Ancak, Hürriyet’in izlenimlerime göre, Genelkurmay Başkanlığı, Orgeneral
İlker Başbuğ’un "sonuna kadar gidilecek" yönündeki özel emri ile belki de tarihinin en kapsamlı soruşturması için harekete geçti. Başkent kulislerindeki ilk algılamalara göre son durum şöyle:
Sıra sayı numarası ve geçişi görülmüyor
Söz konusu belgenin kesinlikle emir komuta zinciri içinde ve talimatla hazırlanmadığı konusunda herkes kendinden emin. Çünkü, Genelkurmay kayıtları teker teker kontrol edildi. Böyle bir evrak sıra sayı numarası ve geçişi görülmüyor. Ancak, belgenin nasıl ve kimler tarafından hazırlandığı konusu hálá muamma. Hiç kimse soruşturma bitmeden bu konuda birşey söylemiyor. Aynı şaşkınlık ve arayış karargahta mevcut.
Yani, içeriden birileri, ’içeride hazırlanan orijinal káğıt’ diye özellikle mi servis etti, ya da dışarıda birileri hazırlayıp, diğerlerine Genelkurmay belgesi gibi mi lanse etti? Bu olasılıklar dahil tüm başlıkların üzerinde duruluyor.
Hafta sonu gelen ağır tepkiler ve yazılar sonucu savcılık açıklaması hemen geldi. Çok havada kalıyor diye eleştiriler var. Belki de tepkiler bu kadar olmasa bir kaç gün bu açıklama daha geç gelebilirdi.
2 ayrı açıklama askeri savcılığın bağımsızlığı
Önceki gün yaşananlar aslında bir açıklama düellosu değildi. Savcılık açıklamayı yaptı. Ama siyasi yorum ve mesajları karargáh verebileceği için 2. açıklama yapıldı. Planlıydı. Zaten normal yol da buydu. Ayrı ayrı açıklamalarla yine Orgeneral
İlker Başbuğ’un da işaret ettiği savcılığın bağımsızlık yapısına da atıfta bulunulmuş oldu.
Adı geçen kurmay albay ve çalışma arkadaşlarının ifadeleri alındı. Tüm çalıştıkları cihazlar geriye dönük olarak da tarandı. Ancak bu yeterli görülmedi. Kesin emin olana dek konunun daha üzerine gidilecek. Başbuğ’un, sadece albayın söylediklerini aktarıp, kendi kesin görüşünü, ’kesinlikle suçsuz’ olarak belirtmemesi bu yüzden.
Önümüzdeki dönemde karargáhtan yeni ve ilginç açıklamalar da gelebilir.
Bu konuda Emniyet’ten belge ile ilgili kriminal araştırma isteğinde bulunuluyor.
Yine de, Genelkurmay’ı özellikle haksız bir iftira ile zor ve güçsüz duruma düşürmeyi planlayan daha önce de benzerleri de yaşanan komplo seçenekleri de gözardı edilmiyor.
Emeklilerin konuşması rahatsız ediyor
TSK yönetim kademesi, bazı muvazzaf ve emekli personelinin, işin içinde olmamasına rağmen uzun bir süreden beri sağda solda gelişigüzel konuşup bunun ’kurum görüşüymüş’ gibi algılanmasına yol açtığının farkında ve bundan çok rahatsız.
Bu tip bazı kişilerin, dış sivil sosyal ilişkilerinde Genelkurmay’ın gizli ve resmi görüşlerine hakimmiş ve kurumun koluymuş gibi görüntü vermeleri de ciddi rahatsızlık sebebi. TSK içinde personele bu nedenle bu konularda özellikle uyarılarda bulunuluyor..
Ankara’da konuşulanlardan biri de, TSK genelinde, üzerine vazife olmadan, kurumu zor duruma sokma pahasına abuk sabuk işler içine zaman zaman girebilenlerin varlığı. Bunlar üst rütbeli değiller. Komuta kademesi ile ilgisi yok. Ayrıca, TSK içinde ayrılık yaratmasalarda, ’Ben olsaydım’cı’ bir münferit varlık zaman zaman karşınıza çıkabiliyor.
Teröre karşı uyumu parçalama girişimi
Bir iddia da, dış istihbarat bağlantısı yönünde. Yani, bu belgenin hazırlanıp ortaya sürülmesi ile son dönemde özelikle terörle mücadele konusunda Genelkurmay ile hükümet arasındaki uyumu parçalamaya yönelik bir girişim olabileceği tartışılıyor.
Ayrıca, Orgeneral Başbuğ’un bazılarına göre sistemi geren, yani ’istenen’ Genelkurmay Başkanı olmaması nedeni ile ’bakın görün, aslında perde arkasında neler yapıyor neler’ görüntüsü vermek için bazılarınca ortaya atılmış bir komplo da olabilir deniliyor.
Başbuğ’un daha önce geçmişte karargáhı zor duruma sokan ve bir türlü netliğe kavuşmayan belgeler nedeni ile bu kez bu konunun özellikle aydınlatılması için bizzat konuyu kendisinin takip ettiği ifade ediliyor.