Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
'Yeni Kamu Binalarına Yeşil Sertifika Zorunluluğu Geliyor
"Yeni Kamu Binalarına Yeşil Sertifika Zorunluluğu Geliyor
Dijital Terörizm Milli Güvenlik Sorunu, Herkes Sorumluluk Almalı
Dijital Terörizm Milli Güvenlik Sorunu, Herkes Sorumluluk Almalı
Erdoğan:UCM’nin Kararı, İnsanlık Adına Büyük Bir Adım
Erdoğan:UCM’nin Kararı, İnsanlık Adına Büyük Bir Adım
Tekin, Öğretmenler Günü'nde Mesleki Düzenlemeleri ve Eğitimdeki Değişimi Anlattı
Tekin, Öğretmenler Günü'nde Mesleki Düzenlemeleri ve Eğitimdeki Değişimi Anlattı
İŞKUR Aday Havuz Sistemiyle 50 Bin İş Arayana Ulaşıldı
İŞKUR Aday Havuz Sistemiyle 50 Bin İş Arayana Ulaşıldı
HABERLER>GÜNDEM
30 Ocak 2010 Cumartesi - 09:54

'Orduyu ezerek zafer olmaz'

CHP lideri Baykal, son iki yıldır yaşananları pusu ve komplo olarak değerlendiriyor.

 Orduyu ezerek zafer olmaz

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Vatan Gazetesi Genel Yayın Müdürü İsmail Yuvacan, Ankara Temsilcisi Bilal Çetin ile CHP Genel Merkezi’nde görüştü.

Türkiye’de şu anda darbe ihtimalinin bulunmadığını söyleyen Baykal “Geçmişte yaşanan darbeler, onların ortaya koyduğu tablolar herkes için yeterince uyarıcı olmuştur” dedi.

CHP lideri Deniz Baykal, Danıştay saldırısının bir kırılma noktası olduğuna inanıyor. Yaşananları bir yerlerde hazırlanmış ‘bir komplo’ olarak değerlendiren Baykal “Ne TSK, ne de muhalefet darbecidir. Ama iktidar komplocudur. İktidar pusu kurmaktadır” diyor.

Danıştay cinayetinin Türkiye’de bir kırılma noktası olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a göre bu kadar büyük komplolar kendiliğinden ortaya çıkamaz.

CHP lideri son yıllardaki tüm komploların temelinde “iktidarın uzun süredir devletin en hassas makamlarında gerçekleştirdiği kadrolaşma politikası” yatıyor.

Deniz Baykal’ın Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

TÜRKİYE’NİN GENEL FOTOĞRAFI VE İDDİALAR:

Türkiye’de hükümetin kurumlarla çatıştığı, kurumları itibarsızlaştırmaya çalıştığı bu kadar açık, bu kadar net bir ortam yaşanmamıştı. Bu vahim bir durumdur. Bunun altında gene olağan dışı, sıra dışı birtakım uygulamalar, yöntemler var. Telefon dinlemeleri... Anayasa Mahkemesi’nin iptal etmesine rağmen, gerekçeli karar Resmi Gazete’ye yansıtılmadığı için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı faaliyetine devam ediyor. Yargıçlar dinleniyor, Danıştay dinleniyor. Türkiye’nin önüne birden bire bizi ayağa kaldıracak iddialar ortaya atılıyor.

CHP’NİN İDDİALARA YÖNELİK TUTUMU:

Bunlardan biri Albay Çiçek ile ilgili ’İrticai Eylem Planı’. Hepimiz ayağa kalktık. ’Eğer bu doğru ise ve emir kumanda zinciri içinde yapıldıysa bunun hesabı derhal verilmeli’ dedik. ’Emir kumanda zinciri olmadan böyle bir çalışma yapılıyorsa bunun hesabı verilmeli’ dedik. ’Seyirci kalan insanlar da hesabını vermeli’ dedik. Ama ’Hiç biri doğru değil ve boş bir iddia ise bunu görmek, bunu etkisizleştirecek sistematik bir faaliyete girmek lazım’ dedik. Genelkurmay’da meşru hükümete karşı, siyasi partiye karşı hukuk dışı tezgahlar planlanacak. Olur mu böyle bir şey? Hep beraber heyecanlandık. ’Bunun üzerine gidelim’ dedik. Baktık ki fotokopi. Ama tatmin olmadık. 4.5 ay geçti. Ama büyük laf etmedik. Rahatsız olduk.

MEKTUP YOLLAYAN TANIK ŞİMDİ NEREDE?:

Sonra adamın birisi çıktı ve Ergenekon savcısına mektup yazdı. ’Gerçek belge bende. Tanık olmaya hazırım’dedi. Postaya verdi. Ne kadar ilginç ki o posta da makamına ulaştı. Ne oldu ondan sonra? Ortada bir iddia var, Türkiye’yi sarsan bir iddia. Sonra Adli Tıp’a havale ettiler. Baktık kurum, bir hüküm verdi, “kuvvetle muhtemel” diye. Adli Tıp’ın sabıkaları, nasıl oluşturulduğu ortada. Peki, ’kuvvetle muhtemel’ diyenler grafolog mu? Hayır. Garipoğlu olayı, Hüseyin Üzmez olayı ortada. Sonra Albay Dursun Çiçek’i çağırdılar. ’Albay da o belgeyi eldivenle tutarım. Parmak izim kalır’ dedi. Bu ciddi bir meydan okuma. Uluslararası ya da ulusal bu işi inceleyecek bir merciye aktaralım.. Ona da hayır. Bu delillerle Ergenekon Mahkemesi’ne sevk edildi. Bu mahkeme delilleri inandırıcı bulmadı ve bıraktı. Albay gitti Genelkurmay’da çalışmaya başladı. Ne oldu? Bunun reytingi düştü. Unuttuk. Bir tanesini sonuna kadar götürün görelim. Tanık olmak isteyen kişi davet edildi mi? Mektubun gönderildiği postaneye, kamera kayıtlarına bakıldı mı? Islak imzalı olduğu söylenen belgede Dursun Çiçek’in parmak izi araştırıldı mı?

DANIŞTAY CİNAYETİ KIRILMA NOKTASI OLDU:

Danıştay cinayeti, hepimize siyasi hayatın çok tehlikeli bir noktaya geldiğini işaret eden bir olaydır, kırılmadır. Olayın faili Alpaslan Aslan yakalandı. Fail, kendisi lehine açıklama yapmaya çalışan ailesine bile ’Benim şerefim bu’ diyerek tarihe karşı gerekeni yapmış gibi davrandı. Sonra telefon kayıtları çıktı. Saldırıya yardım eden ikinci kişinin AŞTİ’den yaptığı telefon kayıtları ortaya çıktı.

İkinci fail, Osman çıktı ve ’İtiraf ediyorum gerçekler bildiğiniz gibi değil’ dedi. Başbakan ise olayın olduğu ilk andan itibaren ’Olay bildiğiniz gibi değil’ dedi.

Sonra da çıktı ve ’Baykal bunun içinde’ dedi. Biz de bunun üzerine dedik ki, ’Başbakan akli melekelerini yitirmiş.’ Kim vicdanını sığdırır da beş tane hakimi, tümünün de ölmesine imkan verecek şekilde tarar. Bunu da o insanlara dost gözüküp sadece Türkiye’yi karıştırmak için yapabilir. Bu olacak iş midir? Başbakan Salı günkü Meclis grup konuşmasında ’Hatırlayın. Danıştay cinayetinden sonra ne manşetler attılar’ diyor.

KOMPLO KADROLAŞMA ÇABALARININ SONUCU:

Kurgu, senaryo, o senaryoyu temellendirmeye yönelik bağlantılar, gizli tanıklar, uydurma itirafçılar, eklenmiş çarpıtılmış belgeler, dokümanlar bir yerlerde hazırlanıyor ve ondan sonra belli bir planlama ile Türkiye’nin önüne konuluyor. Bu komplolar kendiliğinden ortaya çıkamaz. Ergenekon’da da, TSK’ya yönelik irticai eylem planında da, intihar eden Yarbay Ali Tatar olayında da, Kozmik oda sürecinde de... Bu komploların temelinde iktidarın uzun süredir devletin en hassas makamlarında gerçekleştirdiği kadrolaşma politikası yatar.

İDDİALARDAN SOMUT NE ÇIKTI?:

Ortaya atılan iddiaların, komploların her biri toplumu heyecanlandırıyor, ilgilendiriyor da, ne çıkıyor? Bu kadar üst üste bu kadar büyük bir sürü ifşaat. Hiçbirinden somut net haklı birşeyin çıkmaması ve buna rağmen buna devam edilmesi. Bu bakılması incelenmesi gereken bir durum. Bu şekilde işlerin ele alınmasından kim yararlanıyor? Bu doğal bir tablo değil. Kabul edilebilir bir tablo değil.

TAHRİP ET; YERİNDE TUT POLİTİKASI YANLIŞ:

İktidar yansıyan bilgilerle; devlet kurumlarında, belki TSK’da çok ciddi bazı yanlış işlerin yapılmakta olduğu, darbe hazırlığı yapılmakta olduğu teşhisini yapmış olabilir. Böyle bir ihbar da gelmiş olabilir. Ama bunu ilan etmek ciddi bir iş değildir ve bu devlet adamlığına sığmaz. Eğer böyle bir iddia gelmişse önce tahkik edeceksin. Bunu bir sonuca bağlayacaksın. Eğer bu iş komuta kademesinin sorumluluğu dahilinde yapılıyorsa o zaman komuta kademesini görevden alacaksın. Kararlılıkla yapacak sonra çıkıp kamuouyuna anlatacaksın. Önce tahrip et. Sonra yerinde tut politikası olmaz. Bu, kuruma da ülkeye de o insanlara da zarar verir.

SONUÇ İTİBARSIZLAŞTIRMADIR:

Biz acaba ’Üzüm mü yemek istiyoruz?’ yoksa ’Bağcıyı mı dövmek istiyoruz?’ Bu tablo ortaya çıkmıştır. Buradaki amaç olabilecek yanlışları yakalayıp olanları ortadan kaldırmak için etkili çalışma yapmak; bunları yapacak insanlara destek vermek değildir. Tam tersine insanları hak etmedikleri halde sorumlu olmadıkları ithamlar altında tutup kurumların, insanların itibarsızlaştırılmasına neden olmaktır.

Çok planlı, çok yönlendirilmiş bir yöntem uygulanıyor. Amaç bekçiyi dövmek. Hedef o. Buna göre planlanmış, buna göre uygulanıyor ve bunun sonunda da TSK gereksiz şekilde sarsılıyor, itibarsızlaştırılıyor. Kurumlar güvenini kaybetmeye başlıyor.

Bunların ülke güvenliği açısından çok ciddi sorunları oluyor. Hiçbir ülke kendi ordusunu yenerek, ezerek zafere ulaşamaz. Türkiye’de birileri kendi ordusunu ezerek, yenerek bir zafer arayışındadır. Bu tablo çok vahim bir tablo. Bu süreç Türkiye’deki büyük gerilim ve çatışma ortamını besleyen bir süreçtir.

AKLI BAŞINDA KİMSE DARBEYE BEL BAĞLAMAZ:

Şu anda açıktır ki Türkiye’de bir darbe tehlikesi, tehditi yoktur. Dünya ile ilişkilerimiz teknolojideki gelişmeler, geçmişteki yaşanmış olaylar, onların ortaya koyduğu tablolar artık herkes için yeterince uyarıcı olmuştur ve aklı başında kimse Türkiye’de darbeye bel bağlar ve yarar bekler noktada değildir. Ama darbe lafından geçilmiyor. Darbe her yerde; manşetlerde, ekranlarda..

Genelkurmay Başkanı da üzüntü duyarak bile olsa darbe kelimesini kullanmak zorunda kaldı. Bu üzüntü verici ve paradoksal bir tablo. Darbe olasılığı yok ama darbe söylemi var. Darbe siyaseti yok ama ticareti var.

Bir yerlerde hazırlanmış

Kurgu, senaryo, o senaryoyu temellendirmeye yönelik bağlantılar, gizli tanıklar, uydurma itirafçılar, çarpıtılmış belgeler, dokümanlar bir yerlerde hazırlanılıyor...

Anayasa değişikliği

Anayasa’yı kim değiştirecek? Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla Anayasa’ya karşı eylemlerin odağı haline geldiği hükme bağlanmış bir parti değiştirecek...

Akıl var, mantık var

İntihar eden yarbayın işi de çok açık, çok net anlaşılıyor. İnsan ölümün eşiğinde yalan söyler mi? Bu adam savaşı sürdürmek istiyor. Kızına “En iyi şekilde yetiş bunun hesabını sor” diyor. İnanmamak mümkün değil.... Akıl var, mantık var. Bir yarbay, komutanını niye vursun... Hiç mantığı var mı?

‘Eskiden tankı radyoevine gönderince iletişim biterdi’

Darbe kimin politikası? Bu soruyu sormak lazım. Eskiden tankı gönderiyordun radyoevine, ülkedeki bütün iletişimi ele alıyordun. Şimdi nerede? Yasalar yetmiyor şimdi... İnternet ağının bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde birinin emir kumanda zinciri ile ülkeyi yönetmek mümkün mü?

Böyle bir şey yok. Darbe ne Silahlı Kuvvetler’in politikasıdır, ne bunu ciddi bir seçenek diye sahiplenen bir çevre vardır ne de muhalefet darbecidir. Çok açık. İktidar pusu kurmaktadır. İktidar komplocudur. Artık, pusu ve komplo iktidarın yeni yöntemidir. İktidar komplocudur. Muhalefet darbeci değildir.

Türkiye’de son dönemdeki olaylar ciddi yıpranmaya neden oldu. Bir ayrıştırma politikası ortaya çıkmıştır. İnsanlar birbirlerinin kimliklerini, etnisitesini sorgulamaya başlamıştır. Kiralama işlemleri, istihdam kararları etnik ayrıştırma duygusunun etkisi altına girmiştir.

Bu çok tehlikeli ve ağır bir süreçtir. Ekonomide yaşanan olumsuz, ağır tablonun üzerine bir de kurumsal çatışma tablosu bindi. Şimdi geldiğimiz noktada üzerine bir de Anayasa değişikliği.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ:

Anayasalarda değişiklik bir ihtiyaç olarak çıkar. Yaygın bir kabul görmesi lazım. AKP iktidarı tek yanlı bir kendi ihtiyaçlarına yanıt verecek Anayasa değişikliğini topluma dayatmaya çalışıyor... Kurumlarla savaşın, kurumları etkisiz kılmaya yönelik mücadelenin en son açılımı, en son aracı anayasa değişikliğidir. Anayasa değişikliği ile şimdi amaca ulaşılmak isteniyor. Anayasa değişikliği yargıya karşı saldırının, savaşın, Silahlı Kuvvetler’e karşı savaşın yeni açılımı olarak planlanmıştır. Değişikliğin hedefi, bugüne kadar iftirayla, ithamla, uydurma belgeyle kurumları yıpratmaya yönelik mücadeleyi şimdi nihai düzeyde çözüme kavuşturma arayışıdır.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN HEDEFİ:

Anayasa değişikliği, siyaseti yargıya hakim kılma girişimidir. Bu çok tehlikeli bir olaydır. Yargı bağımsız değilse onun artık tarafsız olduğunu hiçbir şart altında umut etmek mümkün değildi. Bağımsız olmayan yargıyı siyaset yönetir. İktidarın belirlediği yargının tarafsızlığına inanma imkanı da yoktur. Türkiye’de parlamentonun dörtte üçü dokunulmazlık zırhının arkasına saklanan insanlardan oluşmaktadır. O insanların kendisi bağımsız değil. Onlara teslim edilen yargının ne tarafsızlığına, ne de bağımsızlığına güvenmek mümkündür. HSYK tanzim edilecekmiş. Yargı bugünkü yapı altında dahi büyük ölçüde siyasetçilerin denetimi altına girmiştir. Ergenekon davası yargı bağımsızlığı ile nasıl izah edilir, bunu irdelemek lazım.

HSYK’NIN YAPISI:

Ama bilin ki eğer HSYK, iktidarın tayin ettiği insanlarla oluşma noktasına gelirse artık Türkiye’de can, mal güvenliği, kişi hak ve özgürlüğü, hukukun üstünlüğü konuları tümüyle ortadan kalkar. Anayasa’yı değiştirecek. Kim değiştirecek? Kendisi Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla Anayasa’ya karşı eylemlerin odağı haline geldiği hükme bağlanmış bir parti değiştirecek.

Umut ediyorum ki, iktidarın içindeki aklı başında insanlar bunun yanlış olduğunu iktidara hissettireceklerdir, giderayak Türkiye’yi yeni gerginliklere sürüklemenin doğru olmadığını onlara anlatacaklardır ve bu teşebbüsten vazgeçireceklerdir.

Anayasa değişikliği konusu Türkiye’yi bir kırılma noktası ile karşı karşıya getirebilecek olan bir konudur. Çok büyük sorumluluk hepimizi bekliyor. Millete karşı referandum bir tuzak olarak kuruluyor. Bu tuzağı ortadan kaldırmak bizim görevimiz olacaktır.

 
MHP ile olmazsa referandum
 
'Tam gün'e jet onay !
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
MHP ile olmazsa referandum
MHP, anayasa değişikliği için destek vermezse hükümet sandığı göze aldı...
İkinci kapatmayı açacak denilen savcı konuştu
Her parti için kapatma davası açılıp açılmayacağı kendi fiilleriyle ölçülür. ...
Büyükelçiye taciz şoku
Türk Dışişleri'nde taciz şoku yaşanıyor.
 
Türk halkı kime güveniyor?
son seçim sonuçlarını bilen isim Adil Gür'e göre halk kimseye güvenmiyor!..
İşte TMSF'nin yeni başkanı
Odatv'nin iddiasına göre Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) yeni ...
Tekel'in eylem çadırında yas
Tekel işçisi 49 yaşındaki Hüseyin Arslan’ın yaşadığı aile dramı yürek sızlattı.
 
Bahçeli'den 'gaz' desteği
MHP lideri Bahçeli: Erdoğan ‘gaza gelme’yi fark ettiyse Türkiye ve AKP kurtulur
Kardeş ülkeden GAZ resti
İlham Aliyev: Türkiye'nin ödediği gaz fiyatı düşük. Bu şartlarda devam edemeyiz...
Emri bizzat Başbuğ verdi: Sorgulayın
162 subaya 'Balyoz' sorgusu
 
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kayyım uygulaması milletin ortak talebidir
Oylum Demiray
Oylum Demiray
Terörle mücadelede ‘Sri Lanka modeli’
Yavuz Münir Saatçi
Yavuz Münir Saatçi
Narman örneği ve siyasetin dibe vurma sebebi
Dağıstan Türkmen
Dağıstan Türkmen
Atatürk düşmanlığının altında yatan ne?
Dilek Yılmaz
Dilek Yılmaz
Atatürk gerçek bir Müslüman
İzzet Sevimli
İzzet Sevimli
Bu ülkeyi partiler düzeltemez...
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri