Haber-Sen Genel Başkanı Ali Yılbaşı, TRT yönetiminin 'kendisinden olmayana hayat hakkı tanımadığı'nı iddia ederek, "12 Kasım 2010 tarihi itibariyle aralarında 12 kameraman, bir spiker ve 3 muhabirin bulunduğu toplam 25 kişi İstanbul, Erzurum ve Trabzon'a sürüldü" dedi.
Haber-Sen Genel Başkanı Ali Yılbaşı yazılı bir açıklama yaparak, 30-40 yıldır TRT'ye emek veren, savaş, doğal afetler, çatışmalar, toplumsal olaylar gibi en zor koşullarda görev yapan deneyimli 12 kameramanın TRT İstanbul Müdürlüğü'ne sürgün edildiğini iddia etti.
-
UZMANLARA STÜDYO KAMERAMANLIĞI YAPTIRILIYOR-
Yılbaşı, TRT'de yaşananların 'en vahiminin' ise bugüne kadar muhabir olarak çalışan, alanında
uzmanlaşan Ersoy Kof ve Muammer Demiröz'ün TRT İstanbul Müdürlüğü'ne stüdyo kameramanı olarak görev yapması için gönderilmesi olduğunu belirtti.
Yıllardır spor spikerliği yapan ve atletizm alanında
uzmanlaşan Güven Göktaş'ın Ankara Radyosu'na, Türkiye'nin
ilk ve tek maç anlatan
kadın spikeri Semahat Özdoğan'ın
Türkiye'nin Sesi Radyosu'na, Hüseyin Başaran'ın Erzurum'a, spor muhabiri Mustafa Gör'ünTrabzon'a sürüldüğünü savunan Yılbaşı, "Bunlar bugün itibariyle Sendikamıza ulaşan bilgiler, çok sayıda TRT emekçisinin sürgün edilmesine ilişkin yazının hazırlandığı da Sendikamıza gelen bilgiler arasında" dedi.
-ÇALIŞANLAR EMEKLİ OLMAYA ZORLANIYOR-
İstanbul'a, Trabzon'a, Erzurum'a gönderilenlerin bir bölümünün emekli olmaya zorlandığını ifade eden Yılbaşı, "Daha birkaç ay önce "personel ihtiyacı' gerekçe gösterilerek bir kamera asistanı İstanbul'dan Ankara'ya tayin edilmişken şimdi "
ihtiyaç' gerekçe gösterilerek Ankara'dan deneyimli kameramanları İstanbul'a göndermenin başka bir açıklaması yoktur" diye konuştu. Yılbaşı açıklamasını şöyle sürdürdü:
"İbrahim Şahin döneminde alınan 86 kamera asistanının 60'ı Ankara'da çalışıyor, İstanbul'da
ihtiyaç var ise
yeni alınan kamera asistanları niçin İstanbul'da işe başlatılmadı? Bu sürgünlerin tek gerekçesi var; TRT yönetimi artık "kendileri gibi olmayan' hiç kimseyi TRT'de görmek istemiyor."
-TRT'DE ÇALIŞANLARA KARŞI BİR SALDIRI BAŞLATILDI-
TRT'de mesleğine, işine,
Kurumuna sahip çıkan, işin iyi yapılması için canla başla çalışanlara karşı bir saldırının başlatıldığını iddia eden Yılbaşı, TRT emekçilerinin "Ya biat edeceksin, ya da biat edeceksin" dayatması ile karşı karşıya olduklarını savundu.
Yılların bilgisi, birikimi ve deneyiminin yok sayıldığını söyleyen Yılbaşı, "Uzun yıllar içinde oluşmuş yayıncılık kültürü yerle bir ediliyor.
Türkiye'nin en deneyimli spikerleri bir bir ekrandan çekiliyor, prodüktörlerin program önerileri reddediliyor, alanında uzmanlaşan muhabirlere aktif görevden el çektiriliyor.
TRT ekranları, radyoları birkaç ay önce işe başlamış ve bırakın Türkçe'yi doğru kullanmayı,
konuşmayı bile beceremeyen stajyer spikerlere emanet edildi. TRT haber merkezinde birisi Genelkurmayı izlemek üzere toplam iki sarı basın kartı sahibi muhabir kaldı" dedi.
-BASIN KARTI SAHİBİ OLAMAYACAK KİŞİLERE GÖREV VERİLİYOR-
Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM'deki gelişmeleri izlemek ve haber yapmak üzere yürürlükteki mevzuata göre basın kartı sahibi bile olamayacak kişilere görev yaptırıldığını savunan Yılbaşı, "Yıllarını TRT'ye vermiş, muhabirler, prodüktörler, spikerlere
işyaptırılmazken,
kuruma ışıkçı, sesçi, montajcı kadrosu ile alınanlara muhabirlik, prodüktörlük yaptırılıyor. 2007 seçimlerinde AKP'nin Seçim otobüslerinin çığırtkanlarına spikerlik görevi veriliyor" dedi.
TRT yönetiminin
kurum personelini "bizden olanlar-olmayanlar" diye ikiye ayırdıklarını ifade eden Yılbaşı, "Kendilerinden önce yani 2005"ten önce TRT'de çalışmaya başlamış herkesi ötekileştirdiler. Kendilerinden olmayanları, kendileri gibi düşünmeyenleri tasfiye ediyorlar. TRT yönetimi huzuru ve
iş barışını bozmuştur. Bozulan
huzuru ve
iş barışını
yeniden tesis etmek artık mümkün değildir. Bundan sonra yaşanacaklardan TRT yönetimi sorumludur" dedi.