Adalet Bakanlığı, ''soruşturma ve yargılamaların mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı çerçevesinde sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için, tüm kişi, kurum ve kuruluşlara düşen görevin, yargıyı gereksiz tartışmaların dışında tutmak olduğunu'' bildirdi.
Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, ''yazılı ve görsel basında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak kamuoyunu yanıltıcı ve bilgi kirliliğine neden olabilecek boyutta yayınlar yapıldığı'' belirtildi.
Tartışılan konuların hakim kararlarına dayanan yargısal faaliyetlere ilişkin olduğu dikkate alınarak, bu görevlerini yerine getirmekte olan yargı mensuplarının haksız eleştiriye maruz bırakılmaması için bazı hususların kamuoyunun bilgisine sunulmasında fayda görüldüğü kaydedilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
''Anayasanın 138. maddesinde 'Mahkemelerin bağımsızlığı' başlığı altında 'Hakimler bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez...' hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmak TCK'nun 288. maddesinde adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu olarak düzenlenmiştir. Bu hükümler karşısında, yargısal denetime tabi olan işlemlerle ilgili olarak tüm kişi, kurum ve kuruluşların özenli davranması gerekmektedir.''
Hakimler ve savcıların ifa ettikleri görevlerinin özelliği göz önüne alınarak, özel soruşturma ve yargılama usulüne tabi tutuldukları hatırlatılan açıklamada, ''Bu bağlamda, 2802 sayılı Kanun'a göre hakim ve savcıların görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçların Bakanlık izni ile soruşturulduğu'' kaydedildi.
Hakim ve savcıların kişisel suçlarının soruşturulmasının ise Bakanlık iznine gerek duyulmaksızın en yakın ağır ceza mahkemesi cumhuriyet başsavcısınca doğrudan yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''CMK'nun 251/1. maddesinde ise 250. maddede sayılan suçların görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olması ayrımı yapılmaksızın özel yetkili Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturulması hükme bağlanmıştır.
Yapılan bir kısım açıklamalarda CMK'nun 250/3. maddesindeki, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'da yargılanması öngörülen kişilere ilişkin istisnadan bahsedilerek, bu hükmün ihlal edildiği belirtilmektedir. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının mülahazaları bilinmemekle birlikte CMK'nun 250/3. maddesindeki düzenleme kovuşturma evresine ilişkin olup, yargılama mercini göstermektedir. Soruşturma evresi ise CMK 251. maddesinde düzenlenmiş ve soruşturulacak kişiler bakımından bir istisna getirilmemiştir. Nitekim benzer olaylarda Yargıtayın verdiği kararlar da bu doğrultudadır.''
Soruşturma sürecindeki işlemlerin hukuka aykırılık iddialarının itiraz ve temyiz müessesesi ile yargısal denetime tabi olduğu belirtilen açıklamada, ''Sürecin işleyişine ilişkin suç isnatlarının bulunması durumunda da ayrıca yetkili mercilerce gereğine tevessül olunacağı kuşkusuzdur. Soruşturma ve yargılamaların mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı çerçevesinde sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için, tüm kişi, kurum ve kuruluşlara düşen görev yargıyı gereksiz tartışmaların dışında tutmaktır'' ifadesine yer verildi.