Tabak, yaptığı yazılı açıklamada, kanser ile enfeksiyon arasındaki ilişkiye dikkati çekerek, kan hücreleriyle ilişkili kanserlerde hastalığın tedavisi için kullanılan ilaçların kemik iliğine zarar vermesi sonucunda hastanın enfeksiyonlarla karşı karşıya geldiğine işaret etti.
Fehmi Tabak, bu hasta grubundaki kayıpların en önemli nedeninin de enfeksiyonlar olduğunu ifade etti.
Böbrek, mide, meme, bağırsak ve akciğer gibi herhangi bir organda ortaya çıkan kanserlerde ise yine kanser ilaçları kullanımı nedeniyle ortaya çıkan beyaz kan hücrelerinde azalmaya bağlı olarak gelişen enfeksiyonların var olduğunu kaydeden Tabak, bu hastalardaki enfeksiyonların tedavisinin ise nispeten daha kolay olduğunu belirtti.
Tabak, Hepatit B virüsünün (HBV) dünyada sigaradan sonra ikinci en sık kanser nedeni olduğunu vurguladı.
Tüm dünyada yaklaşık 400 milyon, Türkiye'de de 3-4 milyon kişinin Hepatit B virüsü taşıdığının tahmin edildiğini belirten Tabak, karaciğer kanserinin en sık görüldüğü yerlerin HBV taşıyıcılığının yaygın olduğu Güney Doğu Asya ülkeleri olduğunu belirtti.
Tabak, açıklamasında şunları kaydetti:
''Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalarda kanda dolaşan HBV ile doğru orantılı olarak karaciğer kanser riskinin arttığı gösterilmiştir. Yine kronik Hepatit B ve C'nin etkili tedavisi ile karaciğer kanser riskinin de azaldığı gösterilmiştir. Ülkemizde de maalesef taşıyıcılık sıklığı yüzde 4-5 civarındadır. 3-4 milyon taşıyıcının çoğunluğu sağlıklı taşıyıcı olup, bunlarda karaciğer kanseri gelişme riski vardır. Fakat bu risk kronik hepatitlilere göre çok azdır.
HBV enfeksiyonu açısından sevindirici bir olay ise bu hastalığın etkin olan bir aşısının bulunmasıdır. Bu özelliği ile hepatit B aşıları karaciğer kanserini de engelleyen bir aşı olma niteliğindedir. Ülkemizde her yeni doğanın aşılanması 10 yılını doldurmuştur. Aşılama oranları da yüzde 95'lerin üzerindedir.''
Mide kanseri ve lenfomasına yol açan Helikobakter pylorinin de toplumdaki oranının yaşla beraber arttığını, 40'lı yaşlardakilerin yüzde 40'ında, 50'li yaşlardakilerin yüzde 50'sinde bulunduğunun bilindiğini anlatan Tabak, açıklamasında ''Kişide bulunması mutlaka ülser ve gastrite yol açmadığı gibi mide kanserine de mutlaka neden olmamaktadır. Mide kanseri ve lenfoması bu bakteriyi taşıyanların çok çok azında ortaya çıkmaktadır'' ifadelerine yer verdi.
Amerikan Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümünden Prof. Dr. Fehmi Tabak,açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
''Enfeksiyon ajanlarının yol açtığı kronik, uzun süren inflamasyon (iltihap) kanser gelişimine neden olmaktadır. Bu tür kanser gelişimine neden olan ajanlara Helikobakter pylori ve Hepatit B ve C'yi örnek olarak gösterebiliriz.''
Helikobakter pylori'nin yol açtığı mide lenfomasının, bu bakteriyi ortadan kaldıran değişik antibiyotikler ile önemli ölçüde gerileyebildiğini ifade eden Tabak, ayrıca kadınlarda serviks kanserine yol açabilen Human Papilloma Virüsü'ne (HPV) karşı HPV aşılarının da son yıllarda kullanıma girdiğini hatırlattı.