Türkiye böyle durumlara alışkın. Son iki yılda bu tarz baskınlar ve tutuklamalar Türk televizyonlarında bol bol haber oldu. Ancak Pazartesi ve Cuma günü tutuklananlar geçmişte olduğu gibi sağcı milliyetçilerin arasından çıkan belirsiz isimler değildi. Bu sefer tutuklananlar son yıllarda Türkiye’ye damgasını vuran, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasının koruyucusu üst düzey generallerdi.
Der Spiegel, 1960’dan bu yana Türkiye’de dört askeri darbe yaşandığını hatırlattı. Tutuklamalardan bu yana pek çok Türk, ordunun misilleme yapıp yapmayacağını soruyordu. Başbakan Tayyip Erdoğan fazla ileri gitmiş olabilir miydi?
Dergi, hükümetin ordudan çekinirmiş gibi görünmediğini, Erdoğan’ın ülkeyi önünde herhangi bir engel olmaksızın yönetmeye devam ettiğini belirtti ve ekledi: “Asıl gergin görünen taraf ordu.”
Tutuklamaların ardından Orgeneral İlker Başbuğ, Mısır ziyaretini iptal etmesine rağmen, İspanya’da bulunan Erdoğan’ın “yargı süreci işliyor” yorumunu yapması Başbakan’ın soğukkanlılığını ortaya koydu.
22 ŞUBAT DÖNÜM NOKTASI OLDU
Dahası, tutuklamaların yaşandığı 22 Şubat tarihi Türkiye’deki İslami hükümet ile laik askerler arasındaki güç mücadelesinin doruk noktasını oluşturdu. Hükümet yanlısı gazeteler olayla ilgili haberleri bir zafer edasıyla verdi.
Erdoğan, ordu ve mahkemelerin kendisini devirme çabalarından sıyrılırken, generaller kontrol altına alındı. Başbuğ’un, Erdoğan’ın başörtüsü nedeniyle iki yıl önce askeri hastaneye kabul edilmeyen eşinden dolayı özür dilemesi, bir dönüm noktası oldu.
Dergi, yıllardır Türk hükümetinden ordunun gücünün azaltılmasını isteyen Avrupa Birliği’nin (AB) de yaşanan gelişmelerin ardından memnun olması gerektiğine dikkat çekti.
ORDUNUN MİSİLLEMESİ
Der Spiegel, Kemalist seçkinlerin pes etmesi durumunda bunun Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşanan bir durum olacağını hatırlatırken karşı tarafın da misilleme yapma hazırlıkları olduğunu ifade etti. Aylardır, hukuk sistemi içindeki Kemalistlerin, Ak Parti’nin kapatılması için dava hazırlığında olduklarına inanılıyor.
Generaller, Erdoğan’ın yaptığı pek çok şeyin modern Türkiye’nin temellerine yöneltilmiş bir saldırı olduğunu düşünüyor. Ancak generallerin Erdoğan’ı yerinden etmek için ellerinde kısıtlı sayıda yasal ve siyasi araç kaldı. Eski usul yöntemlerle gücü ele geçirmeye çalışmak da artık bir seçenek olmaktan çıktı.
“Buna rağmen aralarında üst düzey karar alıcıların da olduğu aşırı milliyetçi bir grup hükümeti devirmek için yollar arıyordu” ifadesini kullanan Der Spiegel, Özden Örnek’in Nokta dergisinde yayımlanan “Darbe Günlükleri”yle ve “Kafes” planıyla ilgili tartışmaları hatırlattı.
Dergi, ordunun yöneltilen suçlamaları kendi içinde soruşturması konusunda baskı altında olduğunu belirtti ve geçen hafta Erdoğan, Başbuğ ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında yapılan “tansiyon düşürme” görüşmesinde Genelkurmay Başkanı’nın ortalığı temizleme sözü verdiğini ifade etti.
İSLAMİ DEMOKRASİ?
Der Spiegel, tutuklamaların hükümet yanlısı basında yarattığı heyecanın ne Türk halkında, ne de Avrupa’da görülmemesinin şaşırtıcı olduğuna dikkat çekerek, “Bunun nedeni, birçok Türk ve Avrupalının aslında Erdoğan’a güvenmemesi mi? Türkiye Cumhuriyeti tarihinin belki de en güçlü başbakanı Erdoğan, gerçekten kusursuz bir demokrat mı?” sorularını sordu.
Pek çok kesimden insanın Ak Parti’nin kurduğu düzenden rahatsız olduğu belirtilen yazıda
Erdoğan’ı sert dille eleştiren gazeteci Burak Bekdil’in, “AK Parti kendi yandaşlarını toplumun her yerine doldururken sadece ordunun demokratikleşmesiyle nasıl bir demokrasi inşa etmiş oluruz ki? İslami bir demokrasi mi?” sorusunu hatırlatıldı.
Erdoğan birkaç yıl önce iktidar “halkın elindedir” demişti. Elbette haklı. Ancak pek çok insan Başbakan’ın hangi halktan bahsettiğini merak ediyor.