ANKARA- Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, “bayram tatili” suskunluğunu, grup toplantısında bozdu. Muhalefete ağır dille yüklenen Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi eleştiri bombardımanına tuttu. Erdoğan, özetle şöyle dedi:
KORKAKLARIN PARANOYASI: Muhalefetten proje beklerim. Var mı projeleri? Yok. Muhalefeti, beyaza kara demekle tanımlıyorlar, ’muhalefet budur’ diyorlar. Muhalefet bu değil. Muhalefet, yanlışı gösterip doğruyu söylemektir. Eğer siz yanlışı gösteremiyor, doğruyu söyleyemiyorsunuz, görevinizi yapmıyorsunuz demektir, halkın nezdinde de itibarınız olmaz. Tarih boyunca muhalefette kalmaya mahkum olursunuz. Korkakların en büyük paranoyası barıştır. Kifayetsizlerin en büyük çekincesi demokrasidir. Bağnazların, çapsızların, jakobenlerin en büyük kaygısı özgürlüklerin gelişmesidir. Çünkü onlar barışı, demokrasiyi, hukuku taviz olarak, tehdit, tehlike olarak algılarlar. Onlar, acıları, gözyaşlarını dindirmeyi, çığlıkları susturmayı; vatanperverlikten, milliyetçilikten, cumhuriyetçilikten ödün vermek sanırlar. Bu yüzden barışa düşmanlık besliyorlar, bu yüzden demokrasinin gelişmesinden rahatsızlık duyuyorlar, özgürlüklerin gelişmesini endişe ile karşılıyorlar.
SİPARİŞ HABERLER: Ak Parti, annelerin, babaların gözyaşının dinmesini istiyor. ’Terörle pazarlık masasına oturacak, bölünmeye kapı açacak’ diyorlar. Bu akıl almaz tezleri öne sürenlerin yardakçıları, milletimizin hassas değerlerini istismar ederek, karalama kampanyalarıyla alttan alta kin ve nefret duygularını tahrik ederek, Ak Parti’nin öncülük ettiği barış sürecini provoke etmeye çalışıyorlar. Bu planlı haberlere, bu türden sipariş haberlere kimse itibar etmesin.
YARIŞA GİREMEZSİNİZ: Kimse bizimle milliyetçilik ve cumhuriyetçilik yarışına giremez. Çünkü biz cumhurun içinden birer ferdiz ve cumhurun ta kendisiyiz. Vatanseveriz diyorlar, icraatları yok. Memleketin hangi meselesine yönelik çözüm öneriniz, projeniz var Allah aşkına. Tembel, çapsız, kifayetsiz, vizyonsuz muhalefetten hiç bir ülkeye fayda gelmez, bu bir gerçektir.
BÖYLE Mİ MİLLİYETÇİSİN?: ’Türk milliyetçisiyim’ diyenler iktidara geldiklerinde akşam yatmışlar bir sıfır, sabah kalkmışlar bir sıfır koymuşlar. Böyle mi Türk milliyetçisisin? Sorarsan, ’Biz koalisyondaydık.’ Zaten koalisyondan kurtulamayacaksın ki... Ancak girebilirsin, koalisyonla, kenarından, köşesinden.. Bu millet size tek başına iktidar vermez.
SİVAS’A PASAPORT GEREKMİYOR: Bizi bu ülkeyi bölmekle suçlayan zevat, Sivas’ın ötesine gitmeye, siyaset yapmaya çekiniyor. Soruyorum; bundan daha büyük bölücülük olur mu? Niye çekiniyorsun, niye gitmiyorsun? Samimi söylüyorum. Oraya gitmek için pasaporta gerek yok ki...
KETENCİ BEYANATI UNUTULMADI: Ama sözlerin sahibi çıkıyor, pişkinlikle, ’evet, yanlış anlamadınız. Dersim’de analar ağlamıştır, bugün de anaların ağlamasında bir sakınca yoktur’diyor. Bunları göğsünü gere gere söylüyor. Şecaat arz edeyim derken, sirkatin söylüyor. Anamuhalefet lideri de genel başkan yardımcısının sözleri karşısında şaşkına dönmüş, tepkileri savuşturmaya, maniple etmeye çalışıyor. Ne söylediğini bilmez halde ’60 yıl öncesinden medet umma, Alevilerden sana hayır yok, başka kapıya’ diyor. Baykal; sen o kapının bekçisi misin? Yıllar önce Alevilere, CHP’nin kapısını kapatan sen değil miydin? CHP İstanbul İl Kongresinde, il başkanlığına Ahmet Güryüz Ketenci’yi seçtirince coşkuyla basına, ’İşte İstanbul İl Başkanlığına seçtiğimiz arkadaşımız; hem Türk, hem Sünnidir, Alevi değil’ diye verdiğiniz beyanat unutulmadı. CHP’deki ikinci döneminizde bu unsurların temsilcilerini partinizden ihraç etmediniz mi, uzaklaştırmadınız mı, istifaya zorlamadınız mı? Bunları inkar etseniz bile, bunlar kayıtlara geçti. Sizin ne kadar hizipçi olduğunuz dillere destandır. Siz, bölge partisi, hizip partisi, zümre partisi oldukça, insanları dinlerine, etnik kökenlerine, mezheplerine ve meşreplerine göre ayırmaya devam ettikçe, Türkiye’de hiçbir sosyal kesime hitap edemeyeceksiniz.
HARİTADA YERİNİ BİLMEZ: Bahçeli, Türkiye Alevilik Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kurulması ve bunun devlet tarafından finanse edilmesi gerektiğini söylüyor. Sayın Bahçeli, Tunceli Üniversitesi bünyesinde Alevilik Araştırma ve Uygulama Merkezi resmen kurulmuştur. Ama tabii Tunceli’de ne olduğunu ne bittiğini Bahçeli bilmez ki... Haritadaki yerini sorsanız onu da bilmez.
DERSİM’E ŞARTLI YEŞİL IŞIK: Başbakan, dün, Tunceli’ye “Dersim” isminin iade edilmesini isteyen Tunceli Eğitim ve Sağlık Vakfı Kazım Arık ile beraberindeki heyeti “şartlı” yeşil ışık yaktı. Arık, Erdoğan’ın bu talepleri doğrultusunda “Diğer duyarlı kesimlerin de onayıyla ancak zaman içinde bu isimlerin değiştirilebilir. Bir alt yapısını hazırlayalm siz de yardımcı olun” dediğini söyledi.
KÜFÜR TARTIŞMASI
Kitabımızda olmayan Şeyleri İsnat edemezler
Yeni bir şey daha çıktı ortaya, benim hafıza kayıtlarımı okumakta da bu MHP’liler çok mahir olmuşlar. Yok dudak okuma varmış, dudak okumaktan bir şeyler çıkarmışlar filan... Kendi kimlik veya kişiliklerini sanıyorum bizde görmek istiyorlar. Biz asla onların kimlik ve kişiliğinde olmadık, olmayacağız da. Bizim kitabımızda olmayan şeyleri, bizim ahlaki yapımızda olmayan şeyleri asla bize isnat edemezler. Buna hakları yoktur.
Ketenci: Yanılıyor
CHP İstanbul eski İl Başkanı Ahmet Güryüz Ketenci, Başbakan Erdoğan’ın kendisiyle ilgili açıkalmasına yanıt verdi: “1995’te CHP İstanbul İl Başkanı seçildiğim gece Deniz Baykal ve Hürriyet’in Genel Yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’le Sezen Aksu konserinden çıktık. Ertuğrul Bey beni Deniz Bey’e övünce Sayın Baykal da ’Ahmet Bey solcu ve sosyal demokrat bir insandır. İstanbul nüfusunun büyük bölümü Alevi ve Kürt vatandaşlardan oluşmasına rağmen ona oy vermiştir. Bu da partimizin demokrasi çıtasının ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor’demiş. Ertuğrul Bey bunu ’Arkadaşımız hem Türk, hem Sünni’dir, Alevi değil’gibisinden anlamış ve ertesi gün köşesinde yazmıştı. Ben bu yazı dolayısıyla 6 ay televizyon televizyon dolaşıp doğruyu ve gerçekte olup biteni anlatmaya çalıştım. 1960’lardan beri CHP’nin içindeydim. Hiçbir zaman Alevi unsurların ihraç edilmesi gibi bir olayla karşılaşmadım ve duymadım.