Türkiye ekonomisi 2025 yılının üçüncü çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 büyüyerek 21 çeyrek boyunca devam eden büyüme trendini sürdürdü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, cari fiyatlarla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 17 trilyon 424 milyar 718 milyon liraya, dolar bazında ise 432 milyar 880 milyon dolara ulaştı.
Sektörel bazda değerlendirildiğinde, temmuz-eylül döneminde inşaat sektörü yüzde 13,9 büyüme ile ekonomiye en yüksek katkıyı verdi. Finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 10,8, bilgi ve iletişim sektörleri ise yüzde 10,1 artış gösterdi. Sektör temsilcileri, konut üretimi, kentsel dönüşüm ve altyapı yatırımlarındaki hareketliliğin bu büyümede etkili olduğunu vurguladı.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren, inşaatın üst üste 12 çeyrektir ekonomiye pozitif katkı sağladığını belirterek, deprem bölgesinin yeniden imarı ve sanayi, enerji, ulaştırma alanındaki yatırımların güçlü bir büyüme göstergesi olduğunu söyledi. Eren, büyümenin sürdürülebilirliği için finansman istikrarı, kamu projelerinin devamı ve özel sektör yatırımlarının desteklenmesinin kritik olduğunu vurguladı.
Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği (AYİDER) Başkanı Hakan Şişik, yüzde 13,9’luk büyümenin Türkiye ekonomisinin yüklenici gücünü bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti. Şişik, deprem sonrası 11 ilin yeniden inşası, “Yarısı Bizden” kampanyasıyla hızlanan kentsel dönüşüm, altyapı ve üstyapı projelerinin büyümeyi desteklediğini belirtti. Ayrıca, konut kredilerinin indirilmesiyle satışların artırılmasının sektörün sürdürülebilirliği açısından önemli olduğunu söyledi.
Gayrimenkul ve İnşaat Platformu Başkanı Mustafa Ekiz, inşaat sektöründeki büyümenin konut, altyapı, kentsel dönüşüm ve kamu-özel sektör yatırımlarında ciddi bir canlanmayı işaret ettiğini belirtti. GAPAS Başkanı Mustafa Kemal Şahin ise, sektörün alt bileşenleriyle 250’den fazla sektörü tetiklediğine dikkat çekerek, büyümenin Türkiye’nin yeniden yapılanma ve dönüşüm sürecinin en somut göstergesi olduğunu söyledi.
Şahin, arz eksikliği, finansman ve talep dengesinin dikkatle yönetilmesi gerektiğini vurgularken, planlı ve veri odaklı üretimin hem barınma ihtiyacını karşılayacağını hem de fiyat istikrarını sağlayacağını ifade etti. Ayrıca, Türkiye’nin 2025-2030 döneminde ticari gayrimenkulde bölgesel çekim merkezi olma potansiyeline sahip olduğunu, bunun için doğru planlama ve projelendirme şart olduğunu aktardı.