TÜRKİYE Psikiyatri Derneği, son yüzyılda savaştan etkilenen insanların niteliğinin değiştiğini belirterek, “Askerler, 1. Dünya Savaşı’ndaki ölümlerin yüzde 80’ini oluşturmuştur. 1990 yılından itibaren savaşlarda yaşamını kaybeden insanların yüzde 90’ını kadın ve çocuklar oluşturmaktadır” açıklamasını yaptı.
Savaş ağır bir travma
Türkiye Psikiyatri Derneği’nden Dünya Barış Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, 71 yıl önce 1 Eylül 1939’da Nazi Alman ordularının Polonya’ya saldırarak 20. yüzyılın en kanlı savaşını başlattığı anımsatılarak, bugünün “Dünya Barış Günü” olarak kutlandığı hatırlatıldı.
Savaşın, insanların ölmesi, yaralanması ya da sakat kalmasının yanı sıra ailesini, yakınlarını ve dostlarını kaybetmesi, korku, acı, şiddet ve gözyaşı anlamına geldiği ifade edilen açıklamada, “Savaş, yalnızca geçmişteki ya da bugünkü mağdurlarını değil, süreğen etkisiyle sonraki kuşakları da örseleyecek ağır bir travmadır” denildi.
Ekrandan da etkiliyor
Geçen yüzyıldaki savaşlarda yaşamını yitiren ya da sakat kalan insanların çoğunluğunu askerlerin, erişkin erkeklerin oluşturduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Son yüzyılda etkilenen insanların niteliği ve niceliği değişmiştir. Örneğin askerler, 1. Dünya Savaşı’ndaki ölümlerin yüzde 80’ini, 2. Dünya Savaşı’nda yüzde 50’sini ve Vietnam Savaşı’nda ise yüzde 20’sini oluşturmuştur. 1990 yılından itibaren savaşlarda yaşamını kaybeden insanların yüzde 90’ını kadın ve çocuklar oluşturmaktadır. Ayrıca savaşın etkileriyle yaşadıkları yerden ayrılarak mülteci durumuna düşen savaşzedelerin de yüzde 80’ini kadın ve çocuklardan oluşmaktadır.
Savaşlar ruhsal sarsıntı nedeni
Savaşların yalnızca mağdurlarını değil, televizyon ekranlarından en çok çocukları etkilediğine dikkat çekilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
“UNICEF tarafından 1996 yılında yayınlanan ‘Dünya Çocuklarının Durumu’ raporuna göre, 1986-1996 yılları arasında gerçekleşen savaşlarda 2 milyon çocuğun öldüğü, 5 milyon çocuğun sakat kaldığı, 12 milyon çocuğun evsiz kaldığı, 1 milyondan fazla çocuğun ana babasını kaybettiği ve 10 milyon aşkın çocuğun ruhsal sarsıntı geçirdiği belirtilmektedir.
Çeşitli araştırmalar göstermiştir ki; savaşa katılan toplumlarda, savaştan sonra şiddet ve insan öldürme davranışında ciddi bir artış meydana gelmektedir. Örneğin ABD’de Vietnam savaşı sırasında cinayet ve saldırı olaylarında iki kat artış olmuştur. Savaşa giren toplumlarda şiddet ve saldırı olayları savaştan sonra en az yüzde 10 artarken, girmeyenlerde en az yüzde 10 azalma olmuştur. Savaş sonrası cinayetlerde görülen artış, savaşın sonu ya da niteliğinden bağımsızdır. Savaşta kaybedilen insan sayısıyla, savaş sonrasındaki cinayet artışı arasında paralellik saptanmıştır.”