Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Araştırma Uygulama Merkezi, Altındağ Belediyesi ve Kalkınma Ajansı işbirliğiyle hazırlanan müzede, Ankara’nın sözlü anlatım, geleneksel tiyatro, toplumsal uygulamalar, el sanatları geleneğiyle doğa ve evrenle ilgili bilgiler, üniversite öğrencileri tarafından tiyatrolaştırılarak yaşatılmaya çalışılıyor.
Müzenin kurucu başkanı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, müzeyle ilgili bilgi verdi. Oğuz, “Bu müzede, bir binası olmadığı için yıkıldığını, yok olduğunu fark etmediğimiz ve adına ‘somut olmayan kültürel miras’ dediğimiz miraslarımızın halk tarafından tekrar hatırlanmasını sağlayacağız” dedi.
Eskiden müze denilince camekanların ardında antik değeri olan objeler, heykellerin akla geldiğini ancak bunun son dönemlerde değiştiğini belirten Oğuz, “Artık insan odaklı katılımı, kişilerin kültürü yaşayarak öğrenmesini esas alan bir başka müzecilik tarzı gelişti. Bu tarz müzecilik ise somut olmayan kültürel mirasın aktarımında en iyi modellerden birisi” diye konuştu.
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
Sözlü kültür geleneğinin toplum için önemli olduğunu söyleyen Oğuz, müzede eğitimli masal anlatıcılarının bulunduğunu söyledi.
Halkbilimi öğrencilerinin bir yıldır Ankara’nın bütün köylerini, ilçelerini dolaşarak, dijital ortamda on binlerce sayfa tutan “Ankara’nın somut olmayan kültürel mirası” envanterini tespit ettiklerini kaydeden Oğuz, müzedeki masal anlatıcılarının derlenen Ankara masallarını büyük, küçük herkese anlatacağını ifade etti.
HER GÜN ETKİNLİK
Öcal Oğuz, müzede etkinliklerin bir takvim çerçevesinde süreceğine belirterek, yakın bir zamanda takvimin tamamlanıp yayınlanacağını bildirdi.
“Etkinliklerimiz her gün olacak, her geldiğinizde bir masalcı bulamayabilirsiniz ama her seferinde bir etkinlik bulursunuz” diyen Oğuz, büyük grupların taleplerine yönelik konsept oluşturacaklarını da belirtti.
Oğuz, kültür aktarımında katılımın esas olduğunu belirterek, “Diyelim ki bir gelin adayı ‘Ben Ankara da usulüne uygun bir kına gecesi yapmak istiyorum ama bilmiyorum’ diyor. Biz konağımızı, müzemizi açıyoruz, onlar kendi misafirleriyle geliyorlar ve geleneksel kınayı biz onlara öğretiyoruz. Adeta geleneksel Ankara evinde, belki 19. yüzyıldaki gibi kına türküleriyle gelini ağlatarak uğurlayacağız” diye konuştu.