Dolayısıyla toptancı olmayalım ve şahıslardan hareket ederek onları mensup bulundukları kurumları toptancı bir suçlamayla karşı karşıya bırakmayalım. Bu yönüyle, Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarına ben de katılıyorum."
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Türkiye'de bazı konularda tartışmalar varsa, bu hür bir medyanın, hür bir siyasetin olduğunu gösterir ve bu tartışmaları bir gerginlik ve gerilim olarak değerlendirmek kesinlikle doğru değildir" diye konuştu.