Avrupa’nın göbeğinde bir şeyler kıpırdıyor. Eski dengeler çözülüyor, yenileri henüz tam oturmamış. İşte tam bu aralıkta Türkiye kendini gösteriyor. İstanbul’da yapılan o temas, Viktor Orbán’ın verdiği mesajlar, aslında kıtanın nereye doğru aktığını anlatan bir işaret fişeği gibiydi. Ve bu fotoğrafın satır aralarını iyi okuyan isimlerden biri de İbrahim Aydemir.
Aydemir’in değerlendirmelerinde dikkat çeken şey; meseleye geniş bir pencereden bakması. Avrupa güvenliğinde değişen şartları, tek yönlü bir siyaset tartışması gibi değil; uzun yıllara yaslanan bir medeniyet hafızasının bugüne yansıması olarak okuyor. Orbán’ın “Türk Yüzyılı büyük bir enerjiye dönüşüyor” vurgusunu da aynı çerçevede ele alıyor. Onun gözünde bu söz, günübirlik diplomasi cümlesi değil; tarihten bugüne uzanan güçlü bir işaret.
Ziyaretin altını dolduran başlıklar malum: Savunma sanayii işbirliği, ortak mekanizmalar, yeni ekonomik hedefler. Türkiye’nin son on yılda kazandığı üretim ve caydırıcı güç, artık Avrupa ülkeleri tarafından da stratejik bir ortaklık alanı olarak görülüyor. Aydemir’in ifadesiyle, “ortak geleceğe duyulan itimat” giderek derinleşiyor.
Orbán’ın Türk dünyasıyla ilgili yaptığı vurgu da yabana atılacak bir not değil. Avrupa’nın içinde bir ülkenin, Türk dünyasına yönelik böyle bir açıklama yapması; yeni bir jeopolitik okumanın kapısını aralıyor. Kültürel bağların siyasi bir zemine dönüşmesi, önümüzdeki yılların en çok konuşulacak başlıklarından biri olacak gibi.
Sonuçta Aydemir’in bakışı net: Avrupa’da güvenlik dengesi değiştikçe Türkiye merkeze yerleşiyor. Bu yalnızca siyasi bir tablo değil; toplumların hafızasında karşılığı olan, derin köklere yaslanan bir yöneliş. Ve görünen o ki Türk Yüzyılı dediğimiz yürüyüş, her yeni temasla biraz daha hız kazanıyor.